
OKUYORUZ. Peki,
gerçekten okuyor muyuz? Yoksa elimize aldığımız yazılarla kendimizi meşgul
edip, zamanı öğütüp gidiyor muyuz? Bazen okumuş olmak için, bazen de istekli
olarak okuyoruz. İstekli olarak okurken dahi gerçekten okuyor muyuz?
Şu
bir gerçek ki, okumayı bilmek, okuryazar olmak ile okumak veya iyi bir okuyucu
olmak aynı şey değildir. Bilginin günden güne katlanarak çoğaldığı, bilim ve
teknoloji alanlarında baş döndürücü ilerlemeler yaşandığı günümüz dünyasında,
dün değişmez doğru olarak kabul edilen bazı bilgiler, bugün geçerliliğini
yitiriyor. Yeni bilgiler, bilimsel makaleler, yayınlar ve kaynaklar katlanarak
artıyor. Çok özel kabul edilen, sır gibi saklanan çoğu bilgiye bile rahatlıkla
ulaşabiliyoruz. Bilgisayarlar, internet, televizyon, film, iletişim araçları,
her türden teknolojik imkânlar, bilgi dolaşımını ve paylaşımını daha da
kolaylaştırıyor.
Gelişen
teknoloji ile birlikte bilgiye ulaşmak için kullanılan görsel ve işitsel araçların
rolü, hem bilgi paylaşımında, hem de eğitim sistemlerinde günden güne artıyor.
Bu artışa paralel olarak bazı kişiler tarafından okumanın eğitimdeki rolünün
azalacağı sanılmıştı. Ama gelişmeler gösteriyor ki okumanın önemi daha da
artmaktadır. Artan nüfus, daralan iş imkânları, gelişen teknoloji, aranan
nitelikli insan gücü ihtiyacı bizleri farklı arayışlara yöneltmeye başladı. Bu
durumsa daha çok bilen, öğrenen ve bilgisini doğru yerde, doğru şekilde
kullanabilen insan gücü ihtiyacı doğurdu. Bunun için de etkili, verimli ve
hızlı okuma daha çok gündeme gelmeye başladı.
Sınavlarda
değişen soru tipleri ise hızlı okuma tekniklerine duyulan ihtiyacı daha da arttırdı.
Uzun paragraf soruları, yeni nesil sorular, çeldirici ifadeler, kelime, terim
ve kavramların kullanım şekilleri, ana fikir, anahtar kelime, anahtar cümleler,
yön kelimeleri, anlam değiştiren ekler, zaten herkesin mutlaka öğrenmesi
gereken hızlı ve etkin okuma becerilerini öğrenmeyi âdeta zorunluluk hâline
getirdi.
Hızlı, etkili ve verimli okumak
Okumak,
her durumda bilgiye ulaşmanın en önemli, sağlam ve kalıcı yolu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bilginin katlanarak çoğalmasıyla birlikte okumadan kopmak âdeta
imkânsız hâle geldi. Burada önemli olan sadece “okumak” değil, okumanın “hızlı,
etkili ve verimli” olmasıdır. Okuma verimliliğinin arttırılması, bilgiye
ulaşmak için her bireyin sahip olması gereken becerilerden olmalıdır. Çünkü bu
alanda kazanılan beceriler eğitim kalitesini doğrudan veya dolaylı olarak
etkilemektedir.
Anlayarak
çok hızlı ve verimli okumayı, etkili ve kalıcı öğrenme tekniklerini öğrenerek
ve aktif olarak kullananlar, yaşamın her alanında başarılı olma konusunda
önemli bir adım atmış olurlar.
Okuma
konusunda öğrencisinden yetişkinine, genel olarak yetersizlikler yaşadığımız
bir gerçektir. Otuz yıllık bir tecrübe ile rahatlıkla söyleyebiliyorum, öğrenmeyi
öğrenme, hızlı ve etkin okuma seminerlerimize katılan binlerce öğrenciyle
yaptığımız çalışmalar, ölçüm, gözlem ve değerlendirmeler sonucunda, ülkemizde
yetişkin kişilerin neredeyse büyük bir çoğunluğunun bir dakikada okudukları
sözcük sayısının 120-180 arasında olduğunu gördük. Bu da, yaklaşık olarak kişilerin
konuşma hızlarına denk gelmektedir.
Bir
sunucu, aktör ya da öğretmen kesintisiz olarak konuşsa,
dinleyicilere dakikada ortalama 120-180 sözcük aktarabilir. Öğrenci ve
yetişkinlerin okuma hızları dünya ölçeğiyle kıyaslandığında, okuma hızlarımızın
alt seviyelerde olduğu ortaya çıkıyor. Bu durumun pek de iç açıcı olmadığı,
acil olarak okuma hızlarının arttırılması gerektiği bir gerçektir. Çünkü bu
okuma hızlarıyla gerek öğrencilik, gerekse çalışma alanlarımızdaki dev
ilerlemeleri takip etmek mümkün değildir.
Okuma
hızlarını arttırmak kadar, hattâ ondan daha da önemlisi anlama düzeyidir.
Okunan yazıyı anlama, hatırlama ve kullanma hususunda durumumuz hiç de iç açıcı
değil. Gencinden yetişkinine, okurken odaklanma, okuduğunu anlama sorunu yaşamayan
kişi sayısı çok az. Okumak zihinsel, duygusal, nörolojik, psikolojik ve
fizyolojik çok sayıda faktörü kapsamaktadır. Bu yüzden pek de basit bir süreç
değildir. Kişi okuma esnasında çok sayıda bilişsel süreçle uğraşır. Çok faktörü
içine alan bu süreç, bazı kişiler için görünüşte çok karmaşık gelmektedir.
