Türk milletinin başındaki siyâsî belâ

Otobüsler yanıyor, “Ülkeye barışı getireceğiz”. Metrobüsler bozuluyor, “Milleti hep birlikte kucaklayacağız”. Şehir trafikten geçilmiyor, “Halk olarak birbirimizi seveceğiz”. Verdiği vaatler soruluyor, “Ben öyle bir şey demedim”. Adamın ortaya koyabildiği tek bir vizyon yok ama ülkeye cumhurbaşkanı olmakta gözü var. Sen önce İstanbul’a belediye başkanı ol!

TÜRKİYE’nin en büyük sorunu, muhalefet sorunudur. Adı da CHP’dir. Fırtınanın dinmediği, arkadan vurmanın ve sırttan hançerlemenin vaka-i adiye olduğu, koltuk ile makam mücadelesinin kızıştığı, iktidar olabilmek için küresel güçlerin ateşine odun taşırken ülkesinin millî ve manevî değerlerine karşı adeta savaş açan bir parti gerçeği var karşımızda.


En son yine gördük ki, kendi kurultaylarına şaibe karıştığı, bizzat eski Genel Başkanları ile yardımcıları tarafından dile getirildi de lüzum üzerine savcılık tarafından inceleme başlatıldı. Evet, böyle bir siyâsî parti gerçeği ile karşı karşıyayız.


Bu parti, üzerindeki bütün kamburları “Biz Atatürk’ün kurduğu partiyiz” diyerek, “Atatürk” ismini kendi gayrimillî emellerine alet ederek siyaset yapan bir parti. CHP, asıl ihaneti milletimize yapmaktadır bu yüzden. Bunu daha derinlemesine anlatmak için en taze örnekle başlayalım mı?


İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde AK Parti grubunun “Gazze ile İstanbul kardeş şehir olsun” teklifini ret oylarıyla kabul etmeyenler kimler? CHP grubunu oluşturanlar! Peki, İstanbul’da Gazze’ye destek için miting yapmak üzere Valiliğe başvursa da ret cevabı alan kim? CHP! İşte bu kadar ikiyüzlü bir parti ve bu partinin zihniyetini temsil belediye bugüne dek bu derecede görülmemiştir.


Sayın Özgür Özel ve Sayın Ekrem İmamoğlu, bugüne kadar Filistin’deki direnişin meşruiyetini sorgulamaktan başka bir değerlendirmesi olmayan isimler olmuşken, Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetini sorgulamaya kalkarak siyâsî dalaletten başka bir tavır göstermiş değildir.


Sayın Özel ve Sayın İmamoğlu! Gazze sizin için bir siyâsî malzeme olabilir ama bizim için bir dâvâ, bir vicdan meselesidir, bunu aklınızın derinliklerine iyice yazın!


CHP demek…


Türk milletinin bütün millî ve manevî değerlerini siyâsî emellerine alet eden bir anlayış ile karşı karşıyayız. Seçim zamanı camiden çıkmazlar, seçim bittikten sonra Cuma’ya uğramazlar. “Atatürk’ün partisiyiz” diye duygu sömürüsü yaparlar, diğer yanda kendilerine “Atatürk’ün itleri” diyenlerle kol kola yürürler. Dedim ya, riyakârlıkta üzerlerine yok.


Bu ülke ne çekmişse bu zihniyetten çekti. Alın belediyelerini, vurun genel merkezlerine, hepsi aynı. Ankara’yı sel basar, bunların belediyeleri asla suçlu değildir: “Başkanıma dokunmayın!”


İstanbul’da insanlar kardan mahsur kalır, belediyenin suçu olmaz: “Başkanıma dokunmayın!”


İzmir pislikten geçilmez ama hiç utanmadan başkanları çıkıp, “Gelsin, Bakanlık temizlesin” der.


Ankara’da ceset torbası yolsuzluğu olur, başkanları suçsuz. İBB otobüsleri her gün yanar, metro yürüyen merdivenler çalışmaz, başkanları suçsuz. Antalya’da teleferik faciasında ölenler ve yaralılar vardır, başkanları suçsuz. İzmir’de, şehrin göbeğinde iki vatandaş elektrik akımına kapılıp ölür, başkanları suçsuz. Beşiktaş’ta 16 katlı bir binanın bodrumundaki ruhsatsız gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi hayatını kaybeder, CHP’li belediye başkanının suçu olmaz. Bolu’daki otel yangınında korkunç ihmâl yüzünden 79 kişi can verir, başkanları suçsuz. Küçükçekmece’de bir çocuk belediyenin açtığı çukura düşüp can verir, başkanın suçu olmaz. Say say bitmez!


Allah’ın adaletini unuttular. Nerede o belediye başkanı? Yolsuzluktan hapiste! Alma mazlumum ahını, çıkar aheste aheste.


İmamoğlu ve yüksek icraatı (!) hakkında


Sayın İmamoğlu!


Önce 1 buçuk milyar TL değerindeki kaynağı belirsiz villaları mal beyanında göstermediniz, sonra o villalara özel hizmet için İBB ekiplerini seferber ettiniz. Son olarak villaların önündeki yeşil alanı İBB’nin kasasından 156 milyon TL ödeyerek kamulaştırdınız. Ne güzel dünya!


