Öğretmene dair

Dünya ülkeleri birçok sorunla karşı karşıyadır. Tüm bu sorunların temelinde yatan gerçek ise, eğitimdir. Dünya küçüldükçe eğitim alanındaki sorunlar katlanarak büyümektedir. Büyüdükçe karmaşıklaşan bu sorunlar, konuya daha hassas yaklaşılması gerektiğini göstermektedir. Çok iyi ve kapsamlı bir planlama yapılmalı, öğretmenlik mesleğinin dünü, bugünü ve yarını masaya yatırılmalıdır. Aksi takdirde tüm sorunlar çözümsüz kalır…

HER ülkenin kendine özgü bir eğitim sistemi vardır. Bu sistemlerin ortak olan nihai hedefi ise nitelikli insanlar yetiştirmek ve her bir bireye vatandaşlık eğitimi vermektir. Eğitim, toplumu meydana getiren temel toplumsal kurumlardan biridir. Belki de en önemlisidir. Çünkü eğitim, toplum sorunlarının başında gelir. Eğitim kurumunun temelinde ise öğretmen yer almaktadır. 

Bir ülkenin geleceğinin mimarı, öğretmendir. Toplumu ayakta tutan tüm alanların biricik yetiştiricisidir. Doktoru da avukatı da mühendisi de şoförü de öğretmenin eseridir. Bu yüzdendir ki milletlerin kaderinde öğretmenler büyük roller üstlenir. Başka bir açıdan bakacak olursak öğretmen, bir sanatkârdır. Çünkü insanı her yönüyle biçimlendirir, yetiştirir. Nesillere hayat verir. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır”.

Evet, öğretmenlik gerçeği herkesçe bilinmektedir. Çağın gerektirdiği niteliklere sahip bireyleri yetiştiren öğretmenlerimiz zaman içerisinde pek çok farklı uygulama ile karşı karşıya kalmıştır. Öyle dönemler yaşanmıştır ki her meslek grubundan kişiler öğretmen olarak atanmıştır. Yeni nesiller, rastgele kişilere emanet edilmiştir. Geldiğimiz noktada öğretmenlik mesleği hak ettiği konuma sahip olamamıştır.

Sosyal bir sistem olan okulun en önemli parçalarından biri öğretmendir. Öğretmenlerin bu mesleğin değer yargılarına göre hareket etmesi gerekir. Bu değerleri meydana getiren ise içinde bulunulan toplumdur. Öğretmenlik, özel bir ihtisas/ uzmanlık mesleğidir. Öğretmen, toplumun eğitim hedefleri doğrultusunda bireylere eğitim ve öğretim sunmakla görevli donanımlı kişidir. Öğretmenin sadece bilgi sahibi olması yetmez. O, aynı zamanda kabiliyetli, mesleğini seven ve ona tutkuyla bağlı, sorumluluklarının farkında ve bunları yerine getirmeye çalışandır.

Süreç içerisinde öğretmen niteliklerinde ve toplumun öğretmenden beklentilerinde birtakım değişiklikler meydana gelmiştir. 1739 Millî Eğitim Temel Kanunu’nda öğretmenlik mesleği tanımlanmış ve devletin öğretmenden temel beklentileri ortaya konulmuştur. Bir ihtisas mesleği olduğu belirtilen öğretmenlik, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle üniversite diploması olan herkesin yapabileceği bir iş olarak algılanmaya başlamıştır. Bu algı neticesinde mesleğin statü ve saygınlığı azalmıştır.

Belli bir döneme kadar itibarı korunmuş olan öğretmenlik, değişen ekonomi politikaları, siyasî yaklaşımlar, sanayileşme ve toplumsal değişimin hızlanmasıyla aşağı çekilmeye başlamıştır. 

1982 yılı, ülkemizde öğretmen yetiştirme konusunda bir dönüm noktasıdır. Bu yıldan itibaren öğretmen yetiştirme görevi üniversitelere verilmiştir. Eğitim Fakülteleri, bu hususta önemli görevleri yerine getirmiş ve katkı sağlamıştır. Fakat ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda istikrarlı bir politika izlenmediği için kısa sürede yeni ve daha büyük sorunlar başgöstermiştir. Plansız hareket edilmesi nedeniyle bazı alanlarda ihtiyaç olmadığı hâlde çok sayıda mezun verilirken ihtiyaç duyulan alanlarda öğretmen açığı ortaya çıkmıştır. Oluşan açığı kapatma telaşı ile öğretmenlerin nitelikleri gözardı edilmiştir. Alan bilgisi ve pedogojik formasyon bakımından yetersiz gençler, seçim şartı aranmadan öğretmen olarak görevlendirilmiştir. Yani önce atama yapılmış, ardından öğretmenlik mesleği öğretilmeye kalkışılmıştır. 

Zaman zaman çeşitli sınavlar ve seçim şartları uygulanmaya çalışılsa da uzunca bir süre başvuran herkes öğretmen olarak nitelendirilmiştir. Fen Edebiyat Fakültesi mezunu binlerce öğrencinin öğretmen olarak ataması yapılmıştır. Bu noktada formasyonun gerekliliği tartışmaya açılmaktadır.

“Öğretmen” hususunda en can alıcı nokta, değişen iktidarlara göre şekil alan değil, millî bir politikanın ortaya konulmasıdır. Aksi takdirde değişen her yönetimle birlikte öğretmenlik mesleği de farklı kılıflara sokulmaya çalışılacak, hak ve arzu edilen konuma ulaşamayacaktır.

Bu kadar önemli olan öğretmenlikte sahip olunması gereken niteliklere tek tek değinmek gerekir. Aksi durumda “Herkes öğretmen olabilir” algısı oluşur. 

