Önce somut düşmanı yok etmeli!

Vatanseverlik, bazen haklıyken susmayı, konuşmak yerine yutkunmayı gerektirir. Milletine saygı duymayı, onun için var olmayı, onun adına konuşurken sadece onun özgürlüğü için konuşmayı gerektirir. Milletini hedef alan yahut milletin kendisini hedef olarak muhatap gördüğü her cümlede bir usul ve üslûp yanlışlığı vardır. Bugün fiilî kuşatılmışlığı görmeyen bir vatanseverlik, aklı kullanmayan bir Türklük, Mîsak-ı Millî sınırları içinde var olmayı başaramaz.

BU millet Taşnak ile Ermeni vatandaşını, Siyonist ile Yahudi vatandaşını, PKK ile Kürt vatandaşını, Pontusçu ile Rum vatandaşını yani vatandaş ile düşmanını, bölücü olan ile olmayanı rahatlıkla ayırt edebilecek tarihe, millet geleneğine ve devlet aklına sahiptir.

Bir tane Ermeni, Rum ve Yahudi kökenli vatandaşımız yahut da hangi dile, dine, ırka sahip olursa olsun bu devlete vatandaşlık bilinciyle bağlı hiçbir millet unsuru için “Şunlar düşmandır, bölücüdür” demeyiz, diyemeyiz. Onları Türk devlet aklının kuralları gereği ötekileştirmeyiz, ötekileştiremeyiz. Aksi hâlde çakalların tuzağına düşen kurda benzeriz.

Düşmanımızı dostlarımız arasından değil, dostlarımızı düşmanımız arasından seçebilecek ve düşmana hakkıyla düşmanlık yapabilecek akıl ve zekâya sahibiz.

Bunu bugün kullanmalıyız!

Evet, bugün emperyalizm, içimizdeki Taşnak ve Siyonist ajanları vasıtasıyla, ırkçı taleplerle PKK, FETÖ, DAEŞ gibi paralel terör ordularını kullanarak Türk milletine ve Devletine içeride oluşturulan manipülasyonlarla saldırmakta, maalesef bizi kendi yaptıklarıyla suçlamaktadırlar. Bu son zamanlarda açık şekilde gerçekleştirmektedir.

Bu durumda dahi ilk işimiz, düşmanı netleştirmek, aralarından dostlarımızı ince eleyip sık dokuyarak seçip ayırt etmek sureti ile düşmanla net bir şekilde mücadele etmek zorundayız.

Düşman yani ABD üzerinden saldıran küreselci, Siyonist, emperyal ittifak, bizi kuşatmak amacıyla İncirlik’te, Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Akdeniz’de, Bulgaristan’da ve Yunanistan’da çok yaklaşmıştır. Ve aslına bakılırsa, böylelikle düşman daha da netleşmiş, kendisini görünür kılmıştır.

Şu bir avantajdır ki, böylece düşman, bizi kuşatmaya çalışırken bizim için kolay hedef hâline gelmiştir.

Düşman, bugün için ulaşılabilir siyâsî, hukukî ve konvansiyonel bir hedeftir.

Bu noktada evvelâ somut düşman üzerinden harekete geçmek zorundayız! Onlara ulaştığımızda, içimizdeki ajanları da etkisiz hâle gelecektir.

Kürecik’te, İncirlik’te, Suriye’de, Kuzey Irak’ta somutlaşan düşmana siyâsî ve hukukî müdahale yaparken Mîsak-ı Millî sınırları içinde, onların öncü kuvveti olan PKK/PYD terör orduları sorgusuz sualsiz imha edilmelidir.

Sakin, millî ve akıllı olursak, kazanan nihayet biz oluruz.

Bugün, her alanda Kuvay-ı Milliye günüdür.

Bu ruhla Devletimize yardımcı olacağız.

Ve Devletimiz gereğini yapacaktır!

Sahip olduğumuz yetki ve sorumluluk, tarih ve millet kodumuz olan Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarımızdadır.

Millî, akıllı ve dikkatli olmak

Vatanseverlik, bazen haklıyken susmayı, konuşmak yerine yutkunmayı gerektirir. Milletine saygı duymayı, onun için var olmayı, onun adına konuşurken sadece onun özgürlüğü için konuşmayı gerektirir. Milletini hedef alan yahut milletin kendisini hedef olarak muhatap gördüğü her cümlede bir usul ve üslûp yanlışlığı vardır.