Okuma
becerilerini geliştirmek, okuma hızını arttırmak, dikkat, anlama yeteneklerini
öğrenmek çok da zor bir süreç değildir. Azim, kararlılık ve istikrarlı şekilde
çalışarak herkes öğrenebilir. Bu çalışmadaki amaçlarımızdan biri de, “Çok fazla
çaba göstermeden, en kısa yoldan en etkili şekilde nasıl öğrenebiliriz?”
sorusuna cevap aramak, bunların teknik, taktik ve stratejilerini en üst düzeyde
öğretmektir.
Okuma
verimini arttırmak, hızlı ve etkili okuma tekniklerini öğrenerek hayatınızın
bir parçası hâline getirmek için, işin uzmanı olan bir eğitimci nezaretinde
çalışmanızı öneririm. Eğitimlerde yapılan ve ilâve olarak önerilen çalışmaları
uyguladığınızda, okuma veriminizdeki değişim ve gelişimi net olarak fark
edeceksiniz.
Herkes hızlı okuyabilir
Kişi
etkili ve hızlı okuma tekniklerini kullanarak bu hızını rahatlıkla üç dört
katına çıkarabilir. Okuduğu yazıyı daha iyi anlayabilir. Anladığı yazıyı daha
sonra daha rahat hatırlayabilir. Bu da okuma veriminin daha da üst seviyelerine
çıkması demektir. Etkili okumada hızı arttırmak elbette çok önemli, ancak
üzerinde önemle durulması ve göz ardı edilmemesi gereken diğer noktalar “ilgi,
istek oluşturma, dikkat-konsantrasyon sürelerini arttırma, motivasyon
kaynaklarını harekete geçirme” gibi unsurlardır. Bütün bunların amacı, okuma
verimini arttırarak anlama ve kavrama oranının en üst noktalara getirmektir.
İlköğretim,
lise, üniversite öğrencileri ve yetişkin bireylerle yaptığımız çalışmalar netîcesinde,
insanımızın okuma hızları ve anlama düzeylerinin dünya standartları ile
değerlendirildiğinde olması gerekenden düşük olduğunu görmekteyiz. (Bu alanda
yapılan değişik çalışmalar da aynı sonucu desteklemektedir.) Bu da kişilerin
okuma hızı ile metni anlama düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler
kuramadıklarını göstermektedir. Bu alanlarda ciddî çalışmalar yapılmaktadır; bu
çalışmalara göre hızlı okuyanlar, yavaş okuyanlara göre okuduklarını daha fazla
anlamaktadırlar. Yine yavaş okuyanların genellikle okumaya karşı ilgilerinin
daha az, hızlı okuyanların daha fazla olduğu görülmektedir.
Son
yıllarda eğitimciler, psikologlar ve araştırmacılar “Nasıl okumalı?” ve bunun
yanında “Nasıl öğrenmeli?” sorularına cevap arıyorlar. Bu nedenle “etkili ve
hızlı okuma” kapsamı içinde yer alan çalışmaları “öğrenmeyi öğrenme” boyutunda
düşünmeliyiz. Çünkü kişinin yaşadığı çağa uyum sağlayabilmesi için önce uyum
sağlama kapasitesini geliştirmesi gerekir. Kişi ancak bu şekilde sürekli
öğrenme süreci içinde yer alabilir. Okuma teknik ve becerilerinin
geliştirilmesi yönünde yeni yöntemler kazanmak, bu uyumu sağlamanın önemli
bölümünü oluşturmaktadır. Aktif, sürekli, kalıcı öğrenme için tüm öğrenme
kanallarının daha etkili ve verimli hâle getirilmesi gerekir.
150-220
kelimeyle okumanın, günümüz insanının gereksinimlerini karşılamayacağı bir
gerçektir. Bu okuma hızlarının en az üçe, dörde katlanması gerekir. Bunun yanı
sıra okuyucunun, okuma bilinci kazanarak her yazının aynı amaçla ve dolayısıyla
aynı hızda okunamayacağını bilmesi, neyi hangi teknikle, ne kadar hızla okuması
gerektiğine karar verebilme yetilerini de kazanması gerekir. Sadece okuma
hızını arttırarak sonuca ulaşmak da yeterli olmamaktadır. Olması gereken olumlu
yaklaşımların kazanılması ise hızlı ve etkin okuma tekniklerini öğrenmekle
mümkündür. Okumanın hızlanması, kavrama oranı yükselmedikçe anlamlı olmaz. Bu
nedenle hızla birlikte yeterli bir şekilde kavrama oranı artışı da geliştirilmelidir.
Hızlı ve etkin okuma teknikleri bilinçli olarak öğrenilince, okuma hızları,
anlama ve kavrama ile paralel olarak artmaktadır.
Okuma yalnızca mekanik bir göz eylemi sonucu gerçekleşen bir etkinlik de değildir. Aynı zamanda beynin aktif çalışması ile gerçekleşen bir düşünme işlemidir. Kişi hızlı okuma tekniklerini öğrenir, bunları alışkanlık hâline getirirse, gözleri daha az yorulur, motivasyonu ve konsantrasyonu artar, metnin yazarı ile aktif bir söyleşi içinde yazarın düşüncelerini açığa çıkarabilir, böylece zamanını daha iyi değerlendirebilir. Ancak o zaman okuma kişiye zevk veren etkinlikler içinde yer alır ve kişi beyninde saklı olan enerji potansiyelini daha iyi değerlendirebilir. Aynı zamanda etkin okuyucu, zamanı daha iyi kullanacağı için okumaya ve çalışmaya ayırdığı süreyi daha verimli kullanmış olur. Böylece diğer etkinliklere daha fazla zaman ayırabilir.