Okumak en büyük eylemdir

Bilgi zihnimize kısa sürede ve kesintisiz olarak aktarılacağından, zihinsel fonksiyonlarımızı daha aktif ve verimli kullanmış olacağız. Bütünsel görme, bütün içinde detayı yakalama kabiliyeti gelişeceğinden rahat bir okuma alışkanlığı kazanırız. Okuma ve çalışmalarımız kesintiye uğramadığı için kısa zamanda çok bilgi öğrenebiliriz.

OKUMAK, var olmaktır. Kendimizi, dünyayı, varlığı tanımaktır. Varlığı ve mânâyı sorgulamaktır. Kelimeler ve kavramlar dünyasında anlamı aramak, öğrenerek ve alternatifli bağlar kurarak yeni düşünce kanalları oluşturmaktır. İnsan olmanın anlamını yakalamak, var olmaktır. Tıkanma anlarında yeni çıkış yolları bulmaktır. Öğrenmek, öğrendikçe yeni bilgiler üretmektir…

“Fizyolojik olarak okuma, göz-beyin koordinasyonu ile gerçekleşen bir faaliyettir. Gözümüzün görevi görüntüleri alarak beynimize iletmektir. Okuma ve anlama beyinde gerçekleşmektedir” diye bir tanımlama yapabiliriz. Okuma eylemi tanım olarak basit gibi görünse de süreç olarak karmaşıktır. Bu karmaşık süreci daha etkili ve verimli hâle getirmek, birtakım okuma becerilerinin kullanılmasına bağlıdır.

İster bilgi edinmek, ister zevk, istenirse proje hazırlamak için yapılsın, okuma sürecinde bu becerilerin kullanılması okumayı kolaylaştırır, daha anlamlı hâle getirir, her alanda katkı sunduğu gibi zamanı daha verimli kullanmamıza yardımcı olur. Okuma, kişinin sembolleştirilmiş bilgileri algılayarak sentez yapabilmesidir. Okumak faaliyeti aşağıdaki basamakları içerir:

a) Öncelikle okuyucunun temel alfabe ve harf veya rakam benzeri sembolleri tanıma bilgilerine sahip olması…

b) Basılı materyaller üzerinden yansıyan görüntülerin göz tarafından alınması ve elektrokimyasal olarak (optik sinirler vasıtasıyla) beyne iletilmesi (görme-tanıma)…

c) Beyne gelen sembollerin zihinsel olarak çözümlenmesi (okuma)…

d) Okunan parçanın ilgili kısımları ile ilişki kurulması (kavrama)…

e) Önceden öğrenilerek zihne kaydedilmiş bilgilerle yeni okunan bilgi arasında uygun ilişkilerin kurulması (anlama-analiz etme, kritik etme, seçme veya reddetme)…

f) Bilginin zihindeki karşılığına göre kodlanması (kodlama)…

g) Bilginin zihinde gruplanıp aktif olarak hatırlanmak üzere depolanması (kaydetme-öğrenme-bilginin uzun süreli hafızaya geçmesi için önemsenmesi, kaydedilmesi için karşılığının olması, değerlendirilmesi veya tekrar edilmesi)…

h) Kaydedildiği yerde gruplandırma ve kullanma (düşünme faaliyeti)…

ı) Kaydedilen bilgilerin ihtiyaç duyulduğu zaman seri bir şekilde çağrılması (hafıza-hatırlama)…

i) Çağrılan bilgilerin aktif hatırlanarak kullanılması, yeni ve özgün bilgilerle değerlendirmeler yaparak düşünce ve çıkarımlar yapılması (düşünme ve zihinsel üretkenlik)…

Okuma amaçları

Eylemler amaç ve niyetlere göre anlam kazanırlar. Okuma eyleminin başlangıcında “amacın” belirlenmesi, zihinsel potansiyelin uyarılmasında en önemli etkenlerden biridir. Mutlaka elinize aldığınız her metin için okuma amacınız olsun. Bu sizin dikkat ve konsantrasyonunuzu uyararak anlama ve kavramanızı arttıracaktır. Amaçsız bir okumada ise anlama oranınızın düşük olması çok normaldir.

Genel olarak okuma amaçları şunlardır: Bilgilenmek, iş/meslek gereği, zevk, ders çalışmak, sınavlar, inceleme ve araştırma, fikrî yapının gelişimi (eleştirel okuma), estetik ve sanat, önceki bilgileri tazelemek, genel kültürü arttırmak ve yaratıcılığı geliştirmek için…

Ne kadar okuruz?

