Ötekileştiremediklerimizdenmisiniz?

Şehit cenazelerinde CHP’nin çelenkleri tekmeleniyor, parçalanıyor, çöpe atılıyor. Şehit cenazesine giden CHP’liler şehit yakınları tarafından protesto ediliyor. Sonuçta buna “ektiğini biçmek” denir. Allah göstermesin, yarın bir gün bir başka yerde bir deprem felâketi yaşayacak olsak, oradaki depremzedeler CHP’yi ve CHP’lileri o bölgeye sokacak mıdır?

BİLİYORUM, başlıktaki “misiniz” kısmı ayrı yazılmalıydı. Çarpıcı olması ve daha uzun görünmesi için bitişik yazdım.

Tıpkı CHP’nin her çiftçiye “bedava traktör” vaadi hakkında açıklama yaparken Özgür Özel’in çarpıcı ve dikkat çekici olması için böyle bir yalanı üfürdüklerini itiraf etmesi gibi…

Belki başlığı “Ötekileştiremediklerimizdenmişsinizcesine” yazsam daha uzun bir başlık elde edebilirdim ama bu kadar çarpıcı olmazdı muhtemelen. Neyse, konumuz da Türkçe imlâ kuralları değil zaten.

Malûmunuz, 14 Mayıs günü bir seçim gerçekleştirdik ve Jakoben, üstenci, elitist -ne derseniz artık- CHP kafası, seçim sonuçlarını değerlendirmekte ve özeleştiri yapmakta yine yeniden sınıfta kaldı.

Özellikle deprem bölgesinden AK Parti ve Erdoğan için çıkan oyları bir türlü hazmedemediler. Dönüp nerede hata yaptıklarını sorgulamak yerine, her zamanki kolaycılıkla seçmen iradesini aşağılamayı, hatta tehdit dili kullanmayı tercih ettiler.

Seçim sonrası Sözcü gazetesi, “Demek ki millet TOGG’muş” manşeti ile çıktı. Evet, hepimiz TOGG’uz, elhamdülillah!

Alt manşete göre ise “daha refah bir yaşam ‘sunan’ Kılıçdaroğlu yerine TOGG nutuğu atan Erdoğan’ı tercih etmiş” vatandaş. Üstelik depremzedeler de çadır hayatı yaşamayı çok sevmişler.

Vaat etmek ile sunmak arasındaki farkın farkında bile değiller üstelik.

Deprem bölgesindeki insanlarımız için söylenecek en aşağılık sözleri duyduk şu birkaç gün içerisinde. Sonuçta küpün içerisinde ne varsa dışına da o sızdı: “Nefret”!

Şimdi bu aşağılık sözleri burada sıralayıp yeniden sizleri germek ve kendim de gerilmek istemem.

Ama özetle şunu söyleyebilirim: Görünen odur ki, CHP’li belediyeler ve CHP’liler insanî bir gaye ile değil, siyâsî bir beklenti ile deprem bölgesinde bulunmuşlar.

İyilik dediğin erdem; yapınca unutulan, karşılığında bir şey beklenmeyen bir eylemdir. Demek ki bu zevat oraya iyilik için değil, ticaret için gitmişler.

Verdikleri üç tane suyu, beş tane battaniyeyi depremzedelere haram ediyorlar, başlarına kakıyorlar utanmazca, arsızca. Nasıl olur da hâlâ Erdoğan’a oy verebilirlermiş?

Tekirdağ ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri de büyüklüklerini (!) göstermişler, ağırlamakta oldukları depremzedeleri kapı dışarı bırakma kararı almışlar.

Kendilerine oy vermeyenlere ve kendileri gibi düşünmeyenlere CHP’nin uyguladığı bu tarife pek de şaşırtıcı olmasa gerektir.

Hatay Belediye Başkanı CHP’li Lütfü Savaş’ın köylülere, “Hem oy vermiyorsunuz, hem de hizmet bekliyorsunuz” diye çıkıştığı videolar hâlâ internette duruyor.

İBB şeyisi Ekremciğimin kendisine fazla oy çıkmayan Sultanbeyli-Sultangazi hattındaki açılmış metro tünellerini ve şaftlarını hafriyatla doldurduğu da bir vakıa.

