Orta Doğu müzakereleri

Orta Doğu, devletlerin politikalarına ve mevcût hükûmetlerin tutumlarına terk edilmeyecek kadar bize yakın ve yarınımızı belirleyen etkiye sahip bir bölgedir. Özellikle etkin tüm siyâsî, kültürel, düşünsel, ekonomik ve teknolojik çevrelerle fasıllar açarak müzakerelerde bulunmak ve sonuçları geleceğe taşımak, bir anlamda politik diplomasiye kültürel, ekonomik ve fikrî diplomasi desteği vermek demek olacaktır.

TÜRKİYE’NİN Orta Doğu ile ilişkileri; medeniyet, İslâm, imparatorluk ve gelenek gibi büyük ve etkin tarihî yönlere sahip olmasına rağmen, maalesef son yüz yılda yaşanan dünya savaşları ve küresel güçlerin entrikaları sonunda önce siyâsî, daha sonra ekonomik ve sosyal büyük kopuşlar yaşadı.

Bugün aynı hâfızayı inşa etme ve toplumlar arasındaki kardeşlik dokusunu örme çabaları artsa da Türkiye’nin Orta Doğu ile ilişkileri “politik diplomasi” eşiğini aşamamakta ve âdeta bir siyâsî çıkmaz sokağa girmiş durumdadır.

Arap Baharı, aslında kıştan bahara geçişi değil, yazdan sonbahara geçişi yani demokratik yaprak dökümünü yaşamaya geçmiştir. Bunun anlamı, Arap dünyasında gittikçe sert kış havası yaşanması ve kuşkusuz gerçek baharın ardından gelecek oluşudur.

Ancak kış için hazırlık yapma zamanıdır!

Bu da devletlerarası yürütülen diplomaside “sıfır sorun” umuduyla değil, her alanda “+1” (artı bir) formülü işletilerek yapılabilir…

Kültürel, ekonomik, fikrî ve sivil toplum örgütleri, dezavantajlı gruplar ve medya başta olmak üzere onlarca farklı fasılda yürütülecek/açılacak müzakerelerle elde edilmiş dostluklar, işbirlikleri, sözleşmeler, ziyaretler ve kazanımlar, tarafların hânesine yazılacak birer “+1” değer olacaktır.

Bir anlamda devletlerin dikkate almak durumunda kalacağı inisiyatif odakları böylece oluşturulmuş olacaktır.

Nasıl Türkiye gerek standartlar ve gerekse içinde bulunmasıyla elde edeceği kazanımlar sebebiyle AB üyesi olmaya çalışıyor ve bu kapsamda açılan fasıllarda müzakereler yürütüyorsa, aynı nitelikte Türkiye de -bir anlamda- Orta Doğu’nun AB modeli gibi bir rol modeli olacak ve yürütülen müzakerelerle karşılıklı fayda paylaşımına girilecektir.

Bugün Orta Doğu’da gelişen fikrî akımlar, modern sistemler, sivil yapılar, cinsiyet politikaları ve sosyal medya ağı, en az devlet ve politik kavgalar kadar ilgi ve ilişki noktasında önemsememiz gereken müzakere muhataplarıdırlar.

Bu bağlamdaki “Orta Doğu Müzakereleri”, aşağıdaki şekilde yürütülebilir:

·       Öncelikle fasıl başlıkları belirlenecek ve takvime bağlanacaktır.

·       Bu fasıllarda, müzakere yapılacak resmî ve sivil muhataplar belirlenecek ve heyetler oluşturulacaktır.

·       Müzakere sonunda ilgili fasıl için işbirliği protokolü, mutabakat metinleri ve ortak projeler gibi çıktılar elde edilecektir.

·       Devletlerarası ilişkilerde, dikkate alınması amacıyla “tavsiye” nitelikli raporlar ve öneriler sunulacaktır.

Sonuç olarak Orta Doğu, devletlerin politikalarına ve mevcût hükûmetlerin tutumlarına terk edilmeyecek kadar bize yakın ve yarınımızı belirleyen etkiye sahip bir bölgedir.

Özellikle etkin tüm siyâsî, kültürel, düşünsel, ekonomik ve teknolojik çevrelerle fasıllar açarak müzakerelerde bulunmak ve sonuçları geleceğe taşımak, bir anlamda politik diplomasiye kültürel, ekonomik ve fikrî diplomasi desteği vermek demek olacaktır.

Ne de olsa en büyük diplomasi, “müzakere”dir!