Öğrenmek, bilmek ve kullanmak

Her bilgi doğru bilgi değildir, gerçeğini unutmamak gerekir. Manipüle eden, yanıltan, yanlış yönlendiren bilgi ile işe yarayan, ayakları yere basan, aydınlatan doğru bilgiyi ayırt etmek ise başlı başına bir problem hâline geldi. Bilmek yetmez; bilgiyi kullanmak, daha da önemlisi ve doğrusu, bilgiyi bilinçli kullanmak gerek.

BİZLER öncelikle bilmek ve öğrenmekle, sonra bildiğimizi kullanmakla mükellefiz. Öğrenmek büyük avantajı oluşturur, fakat bilgiyi sadece biliyor olmak çok da bir değer ifade etmez. Bilen, bildiğini kullanan, üreten, değer olan ve değer katan bireylere ihtiyaç var.

Değer olmak ve değer oluşturmak için bilmek, öğrenmek gerek. Öğrenmek, anlamak, bilmek de yetmez. Bilmek, kullanmak, özellikle de farkındalık oluşturarak kullanmak gerek.

“Bilmek gerek; peki, bilgi nedir? Doğru bilgi nedir? Doğru bilgiye ulaşmak mümkün müdür, değil midir? Yani insan, sahip olduğu maddî ve manevî kaynaklar ile mutlak doğru bilgiye ulaşabilir mi?” türünden soruların cevaplarını bulmalıyız.

“Bilgi” kavramının, yıllardır tartışılmasına rağmen net bir cevabı verilememiştir. Çok çeşitli anlamlar içeren kompleks bir kavramdır. Farklı tanımlar yapılmıştır. Bunlardan en yaygın kullanılanlarına kısaca göz atalım…

·        “Öğrenme, araştırma, inceleme ve gözlem yoluyla elde edilen her türlü gerçek, malûmat ve kavrayışın tümüne ‘bilgi’ denir.”

·        “İnsan ve varlık arasındaki ilişkidir. İnsanların, bir şeyin farkına varması, onu anlaması ve tanıması sonucunda ortaya çıkmış olan ürünlere ‘bilgi’ adı verilir.”

·        “Bir değer olmak davranışı ve aktivitesidir.”

·        “Yönetme yeteneğidir.”

·        “Bir alanla ilgili çeşitli özellik ve tavırları açıklayan modeller kümesidir.”

Bilgi doğar, bulunur ya da keşfedilir. Bilgi kaydedilir, kullanılır, değerlendirilir. Bilgi geliştirilir, çoğaltılır, aktarılır ve kullanılmak üzere arşivlenir. Bilgiler, ömürlerini tamamlarlar. Bilginin türü, şekli, kullanımı ve özellikleri değişse de döngüsünün önemi değişmez.

Bilgi, hayatımızın her yerinde ve her ânındadır. Karşımıza farklı şekillerde çıkabilir. Bilim, teknik, sanat, din, yazı türleri, söz sanatları, çizim, metin, fotoğraf, film gibi her alan, birer bilgi çeşididir. Bilgi, yaşamak ve var olmak için olmazsa olmazdır. Bir işi veya eylemi gerçekleştirmek için sermaye, emek veya topraktan daha önemlidir. Bu kadar önemli olmasına rağmen, en fazla ihmâl edilen temel husustur.

Bilgi; hayatı anlama, anlamlandırma, yaşama yönünde temel unsurdur. Öğrenmenin bir sonucudur, yeni durumlara uyum sağlamak için adapte olabilme yeteneği katar ve rekabet avantajını arttırır. Bilginin en önemli avantajı ise, “öğrenilebilir, çoğaltılabilir, keşfedilebilir, geliştirilebilir, kaydedilebilir, görülebilir, tekrar tekrar elde edilebilir, gözlenebilir, aktarılabilir ve yorumlanabilir” olmasıdır.


Bilgi en büyük güçtür

Bugün dünyayı yöneten ülkeleri incelediğimizde, bunu nasıl başardıklarını daha iyi anlayabiliyoruz. ABD’nin bu denli dünyaya hâkim olarak hükmetmesinin sebebi, dünyanın dört bir yanında üretilen bütün bilgileri kontrol altına alması ve alanlarında yetişmiş insanları bir şekilde toplayarak amaçları doğrultusunda kullanmasındandır. Üniversite sayılarının günden güne arttığı günümüzde bu sayının 6 bine yaklaşmış olması, buralarda yapılan inceleme ve araştırmaların sonuçlarının, master ve doktora tezleri gibi akademik araştırmaların, bilginin her yeni günle gelişen ve güncellenen bir yapıda ilerlemesini sağladığı ortadadır.

