Orta Çağ döneminde Prizren

1912 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalan şehir, mimarî ve ticarî olarak büyük gelişme göstermiştir. Osmanlı idaresindeki Prizren’e 32 cami, 6 medrese, 3 hamam, 25 türbe, 17 mektep, 2 saat kulesi, 13 tekke, 15 çeşme, 10 köprü, 1 rüştiye, 4 vakıfhane, 2 kütüphane ve 1 kale inşâ edildi. Bu 137 Osmanlı eserinin sadece 47 tanesi ayakta kalmış olmasına rağmen günümüzde dahi şehrin açık hava müzesi diye isimlendirilmesine neden olmuştur.

Prizren, Kosova

ÇEK tarihçi, diplomat ve Slavist ideolog Konstantin Josef Jireçek (1954-1918), 1216 ilâ 1236 yılları arasında Ohri Doğu Ortodoks Başpiskoposu Demetrios Chomatenos’a ait yazışmaları incelediğinde, 5’inci yüzyıldan sonraki Slav yayılmasından önce Arnavutların yerleşiminin günümüz Prizren şehrinin kuzey bölgesinde olduğu sonucuna varmıştır.

Antik Çağ’da verimli Metohiya ovasında kurulan ilk Prizren şehri, Milât sonrası 2’nci yüzyılda, Priştine’nin 76 kilometre güneybatısında, Bistritsa nehri kıyısında, “Theranda” adındaki Roma kasabasının devamı olarak kuruldu.

Şehrin Roma döneminden kalma kalıntıları, Şiroka, Naşeç, Kruşa, Rahofça, Vlaşna, Reçana ve Muşitişte alanlarında bulunmaktadır.

Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasının ardından Bizans İmparatorluğu sınırları içinde kalan şehir, 5’inci yüzyılda “Petrizên” ismiyle restore edilmiştir.

5 ve 6’ncı yüzyılda farklı lehçeler konuşan Slav kabilelerinin bölgeye yerleşmesiyle şehrin demografik yapısında değişimler yaşandı. 830 yılında Birinci Bulgar İmparatorluğu’nun hâkimiyetine giren Prizren, 1018 yılında tekrar Bizans hâkimiyetine girdi ve piskoposluk merkezi hâline getirildi. Bu dönemde şehir, “Prizren” ismi ile anılmaya başlanmıştır.

1072 yılında Balkanlarda Makedonlar, Sırplar ve Bulgarlar, Bizans İmparatorluğu’na karşı ayaklanma başlattılar. Ve Sırp Vojislavljevic Hanedanlığından Kostantin Bodin, şehirde taç giydi. 1073 yılında isyanı bastıran Bizanslılar şehri geri aldı. 1090 yılında Büyük Sırbistan Prensi Birinci Vukan, şehri Bizans’tan aldı. 1167 yılında Karadağ’da kurulan Katolik Sırp Nemanja Hanedanlığından Stefan Nemanja şehri fethetti. 1190 yılında Bizanslılar şehri geri aldı ve 1208-1216 yılları arasında tekrar Sırp Nemanja Hanedanlığı idaresine girdi.

Katolik krallar tarafından yönetilen şehirden Bizans Rum Ortodoks Piskoposu kovuldu. 1250 tarihinden sonra tekrar Ortodoks Sırpların hâkimiyetine giren ve başkent olan şehir, önemli Ortodoks inanç merkezlerinden biri hâline geldi. Stefan Duşan’ın hâkimiyetinde (1331-1346) Prizren şehrinden 4 kilometre uzaklıkta Stefan Nemanja zamanından kalma şehir surları güçlendirildi ve Baş Piskoposluk Kilisesi kuruldu.

Bu dönemde “Duşan Grad” diye anılan şehirde Sırp hükümdarlarının ilk paraları basıldı. 1355 yılına kadar 10 bin kişilik nüfusa ulaşan şehirde, piskopos yetiştirme amacıyla ilk Orta Çağ üniversitesi kurulmuştur. Halk dilinde “Bogoslovya” olarak bilinen bu üniversiteden yetişen papazlar, eğitimlerinin ardından Konstantiniye’ye (İstanbul’a) gidip eğitimlerini tamamlamaktaydılar.

Diğer taraftan, şehirde bulunan Katolik kiliseleri, Ragusan tüccarlarına ve Sakson madencilerine hizmet etmekteydi.

Şehir, Orta Çağ boyunca ticaret yollarının üzerinde olması ve büyük yerleşim yerlerine yakınlığı nedeniyle önemli bir ticaret şehri olarak önemini korumaya devam etmiştir. 1346 yılından sonra Çar Duşan’ın hayatını kaybetmesinin ardından çöküş sürecine giren devlet içinde bulunan Prizren şehrini bir Sırp asili olan Vun Brankovic yönetmiştir.

Prizren hükümdarı olan Vun Brankovic’in 1397 yılında ölümünün ardından bıraktığı vasiyetnâmesinde, şehirden “Grad Drevne Civilizacije” (Eski Medeniyet Şehri) olarak söz edilmiştir.

Diğer taraftan, 1389 yılında yapılan Kosova Savaşı, bölgedeki Sırp devletlerinin yönetimini zayıflatmış, yerlerine şehir ya da despotluklar olarak anılan yapılar oluşmuştur.

İkinci Kosova Savaşı’nın ardından 1455 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilene kadar şehri Mrnjavčević ve Balsić Aileleri despot olarak yönetmişlerdir.

1912 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalan şehir, mimarî ve ticarî olarak büyük gelişme göstermiştir. Osmanlı idaresindeki Prizren’e 32 cami, 6 medrese, 3 hamam, 25 türbe, 17 mektep, 2 saat kulesi, 13 tekke, 15 çeşme, 10 köprü, 1 rüştiye, 4 vakıfhane, 2 kütüphane ve 1 kale inşâ edildi. Bu 137 Osmanlı eserinin sadece 47 tanesi ayakta kalmış olmasına rağmen günümüzde dahi şehrin açık hava müzesi diye isimlendirilmesine neden olmuştur.