Ayrıca verdikleri namus sözlerine rağmen İBB’den çıkarılan 15-20 bin “AKP’li personel” de -Allah muhafaza- iktidara geldiklerinde neler yapabileceklerinin bir fragmanı sadece.

Hoş, bu zihniyet kendisine oy verenler için de heykelden başka ne yaptılar ki zaten? Otuz yıldır CHP’nin kalesi olan İzmir’de bir tek çivi çakmışlıkları yok.

Beş yıldır Ankara’da ve İstanbul’da başlayıp bitirdikleri yahut temelini attıkları bir proje mevcut değil. Hatta “temel atmama töreni” diye bir ucubelik dahi bu zihniyetin icadı.

CHP kafasının depremzedeler için uyguladığı bu tarife ve sarf ettiği bunca aşağılık ifade, kendinden olmayanlar için lâyık gördüğü yahut göreceği muameleyi iyot gibi -bir kez daha- açığa çıkarmıştır.

Diğer taraftan Erdoğan hükümetinin kırk günde hastane diktiği Hatay’ın Defne ilçesinden AK Parti’ye sadece yüzde 6 oy çıktı. Kılıçdaroğlu’nun oy oranı ise yüzde 90,4.

Yaşadığı deprem sonrasında bir yılda yeniden inşâ edilmiş olan Van şehrinde ise Erdoğan’ın oy oranı yüzde 35’te kalırken, Kılıçdaoğlu’na yüzde 62 oy geldi.

Onca devlet yatırımının yapıldığı, üniversitelerin, havaalanlarının kurulduğu, halkın yeniden insan gibi yaşamaya başladığı Hakkâri, Şırnak ve Van gibi illerde Erdoğan’ın ortalama oyu yüzde 25’i ancak buluyor.

Yine de Erdoğan bölge seçmeden, sitem etmeden, kırılmadan, gücenmeden ve hatta beklentiye bile girmeden oy alamadığı ve alamayacağını da bildiği yerlere hizmet götürmeye, dokunmaya, oraları da ihya etmeye gayret ediyor.

Şimdi bu kafa ile hangi CHP’li yeniden deprem bölgesine gidebilmeyi, depremzedeler ile göz göze gelebilmeyi, o bölgede hoş bir şekilde karşılanmayı ümit ediyor olabilir acaba?

Görüyorsunuz dostlar, şehit cenazelerinde CHP’nin çelenkleri tekmeleniyor, parçalanıyor, çöpe atılıyor. Şehit cenazesine giden CHP’liler şehit yakınları tarafından protesto ediliyor. Sonuçta buna “ektiğini biçmek” denir.

Allah göstermesin, yarın bir gün bir başka yerde bir deprem felâketi yaşayacak olsak, oradaki depremzedeler CHP’yi ve CHP’lileri o bölgeye sokacak mıdır?

Velev ki gelmiş olsunlar, depremzedeler onlardan bir şişe su almak isteyecekler midir? Yarın bir gün bu “iyiliklerinin” -yine- başlarına kakılmayacağından nasıl emin olabilecekler?

Ve bir soru da şu: Bakalım bu hakaretlerden, beddualardan ve tehditlerden sonra, ikinci turda vatandaştan, özellikle de deprem bölgesindeki insanlarımızdan nasıl bir cevap alacaklar?

Yazık! Çok yazık!

Bir haftadır kendilerine ve adaylarına dönüp herhangi bir özeleştiri yapmadan, depremzedeler başta olmak üzere, Erdoğan’a oy vermiş vatandaşa yani bu ülkenin yarısına etmedikleri küfür, hakaret, tehdit bırakmayan “sevgi pıtırcıkları” bir de ağızlarını gere gere “Bizleri ötekileştiriyorsunuz” diye çemkirmiyorlar mı?

Şiddet yanlısı bir yapım yoktur ama işte o zaman ağızlarına fırıncı küreği ile vurasım geliyor.

Ötekileştirilesiciler sizi! Az ötede ötekileşin bari, bize ilişmeyin!

Kalınız sağlıcakla efendim…