Bilgi, bilgiye hâkimiyet, bilginin üretilmesi, kullanılması ve teknolojik ilerleme, ekonomik büyümenin temel taşı olduğundan, ABD bugün lider bir ülke konumuna gelmiştir. Yıllardır dünyanın dört bir yanında yetişmiş nitelikli bireyleri çekerek beyin göçünü çok iyi kullanmaktadır. Bilime, bilim insanlarına, bilgi üretimine ve kaynakların kullanılmasına ciddî oranda maddî kaynak aktardığı için bu ilerleme katlanarak sürmektedir. En büyük hizmet işletmeleri yine bu ülkede bulunmaktadır. 300-500 avukatın birlikte çalıştığı hukuk ofisleri, bin 500 ilâ 2 bin mühendisin çalıştığı mühendislik ve taahhüt şirketleri bulunmaktadır. Bu ülke, dünyanın her noktasına iş yapan, teknoloji dağıtan ve hizmet satan yani bilgi sunan bir yapı ile çalışmaktadır.

Değeri paha biçilemeyen ve en büyük güç olan bilgiyi üretenler, güncel tutanlar ve ihtiyaca göre kullananlar, daima önde olacaklardır. Dünya üzerinde söz sahibi olan şirketler, bilgiye yatırım yaptıkları ve sahip oldukları bilgileri kullanabildikleri için öndeler ve katma değer üretebilmektedirler.

Ülkemizde de bilgi, güçlü bir değer ifade etmelidir. Bilgi için ödenen para ve verilen emek, “sokağa atılmış, boşa harcanmış emek ve para” olarak değerlendirilmelidir. Ülkemiz, insanımız, dünya ve insanlık için bilgiye ve bilgi kaynaklarına ciddî yatırımlar yapmalıyız. Bunu başarabildiğimizde, eskiden olduğu gibi büyük adımlar atabiliriz.

Bilgi ve teknoloji üretmek, geliştirmek ve marka olmak, sadece söylemekle olmaz. Kendi şartlarımızda, kendi kaynaklarımızla bunun yolunun öğrenilmesi, bu bilginin kaynağının bulunması ve üretilmesi gerekir. Yıllardır bilinçli ve bilinçsiz olarak engellenen çalışmalar, cezalandırılan çalışanlar ve üzerlerindeki baskılar/engellemeler kalkmalıdır. Bilgi kaynakları üzerine çalışma yapılan alanlar ve bu alanlarda çalışanların önünü açmak, en büyük ve güçlü adım olacaktır. 

İhtiyaç duyulan konularla ilgili olarak, somutlaştırılmış bilginin kullanıldığı alanlara yatırım yapılmalı, bilgi üreten ar-ge ve inovasyon merkezleri kurulmalıdır. Başkalarınca üretilmiş ve ulaşılabilen kaynaklar da kullanılmalıdır. Daha kullanışlı, ucuz, hızlı ve kaliteli üretim kapasitesine sahip ülke ve tedarikçilerle daha sistemli çalışmalar yapılması da işimizi kolaylaştıracaktır.

Bireysel farkındalığımızı alabildiğince geliştirmeliyiz. Farkındalık için okuyarak, öğrenerek, sorgulayarak, düşünerek, var olan yetenekleri geliştirerek düşünce yapısındaki bakış açılarını genişletmeliyiz. Bilgiyi ve kaynaklarını tanıyarak, doğru yerde, doğru zamanda ve doğru şekilde kullanarak geliştirdiğimizde bakış açımız da değişecektir.  

Eğer bir bilgi yanıltıyor ve yanlış yönlendiriyorsa, bunun bilgi olup olmadığı tartışılır. Bilgi olarak kabul edilse de, değerliliği ayrı bir değerlendirme konusudur.

Her bilgi doğru bilgi değildir, gerçeğini de unutmamak gerekir. Manipüle eden, yanıltan, yanlış yönlendiren bilgi ile işe yarayan, ayakları yere basan, aydınlatan doğru bilgiyi ayırt etmek ise başlı başına bir problem hâline geldi. Bilmek yetmez; bilgiyi kullanmak, daha da önemlisi ve doğrusu, bilgiyi bilinçli kullanmak gerek.

Bilinç, kişinin kendisini tanımasıdır. İlk yaşantısını, olayları, ilişkileri, dokuları, yapıları, doğayı ve yaratılış gayesini, öncelikle kendisine ve daha sonra çevresine, içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı tanımlamaktadır insan. Farkındalığımızı ve değerlerimizi sarsan, zihin karışıklıklarına sebep olan o kadar çok faktör var ki, en “bilinçli” dediğimiz insanlar bile bu tuzaklara kolaylıkla düşebilmektedirler. Bilhassa günümüzde zihin karmaşası ve algı bozulmasına yol açan, sanal ortamlardaki yönlü, yanıltıcı, yanlış, kafa karıştıran, kirlenmiş, kasıtlı türetilmiş bilgilere karşı çok daha dikkatli olmak gerekir.

İnternet ortamında -yetişkin ya da çocuk fark etmez- beklenmeyen her türlü olumsuz ve istenmeyen tehditle karşı karşıyayız. Her yaştan insanın karşılaşabileceği bu tehditlerden korunmak gerekir. Bunun için de işe yarar çözüm yolları üretilmelidir.