Henüz villalarınızı mal beyanınızda neden gizlediğinizi ve o 1 buçuk milyar TL değerindeki villaların kaynağını açıklayamadınız. Yani o villaların çevresindeki yeşil alan için İBB kasasından ödediğiniz 156 milyon liranın hesabını nasıl vermeyi düşünüyorsunuz, onu bize anlatın Sayın Başkan!


Ayrıca ailenize ait olduğu bilinen İmamoğlu İnşaat’a ait 17 villada kaçak kat tespit edildi, yine de suçsuz musunuz?


Sayın Başkan, hakkında soruşturma yürüten Savcıyı ailesi üzerinden tehdit eder, yine suçsuz sayılmalıdır(!). Ah Başkan ah! Ah İmamoğlu ah!


Otobüsler yanıyor, “Ülkeye barışı getireceğiz”. Metrobüsler bozuluyor, “Milleti hep birlikte kucaklayacağız”. Şehir trafikten geçilmiyor, “Halk olarak birbirimizi seveceğiz”. Verdiği vaatler soruluyor, “Ben öyle bir şey demedim”. Adamın ortaya koyabildiği tek bir vizyon yok ama ülkeye cumhurbaşkanı olmakta gözü var. Sen önce İstanbul’a belediye başkanı ol. İstanbul’un canını yaktın canını!


CHP’yi nasıl tanımlamalı?


CHP’yi yaz yaz da bitmez. Teröre bulaşanları ve yolsuzluktan tutuklananları saymıyorum bile. “Akraba atamaları”, CHP’nin kronik sorunu. İtfaiyeye dayı oğulları, müdürlüklere kayınbiraderler, bacanaklar, baldızlar... Bunlar bir de iktidar olsa neler olur neler! Çünkü yüzsüzlüğe karşı mücadele etmek zor. “Yüzüne tükürsen ‘Ya Rabbi şükür’ der” meselesi gibi (tabiî ki bu olmamalı). Peki, bunlara rağmen CHP’lilerin suçlu sayılmaları için ne olması lâzım? 


Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan şu sözleri başkasına söylese, 40 gün sokağa çıkamaz: 


“Koltuğunu kaybedeceğini anladıkça etekleri tutuşmaya başlayan, ağzından çıkanı kulağı duymayan Sayın Özel’i muhatap alsak, bize yazık; muhatap almasak, bu sefer de millete yazık. Amerikan filosuna secde etmekten bahseden Sayın Özel’e sadece şunu hatırlatıyorum: Müflis tüccar misali eski defterleri karıştırmayı bırak. Emperyalizme kimin kulluk ettiğini görmek istiyorsan, sen git, 14-28 Mayıs Seçimleri öncesinde kapı kapı dolaşan eski genel başkanına bak! 


Seçim kazanmak uğruna FETÖ’sünden Kandil’ine, Avrupa’sından Amerika’sına kadar karşısında el pençe divan durmadığınız hiçbir odak kalmadı. Ekonominin başına sömürge valisi gibi yabancıları getirmekten bahseden de yine sizdiniz, sizin partinizdi. Siz IMF kapılarında el açarken IMF’ye olan 23,5 milyar dolarlık borcu kapatarak ülkemize ekonomik bağımsızlığını kazandıran biz olduk.


Şunu da hafızana kazırsan çok iyi edersin: Biz yarım asır boyunca emperyalizme ve uşaklarına karşı yürüttüğümüz mücadelenin bir günlük sadakasını versek mevcut CHP yönetiminin yedi sülâlesine yeter. 


Anlaşılan, Kılıçdaroğlu’nun gösterdiği sarı kart, Sayın Özel’in ayarını bozdu, dengesini sarstı, oyundan giderek düşmeye başladı. Böyle giderse yakında ikinci sarı kartı da görecektir...”


Daha ne desin size Başkan Recep Tayyip Erdoğan? Ama ne dese boş!


Son söz


CHP ne yazık ki bu ülkenin bekâ sorunu hâline dönüştürüldü. Gayrimillîlik almış başını gidiyor. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimize “kimyasal silah” iftirası atan Şebnem Korur Fincancı’ya destek olanlar da bunlar değil mi? Şimdi kalkmışlar, sözde yemin eden teğmenler üzerinden siyaset yapıyorlar. Bize maval okumayın!


“Cinsiyet eşitliği” diyerek sapkınlığı, “Kent uzlaşısı” diyerek teröristleri, “Parti lideri” diyerek ajanları, “Sanatçı” diyerek provokatörleri, “Gazeteci” diyerek hainleri baş tacı eden sizsiniz kardeş, siz! Aynaya bir bakın yüzsüzlükten yüz bulursanız. Türkiye Cumhuriyeti bugün de Sabetayistlere, Masonlara ve Alevistlere boyun eğmeyecek, bunu bilin!


CHP ile ilgili son sözü MHP’nin efsane lideri Alparslan Türkeş’e bırakalım: “Atatürk'ün CHP’si kalmış olsaydı, ben MHP’yi kurmazdım!”


Türkeş’in söylediği bu söz, Atatürk'ün CHP’sinin Atatürk’ten nasıl koptuğunu göstermiyor mu?


Ne diyor Üstad Necip Fazıl: “CHP bir parti değil, Türk’e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir.” Siz ne dersiniz dostlar?