Bugün fiilî kuşatılmışlığı görmeyen bir vatanseverlik, aklı kullanmayan bir Türklük, Mîsak-ı Millî sınırları içinde var olmayı başaramaz.

Bizi kaosa sürüklemek ve Mîsak-ı Millî’yi tamamen ele geçirmek isteyen emperyaller, ancak milletimizin tarihî birikimi ve kurumsal kimliği olan Kuvay-ı Milliye ruhunu ve mensuplarının kendi içinde jeolojik körlüklerini kullanarak birbirine düşürmek istemektedirler!

Bu anlamda 28 Şubat açık bir mihenk taşıdır. 28 Şubat; bu emperyal aklın Sol’un içine sızmış ajanlarının yine Sol’un millî unsurlarını tasfiye ederek ve Sağ’ın millî ve muhafazakâr unsurlarını ise FETÖ-Gladyo yapılanmasının kucağına düşürmek üzere bir çakal kurnazlığı ile yaptığı operasyonudur. Sol’un millî unsurları da, Sağ’ın millî unsurları da bu küreselci-Atlantikçi oyuna gelmişlerdir. Siyâset, iktidarı ve muhalefeti ile bu oyuna, bu tuzağa düşmüştür.

Ancak aziz milletimizin feraseti ve Kuvay-ı Milliye ruhunun hâlâ zihinlerde işgal ettiği hâkimiyet nedeniyle bugüne kadar emperyaller nihaî hedeflerine ulaşamamışlardır.

15 Temmuz işgal girişiminin püskürtülmesi, siyâsilerin veyahut da devletin zaferi değil, milletimizin içindeki -vatanseverlik dışında ideoloji kabul etmeyen- Kuvay-ı Milliye ruhudur.

Kuvay-ı Milliye ruhu, Türk milletinin tarih bilinci ve birikiminin ifadesi olup, herhangi bir fikre, gruba ve ideolojiye mâl edilemez.

Kuvay-ı Milliye, Türk devlet aklı dışında küreselcilik, Atlantikçilik yahut Avrasyacılık adı altında hiçbir akla tâbi olmayı kabul etmez.

Bugün fizikî kuşatmanın yanında yaşadığımız olaylar kontrollü kaos stratejileri ve meselâ 104 amiralin içindeki manipülasyoncu mandacıların hamlesi, 28 Şubat’taki oyunun aynen tekrarlandığını açıkça göstermektedir.

Türk milleti ve sahip olduğu devlet aklı, “Önce vatan ve bayrak!” diyen tüm fikirleri içinde serbestçe söyleyecek bir zihniyeti ifade eder.

Ancak, “Önce ideolojim, tarikatım, derneğim” diyen hiçbir fikre açık değildir!

Bu nedenle yukarıda vatanseverliğin, günü geldiğinde susmayı, günü geldiğinde çakal sürülerine tek başına saldırmayı gerektiren akla, fikre ve imana sahip olmak olduğunu ifade ettim.

Ve sırf bu yüzden kendisini vatansever ilân eden herkesin önce aynaya bakmasını, aklını başına almasını, bir kurt cesareti ve aklı ile düşünmesini, ondan sonra konuşmasını tavsiye ediyorum.

Bugün özgürlüğümüze aklımızla sahip çıkamazsak, yarın imanla sahip olduğumuz vatanseverliğimizin hiçbir kıymeti kalmayacaktır.

Yargıyı, güvenlik güçlerini, iktidarı, muhalefeti ve 104 generalin içindeki -aynı siyâsî görüşlere sahip olmasam da yarın benden önce cepheye gidecek- vatan evlâtlarına sesleniyorum: Gladyo/FETÖ’nün 28 Şubat’taki oyununa yine gelmeyelim! Millî, akıllı ve dikkatli olalım!

Meselâ o bildiri hukuken bir darbe bildirisi sayılmasa dahi milletimiz bunu millî iradeye bir saldırı olarak algılamıştır. Bu da soruşturma için  yeterlidir. Ancak her şekilde bu bildiriyi belirli bir amaca yönelik manipüle eden mandacı/Masonik/Taşnak/paralel ajanları tespit edip, kastı olmayan vatanseverleri ayıralım.