Öncelikle öğretmen, insanlarla ilişkilerinde gerekli yeterliliğe sahip olmalıdır. Öğretmen, öğrencilerle ve öğrencilerin içinde bulunduğu çevre ile ilişki ve etkileşim hâlinde olmak zorundadır. Öğretmenin iletişimi sadece sınıf ve okulla sınırlı tutulamaz. Bir köy öğretmeni, o köyün en bilgili, her şeyi bilen kişisi olarak görülür. Bu durum sadece köyde değil, diğer yerleşim yerlerinde de aynıdır. Eğitim hayatımıza gözattığımızda unutamadığımız, bizi etkileyen mutlaka bir öğretmen vardır.

Öğretmen, yeniliklere ve gelişmelere açık insandır. Eğitimde kaliteyi arttırmak için üretilen teknolojik araç ve uygulamaları en doğru şekilde kullanabilmelidir. Bunun gerçekleşmesi ise öğretmenin kendisini çağın gereklerine göre yetiştirmesine bağlıdır.

İyi bir öğretmenin sahip olması gereken birtakım kişisel özellikler vardır. Öğretmen, öğrencilerine karşı şeffaf ve nesnel olmalıdır. Öğrencilerini dikkatli bir şekilde gözlemleyip istek, ihtiyaç ve beklentilerini dikkate almalıdır. Eğitimin içinde bulunduğu sorunlara yabancı kalmamalı, onları bilimsel olarak araştırabilmelidir. Her öğrencinin tek ve biricik olduğu ve bireysel farklılıkların dikkate alınması gerektiğini unutmamalıdır.

Kendini sürekli geliştirmeli, yeniliklere, değişim ve gelişimlere açık olmalıdır. Toplumdan soyutlanmamalı, çevresi ve içinde bulunduğu toplumu anlamalı, topluma yardımcı olmalıdır. Öğretmen, öğrenciler için en önemli rol modeldir. Öğrenci, ondan gördüklerini öğrenir ve uygular. Bunun farkında olan bir öğretmen de her konuda yeterli ve istekli olabilmek için araştırmacı bir ruha sahiptir. 

Öğretmen, soğukkanlı ve dayanıklıdır. Duygularına hükmedebilir. Her hususta sabırlı davranır. O, farklılıkların birleştiricisidir. Görünüşüyle, kılık kıyafetiyle de dikkatleri üzerine çeker. Temiz ve özenlidir. Özel hayatındaki sorunları işine ve öğrencilerine yansıtmaz. Öğrencilerini her konuda destekler ve güdüler. Başarıya odaklanır ve öğrencilerini de o hedefe yönlendirir. Hem fikirleri hem davranışları ile öğrencilere örnek teşkil eder. 

Sevgi dolu bir kalbi vardır, yüzü güleçtir, hoşgörülüdür. Öğrencilerinin hem öğretmeni hem de en yakın dostu, sırdaşıdır. Bu özellikleri, onu disiplini sağlama konusunda olumsuz etkilemez. Yapıcı bir disiplin anlayışı hakimdir. Liderlik vasfı onda vücut bulmuştur. Sorunlardan kaçmaz. Onlara etkili çözümler üretir. O, iyi bir gözlemcidir. Hiçbir şey onun radarından kaçamaz.

Zamanı etkili ve verimli kullanır. Derslerine zamanında girip zamanında çıkar. Mesai arkadaşları ile işbirliği içindedir. Öğrencilerini çok yönlü ve yakından tanır. Onların her türlü gelişimine katkıda bulunur. Sadece öğretmekle kalmaz, öğrendiğini pratiğe dönüştürebilen bireyler yetiştirir. Onları hayata karşı donanımlı hâle getirir. Yaptığı her uygulamaya öğrencilerini de dahil eder. Ölçme ve değerlendirme konusunda da oldukça objektif hareket eder. Geçerli ve güvenilir ölçme araçlarını ve tekniklerini kullanır. Öğrencilere eğitimin hayat boyu devam eden bir süreç olduğunu aşılar. Tek bir öğretim yöntemine takılıp kalmaz. Farklı yöntem, teknik ve stratejilerden istifade eder. Bu vasıflara daha birçoğunu ekleyebiliriz.

Toplumlar ve toplumların geleceği için son derece önemli olan öğretmen ve öğretmenlik mesleği üzerinde yeterince durulmalıdır. Eğitimin başarısında hiç kuşkusuz ki en önemli parça, öğretmendir. Öğretmen iyi olursa eğitim de iyi olur. Öğretmen niteliksiz olursa eğitim de niteliksiz olur.

Öğretmenlik hem bir ihtisas mesleği hem de bir sanattır. Dolayısıyla en önemli sanatçılar, öğretmenlerdir. Tarih sahnesine baktığımızda bu husus çok daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin en zor zamanlarında bile öğretmenlik üzerinde ısrarla durulmuş, sahip olması gereken nitelikler ortaya konulmuştur.

Öğretmen yetiştirme konusu, kapsamı çok geniş bir konudur. Değişen koşullar, beklentiler ve yaşantılara uygun olarak öğretmen yetiştirme ve öğretmen rolünün de yenilenmesi gerekmektedir. Dünya ülkeleri birçok sorunla karşı karşıyadır. Tüm bu sorunların temelinde yatan gerçek ise eğitimdir. Dünya küçüldükçe eğitim alanındaki sorunlar katlanarak büyümektedir. Büyüdükçe karmaşıklaşan bu sorunlar, konuya daha hassas yaklaşılması gerektiğini göstermektedir. Çok iyi ve kapsamlı bir planlama yapılmalı, öğretmenlik mesleğinin dünü, bugünü ve yarını masaya yatırılmalıdır. Aksi takdirde tüm sorunlar çözümsüz kalır…