Toplum olarak kitap ve okumakla aramızın iyi olmadığı, okuyan kişilerin de okuma verimlerinin gereken düzeyin altında olduğu bilinen bir gerçektir. Kişi başına bir yılda okuduğumuz kitap sayısının dünya ortalamasının altında kaldığı bilinmektedir. Dünyanın değişik ülkelerinde belli periyotlarla yapılan araştırmalarda maalesef arka sıralarda kalıyoruz.

“Ne kadar okuyoruz?” sorusuna verilecek cevap, hiç kuşkusuz “Çok az okuyoruz” olacaktır. Burada okumayla ilgili olarak uzun uzun istatistikler vermek yerine “Okuma hızımız nedir?” sorusunun cevabını vermek istiyoruz.

Hızlı okuma ve öğrenmeyi öğrenme seminerlerimize katılan binlerce kişiyle yaptığımız ölçüm ve değerlendirme sonuçlarına göre, üniversite öğrencileri ve mezunlarının büyük bir çoğunluğu dakikada 150-200 kelime arası okuyor. Dönem dönem, dakikada 80-120 kelime okuyan üniversite mezunları ile de karşılaşıyoruz. Lise öğrencilerinin okuma hızları, ortalama 120-180 arasında değişmektedir. Ortaokul 7 ve 8’inci sınıflarda okuyan öğrencilerin ortalaması ise 100-150 kelime arasında değişmektedir.

Ortaokul 5 ve 6’ncı sınıflarda 100-120 kelime arasında, ilköğretim 4’üncü sınıflarda okuyan öğrencilerin ortalaması ise 80-100 kelime arasında değişmektedir. Bununla beraber, ilköğretim 3 ve 4’üncü sınıfta olup da 50-60 kelime, ortaokul 7 ve 8’inci sınıfta olup da 70-80 kelimeyle okuyan öğrencilerin oranı küçümsenemeyecek kadar çoktur. Bu oranlara bakarak, 1 dakikada 250-300 kelime okuyanlar ise hızlı okuyucu sayılıyor.

Okumaya karşı yaklaşımlarımız, okumaya ayırdığımız süreler, çalışma alışkanlıklarımız, zamanı verimli kullanabilme becerilerimiz, hızlarımız ve anlama düzeylerimiz olması gereken oranların altında kalmaktadır. Bu hızlar öyle düşük ki bu hızlarla istenen okuma hedeflerinin yakalanması da oldukça zor olmaktadır.


Neden yavaş okuruz?

Yavaş okumanın onlarca nedenini sıralayabiliriz. Burada temel nedenleri kısaca belirtelim: Önceden kazanılmış yanlış okuma alışkanlıkları, göz kaslarının zayıf olması, kelimeleri ve heceleri tek tek okumak, sesli okumak, anlayamama kaygısı, gereksiz geri dönüşler ve tekrarlar, okurken sürekli durma-duraklama alışkanlıkları, okuma esnasında gereksiz ayrıntılara takılmak, okunan yazıya kendini verememek (dikkat ve konsantrasyon eksikliği), hızlı okunursa anlaşılmaz gibi olumsuz inançlar, hızlı okuma tekniklerini bilmemek ve bunlara benzer nedenler, yanlış okuma alışkanlıklarımızdan bazılarıdır. Görme organımız olan gözümüzle ilgili sağlık sorunlarımız varsa, bu da yavaş okumaya ve algı eksikliğine sebep olur. Bu durumda göz doktoruna gitmek gerekir.

Hızlı ve etkin okumanın faydaları nelerdir?

Bilginin katlanarak çoğaldığı günümüzde, okuma, ders çalışma ve öğrenme verimini arttıracak beceriler kazanmamız bizler için son derece önemli hâle geldi. Özellikle hızlı ve etkin okuma tekniklerini öğrenerek aktif olarak kullanmak, işimizi son derece kolaylaştırmaktadır.

“Hızlı ve etkin okuma tekniklerini öğrenmek bize ne kazandırır?” derseniz, kısaca birkaç hususu paylaşmak istiyorum.

