Arma
nedir?
ESKİ Türklerde armaya
“ongun” veya “damga” deniyor. Her aşiretin bir ongunu, her beyin de hususî
mühür makamında bir tuğrası oluyor. Bu ongun, Avrupa Hunlarında “kuş”,
Selçuklularda “çift başlı kartal” olarak karşımıza çıkıyor. Kayı boyunun
damgası, “iki ok ve bir yay” şeklinde günümüze kadar geliyor. Osmanlı
Devleti’ni “hilâl” temsil ediyor.
Türk
Dil Kurumu ise armayı, “bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin sembolü
olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun” şeklinde tanımlıyor.
Bugün,
uluslararası siyasî platformlarda, aşağıda şerhini düşeceğimiz gerekçelerle
tanınan, siyasî varlık gösteren 206 bağımsız ülke mevcut. Her birinin (Türkiye
hâriç) bir arması bulunuyor. Bu ülkeler içinde Türkiye dâhil 193 ülke Birleşmiş
Milletler üyesi. BM’ye üye olmadığı hâlde tüm üye ülkelerin siyasî, hukukî,
hayatî kararlarında etkin rol oynayan Vatikan ile bu sayı 194 oluyor.
Ayrıca
uluslararası ortamda BM’ye üye olmayan, ancak uluslararası hukuk ve Montevideo
Konvansiyonu’nda (1933 tarihli, uluslararası hukukun kişisi olarak devletin
taşıması gerektiği asgarî şartları belirleyen belgedir. 1. maddesine göre
devlet olabilmek için sürekli bir insan topluluğu, sınırları belli bir ülke
toprağı, hükümet -siyasî otorite- ve diğer devletlerle ilişkiye girebilme
kapasitesi gerekmektedir), 1971'den itibaren Birleşmiş Milletler’e üye olmayan,
ancak uluslararası hukuk ve bu konvansiyona göre devlet olarak tanımlanan ülke
“Çin Cumhuriyeti’dir (Tayvan) ve öyle veya böyle tanınan Çin
Cumhuriyeti ile bağımsız ülke sayısı 195’dir.
Bir
de Birleşmiş Milletler’in 46 üyesi tarafından tanınan, fakat Birleşmiş
Milletler tarafından tanınmayan ülke var ki, o da Sahra Arap Demokratik
Cumhuriyeti’dir (Batı Sahra). Tanınma şartlarını kısmen gerçekleştirmiş olan bu
ülke ile birlikte sayı 196’yı bulur.
Devam
edelim… Birleşmiş Milletler’in 91 üyesi ve Çin Cumhuriyeti tarafından tanınan
ülke Kosova, Türkiye
dışında herhangi bir Birleşmiş Milletler üyesi tarafından tanınmayan ülke Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; Rusya, Venezuela ve Nikaragua dışındaki
Birleşmiş Milletler üyeleri tarafından tanınmayan ülke Abhazya (Gürcistan) ve
Güney Osetya (Gürcistan) ile birlikte bu sayı, Birleşmiş Milletler’in hiçbir
üyesi tarafından tanınmayan ve fiilen bağımsız olan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti
(Azerbaycan), Transdinyester (Moldova) ve Somaliland (Somali) ile bu sayı 204’ü
buluyor.
206’yı
tamamlayacak iki ülke ise, 103 BM üyesi devlet ve BM üyesi olmayan Vatikan
(Holy See), Arap Emirlikleri ve İslâm Konferansı Örgütü tarafından tanınmakta
olan yürek yaramız/yürek yarımız Filistin Devleti.
Bağımsız
ülkelerden 34’ü ile ilişkisi bulunmayan, uluslararası siyasî, hukukî, diplomatik
tesir alanı geniş olan ve bizim dualarımızın ahı İsrail Devleti ile bağımsız
ülke sayısı 206’ya ulaşır.
Bütün
bu bilgileri veriş sebebim, hem bilgilerimizi tazelemek, hem de bu saydığımız
ülkelerin tamamının bayraklarında, diplomatik alanlarında yer alan bir armaya
sahip olduklarını detaylar çerçevesinde değerlendirebilmek içindir.
Dünya
ülkelerinin neden birer resmî arması var?
Armaya
sahip söz konusu ülkelerin pek çoğu Hıristiyan ve Yahudi. Onlar için şekiller,
semboller, armalar önemlidir. Çünkü içlerini tezyin edemeyenler, dışlarını
makyajlayarak güç bildiriminde bulunmayı bir formül olarak kabul ederler.
Yahudiler bunu bilimsel olarak siyasî ve sosyolojik formül kabul eder ve
“Kabala” tabir ettikleri ilimleriyle kalplere, akıllara nüfus etmeyi başarırlar.
Kabala, onlar için tahrif olmuş dinlerinin tebliğ aracı, siyasî, ticarî,
psikolojik ve sosyolojik alanlar için bir hipnoz kaynağıdır.
Armaların
Hıristiyan dünya için önemi sadece kimlik bildiriminde bulunmak maksatlı
olmayıp, kendi inanç ve düşüncelerini figürler, şekiller ve sembollerle
zihinlere yerleştirme gayreti taşır. Yani algı operasyonunu bu alanda da pek
mahir biçimde kullanıyorlar. Sembollerle ilgili bir çalışmayı 17. Bosna Özel
Sayımızda neşretmiştik. Orada detaylı incelediğimiz, 7. yüzyılda İsevizim
taraftarlarınca neşet ettirilmiş ve kutsal olduğuna inanılmış mitolojik bir
figür olan “Altın Zambak” (Flur de lis), bugün pek çok armada yer almakta ve
hatta ülkemizde dekoratif figür olarak takılara, mutfak gereçlerimize kadar
sirayet etmiş durumdadır.
Dolayısıyla
şekillerin insan zihnine daha hızlı mesaj gönderiyor olma özelliğini ve
gerçeğini göz ardı etmeyen Hıristiyan dünya, her alanda olduğu gibi arma
konusunda da dikkatli, iştiyaklı ve gayretli bir geçmişe sahip.
Meselâ
İngiltere’de, 13. asırda arma kitapları neşredilmiş. Yine 1484’te Kral III.
Richard, Londra’da bir “Arma Okulu” kurmuş. Zamanla armalarla alâkalı
“Heraldik” adında bir ilim şubesi teşekkül etmiş. 14. asırda Bartolus de
Sascoferrato adında bir İtalyan hukukçunun armaların hukuku ve sanatına dair
şümullü bir eser kaleme aldığı, kaynakların bize söylediğidir. İngiltere’de
sadece arma ihtilaflarına bakan bir mahkeme bugün dahi faaliyetini sürdürüyor.
***
Armanın
“ne”liğine ve dünya devletleri için önemine dair bunca tefarruata girdik madem,
yeri gelmişken, aklımızı kurcalayan şu soruyu da yazımızın sonuna not düşmeden
geçmeyelim: “206 bağımsız devlet arasında yer alan Türkiye’nin ne kadar
zamandır ve niçin bir arması yoktur?”