ÖNCE ile sonra arasında
dağlar vardı. O köprünün altından geçen çok sular vardı. Önceden kimse
ölmemişti, kimse doğmamıştı henüz. Önce masumdu insan, hiç günah almamıştı.
Önce tırtıldı kelebek, önce topraktı insan. Önce buluttu yağmur, önce ırmaktı
bulut. Önce küçük bir kız çocuğuydu anne. Önce alımlı bir genç kızdı ölen. Önce
bahardı mevsim. Önce kimseyi öldürmemişti katil. Önce tohumdu fidan, önce
fidandı ağaç. Önce dişsizdi bebek, önce süte muhtaçtı.
Önce
ruhtu beden, önce özgürdü. Önce söz verip divan durmuştu ruh. Önce itaatkârdı
şeytan. Önce cennetteydi Âdem. Önce bir çiğnem etti, önce çiğdi insan, önce
çocuktu. Önce tomurcuktu gül; daha göçmemişti göçmen kuşlar. Önce gözdeydi yaş,
önce gönülde. Önce ümükteydi söz, önce yürekte. Henüz sıra gelmemişti, kuyruğun
en ucundaydı adam. Önce parlaktı göz, önce siyahtı saç. Önce umut vardı,
gelecek vardı. Önce tövbe vardı, önce zaman...
Önce
özür dilemek vardı, önce telâfi. Önce anne kucağı vardı, baba ocağı. Önce
heyecan vardı. Önce tertemiz bir çarşaf vardı, temiz bir çorap… Önce tarlada
buğdaydı ekmek, önce teknede hamur…
Önce
yoktu insan, önce yoktu melek. Önce sağlık vardı, önce tutan el… Önce kurulmuş
sofra vardı; yeni bölünmüş ekmek, dumanı üstünde çorba... Önce kavrulmuş soğan
vardı, önce yakılmış ateş… Önce hedef vardı, gayret vardı, yorulmak vardı. Önce
sabır, sonra selâmet vardı.
Sonra
cennet, ama önce dünya vardı.
Sonra
ümit azdı, sonra zaman dar... Sonra çizgiler dolar yüze, sonra ak saçlar…
Pişmanlık
sarar ruhu günahtan sonra. Her şey için çok geç olur belki sonra. Özgürlük
gelir tutsaklıktan sonra. Bir fincan kahvenin keyfi kahvaltıdan sonra... İki
omuzda bekleyenlere selâm en sonra.
Şükürler
olsun her nefesten, her lokmadan, her yudumdan sonra. Su küçüğündür önce, söz
büyüğün. Tohum önce ekilir, hasat sonra... Tebessüm önce, muhabbet sonra… Dedikodu
önce, kırgınlık sonra... Ayrılık önce, vuslat sonra… Soru önce, cevap sonra...
Sebep önce, sonuç sonra… Kader önce, kaza sonra... Allah’a dayanıp gayrete
sarılmak önce, hikmete râm olmak sonra… Bir yetim başı okşamak önce, bir dua
almak sonra… Bir misafir ağırlamak önce, bereket sonra… Bir dua yapılır önce,
bir kader yazılır sonra. Bir tekme atılır önce, bir tokat gelir sonra.
Önce
koruk, sonra helvadır üzüm. Dut yaprağı sabırla tanışır önce, sonrası atlas… Önce
Yaratan’ı sever kalp, sonra yaratılanı. Öfkesini önce yutan, sonra huzuru
bulur; öfkesiyle kalkan, sonra zararla oturur. Öncesi tatlı dil, sonra gönülde
taht… Önce tertemiz abdest, sonrası kamet... Önce aç susuz oruç, sonrası iftar
ve sonrası mutluluk… Önce söz, sonra sadakat… Önce hayâldi her şey, sonra
hakikat! Önce vatandı kutsal olan, sonra da hayat. Önce dert verir Allah, sonra
da derman. Önce kapkaradır gece, sonra da sabah.
“Ha
biraz önce, ha biraz sonra”, fark etmez olur mu? Bir an bile önceyi ve sonrayı
koparır birbirinden. Bir an, bütün zamanları içinde saklar. Bir altın atomunun
tonlarca altını içinde sakladığı gibi… Peki, ya sonra? Sonra ne olacak bize,
hepimize? Sonra ne olacak acaba belimiz bükülünce, elden ayaktan düşünce? Bir
bardak su isteyebilecek miyiz acaba dünyaya getirdiğimiz, bakıp büyüttüklerimizden?
Tekrar görüşecek miyiz acaba onlarla bir yerlerde? O yerler cennet olur mu
acaba?
Önce
aldanır insanoğlu, kanar yalan dünyaya, sonra anlar gerçeği. İş işten geçtikten
sonra… Önce yargılar insanoğlu, karara varır. Sonra cayar kararından; çünkü
gerçek başkadır.
Önce
bir kaçamak bakış, sonra ihanet… Önce binde bir içer tütünü, sonra tiryaki… Önce
bir kereliğine oynar, sonra kumarbaz…
Önce
kardeşleri Yûsuf’u kuyuya atar, sonra Yaratan, Mısır’a sultan yapar. Önce bir
inansa gönül, bir tek O’na bağlansa, sonsuz mutluluktur. Arının çabası sonra
bal olur. Tohum, iki yaprak iken sonra dal olur. Dil sivridir önce, gönül aşka
tutulunca lâl olur.
Dostlar
gelmiş, gönül sevinç içinde; muhabbet başlamış, bal akıyor dillerden. Secde
vakti de gelmiş; üstelik yemek vakti… Çamaşır serilecek, sofra kurulacak;
çocuğun çorabı, halının lekesi, masanın tozu… Her şey sırasını beklesin, hatta
dost muhabbeti de… Dost olarak O yeter, secdeyi bekletmek olmaz! Her şey sonra
olsun… Sonra yerim yemeğimi; sonra çamaşır, sonra her şey olur. Ama önce namaz!
Aşkla yaratıldı insan önce. Kulluk önce… Ezel önce, ebed sonra… Binanın taşı, tuğlası sonra… Evrak imzaları sonra, alışveriş sonra, muhabbet sonra; dizi, yolculuk, çarşı pazar, yemek içmek, her şey sonra... Namaz önce, şükür önce, aşk önce, O önce ve her şey sonra…