Hızlı ve etkin okuma tekniklerini öğrenmekle, uygulayacağımız etkili bir okuma yaklaşımı, disiplini ve sistematiği kazanmış oluruz. Okuma yanlışlarından kurtuluruz. Beynimizi iki yönlü kullanarak zihinsel potansiyellerimizi daha aktif kullanırız. Mevcut okuma hızımız en az 2-3 kat, ortalama 4-6 kat oranında artar. Bu da bize ciddi bir zaman kazancı sağlar. Yazılar hızlı bir şekilde okunduğu için bilgi beynimize kesintisiz olarak aktarılacağından dikkat ve konsantrasyon süremiz fark edilir bir şekilde artar. Öğrenme ve okuma sistematiği oluştuğu için okuduğunuzu anlama-hatırlama gücünüz tatmin edici düzeye ulaşır. Kısa sürede daha çok okuma, çalışma ve öğrenme becerisi geliştiği için okuma ve ders çalışma, dolayısıyla öğrenme daha zevkli hâle dönüşür.

Hızlı ve etkin okumakla çok daha uzun zaman harcayarak, aralar vererek okuduğumuz kitaplar/yazılar daha kısa zamanda biterek, daha iyi anlaşıldığı için okumalarımızdan ve çalışmalarımızdan daha fazla keyif alırız. Ders çalışırken -farkında olmadan- masa başında oyalanmaktan, verimsiz oturmaktan ve zaman kayıplarından kurtuluruz. Göz ritmi, görme kabiliyeti ve de göz kasları geliştiği için okurken gözlerimizdeki yorulmalar ve sulanmalar azalır. Göz kaslarının zayıflığı ve göz tembelliklerinden kaynaklanan göz kapanmaları ve uyku gelmesi ciddi oranda azalır. Okuma, anlama ve yorumlama hızı artacağından sınavlarda süre olarak avantaj sağlayacaktır. Görme kabiliyeti geliştiği için, bu kabiliyetimizi hayatımızın diğer aşamalarında da kullanabiliriz.

Hızlı ve etkin okuma herkes tarafından öğrenilen bir beceridir ve bu beceriler kazanıldığında, okuduğumuz yazı ya da çalıştığımız derslerde yazının konu bütünlüğünü, ana fikrini ve ayrıntıları daha çabuk yakalarız. Bir disiplin olduğundan, amaçlı ve süreli okuma becerilerimiz gelişir. Bilinçli okuyucu oluruz. Her gün daha fazla kitap, dergi, gazete ve daha nice yazı okuyabiliriz. Okumada olmaması gereken gereksiz seslendirme ve geri dönme gibi okuma alışkanlıklarından kurtuluruz.

Bu becerileri kazanmak, zamanımızı daha verimli kullanmamızı sağlayacaktır. Bilgi zihnimize kısa sürede ve kesintisiz olarak aktarılacağından, zihinsel fonksiyonlarımızı daha aktif ve verimli kullanmış olacağız. Bütünsel görme, bütün içinde detayı yakalama kabiliyeti gelişeceğinden rahat bir okuma alışkanlığı kazanırız. Okuma ve çalışmalarımız kesintiye uğramadığı için kısa zamanda çok bilgi öğrenebiliriz. Her yazının aynı amaçla yazılmadığını, dolayısı ile her yazının aynı şekilde okunmayacağının mantığı kavranacağından, hızlı, esnek ve etkin okumanın mantığıyla okuma bilinci gelişecek ve okuma verimi artacağından, okuma daha cazip hâle gelecektir.

Okunan yazıların ana fikrini çabuk bularak yorumlama kabiliyeti gelişecektir. Sistemli okuma ve çalışma sistematiği gelişeceğinden, algı düzeyimizde artış olacaktır. Kısa sürede daha fazla okuyarak daha çok ders çalışılabileceğinden sıkılmalar azalacaktır. Okuma ve çalışmalara ayırdığımız sürelerde daha fazla bilgiye ulaşma imkânımız olacaktır.

Yetişkinler ve çalışanlar için kitap, rapor, yazışma, iş evrakı gibi yazıları okumak daha az zaman alacaktır. Başarıyı yakalamak için bilginin gücü daha rahat kavranacaktır. Kendimize, sosyal yaşantımıza ve diğer işlere daha fazla zaman ayırabileceğiz.

Bu yetenek ve becerilerin gelişmesi ise kişinin kendine olan güvenini arttıracağından, özgüven ve özsaygı gelişimine ciddi bir katkı sunacaktır.