Ol(durduğunuz) sizin olsun, ben yol(durduğunuz)dan çıkıyorum!

Ey “insan olma uğraşında çaba sarf eden varlık”! Dünya bize yaşatılandan, öğretilenden ve fark ettiklerimizden daha başka bir yer, bunu seziyorum. Ve bugün sezgilerimin peşinden gitmek adına, insanların bugüne kadar ortaya koyduğu ve benim bugüne dek içine düştüğüm ne kadar yol varsa hepsini terk ediyorum.

BUGÜN 26 Mayıs 2020, Salı… Ve ben, yeni yaş günümü kutlayamıyorum.

Sanırım, akıl baliğ olduğumdan bu yana her yaş günümde geçmişime şöyle bir dönüp bakmış ve kendimce yaşadıklarımı sorgulamışımdır. Muhtemelen bu defa farklı bir sorgulayış içerisindeyim. Bunun sebebi, yazıma da “yeniden doğuşum” yerine tercih ettiğim başlık olan “yoldan çıkma” kararım…  

İşin derunundaki “ol-durmak” ve “yol-durmak” bölümünü, “Nasipte varsa belki bir gün” diyerek, zamanı geldiğinde açmak üzere yıllar sonrasına saklıyorum…

Bugüne kadar yaşanmışlıklar üzerine pek çok karar aldım, daha sonra birçoğundan vazgeçtim. Düştüm veya düştüğümü zannettim; kalktım veya kalktığımı zannettim. Tüm yaşanmışlıkların arasında sorgulayamadıklarım oldu; dokunamadıklarım, “değerlerim” dediğim, kutsallarım, vazgeçemediklerim…

Bu yaş günümde aldığım “yoldan çıkma” kararı ile bir nevi dogmalarımla, ilkelerimle, uğruna ölünecek “dâvâ” dediğim şeylerle yüzleşmeyi denedim. Meselâ gençlik furyasının verdiği hazla bağlandığım ideolojik saplantılarımın mantığını çırılçıplak bırakmayı arzuladım. İnsanları, amaçlarını, amacın kendisini, dünyayı, cahil zihniyetimle bir türlü erişemediğim hikmet mâkâmının ne olduğunu ve ne olmadığını ardı arkası kesilmeyen sorularımla farklı köşelere sıkıştırmaya teşebbüs ettim…

Şu an anlatmak istediğim ve anlattığım şey ile çelişkili ifadeler içeren bir yazı meydana getirdiğimin son derece farkındayım. Aslına bakılırsa, bu yazı aracılığıyla anlatmak istemediğim bir yoldan çıkış serüveninin sadece deklaresini yapıyorum. Bugüne kadarki düşüncelerimin yanlışlığını deklare etmek, yüzümü karartmayacak mı? Ya da ilkelerden, ideolojiden, inançlardan ve dâvâdan vazgeçiş, “karaktersizlik” olarak addedilmeyecek mi? Umurumda değil!

Benimkisi sadece düşünce dünyamda inzivaya çekilmek ve düşünce dünyamda sorgulamalarımı, soyutlamalarımı bir taraflara not etmek… Ki ben, bu köşelere bırakacağım o notları.

Yoldan çıkışın ilk hikmeti olacak ki, kaygı etmekten de geçtim. Bundan ötürü, değişimin bana getireceği yükü, eziyeti, yıpranma payını da kabullendim.

Sadece bir parçasıyla örneklemek gerekirse, insanların “dâvâ” dedikleri şeylere bakıyorum… Yer darlığından bu parçanın içerisinde de sadece siyâsî ideolojileri buraya not edebiliyorum.

İslâmcılık meselâ… “Kanımız aksa da zafer İslâm’ın” sloganlı ideolojide akan kan sürekli var, lâkin bir zafere şâhitlik yok.

Komünizm meselâ… ABD’yi protesto edenlerin en önemli içeceklerinden birinin kola olduğu komünizm…

“Turan” diyerek Türk birliğini savunanların kendi içerisinde birlik sağlayamadığı bir Ülkücülük…

Tanrı’nın toprak vaat ettiği, onun uğrunda insan katliamını helâl kıldığı bir Siyonizm…

“Hepsine yer vererek sayfamı lüzumsuz dolduramam” demek istiyorum. Ki bunlar sadece saplantılı ideolojilerin ya da adına “dâvâ” denen şeylerin birkaçı…

Yoldan çıkıyorum! Adım adım dünyayı kavramak istiyorum. Ve düşünmeyi/soyutlamayı arzuluyorum. Düşünmek dediğim, üstünkörü, halkın dilindeki düşünmek değil. Adı “hakikat” olarak geçen, tüm tanımlar birleşse beni ona ulaştıramayacağını bildiğim şey için “yoldan çıkmayı” tercih ettiğim bugünde, soyutlamanın zevkinde düşünmek… Bu sürecin bana getireceği tüm eleştirilerin, sorgulamaların ve hattâ yargılamaların benim için bir öneminin bulunmadığı, lâkin bu dünyadan göçerken de tüm insanlığa bırakabileceğim tek şeyin “hüznüm” olacağı bir yoldan çıkış hikâyesi yazmayı/yaşamayı istiyorum.

Başkalarının düşünceleri, “sınırsız hizmet veren gökdelen” gibidir ve her insan bu gökdelene sahiptir. Ben ise şimdi, bana sunulmuş o gökdeleni yıkıp, yerine “tahtalarını kendim döşediğim barakamı” inşâ etmek üzere yoldan çıkıyorum.

Bugünden sonrası için açıklamasını hiçbir zaman yapmayı düşünmediğim bu hikâyeye dair son bir paragraf ekliyorum notuma: Konfüçyüs “Ya bir yol bul, ya bir yol aç ya da yoldan çekil” der. Geçmişime bakıyorum, yol bulamadım. Hâlime bakıyorum, yol açacak birikim göremedim.

Ey “insan olma uğraşında çaba sarf eden varlık”! Dünya bize yaşatılandan, öğretilenden ve fark ettiklerimizden daha başka bir yer, bunu seziyorum. Ve bugün sezgilerimin peşinden gitmek adına, insanların bugüne kadar ortaya koyduğu ve benim bugüne dek içine düştüğüm ne kadar yol varsa hepsini terk ediyorum. Son kez tüm insanlığı iman ettiğim Rabbe emanet ediyor, her ne kadar yoldan çekilmeye kıyasla edebe mugayir görünse de, ilk kez yoldan çıkıyorum!