
14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı ve Parlamento Seçimi için sandığa giden Türk milleti, yüksek katılım ile dünyaya demokrasi dersi verdi.
Parlamentoya girecek milletvekilleri belirlendi ancak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ikinci tura kalınca, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, değiştirdiği söylemleriyle masanın altında saklı HDP’ye rağmen milliyetçi kesilmiş ahvaliyle seçmenini utandıracak tutarsızlıklara imza atar hâle geldi. Gözlerse yüzde 5,17 oy potansiyeline erişen Sayın Sinan Oğan’ın açıklamalarına kilitlenmişti.
Oğan’ın Pazartesi günü saat 17:00’de yaptığı açıklama sonrası değerlendirmelere yansıyan hakaret paylaşımları, muhalefetin işine gelmediği her durumda çark edici üslûbunu, yalancılığını, ötekileştirici ve dışlayıcı tavrını örnek almaya devam ettiklerini ispatlar nitelikte oldu.
Basireti bağlanmış kimi Millet İttifakı seçmeni, özellikle yalancılıklarıyla ünlü Kılıçdaroğlu, Akşener, İmamoğlu ve Yavaş’ın yöntemini yahut talimatlarını uygulamada sakınca görmedi. Ki görmemeye devam edecek gibi duruyor. Kandırılmaktan hâsıl olan, ezber bozamayan, kendi olmak için çabası olmayanlarda cereyan eden “akıl tutulması” bu olsa gerek.
Ben de Sayın Oğan’ın açıklama yapmasını ekran başında bekleyenlerdendim. Gözlemlerim şöyleydi:
Teşekkürleriyle seçmenine gösterdiği ahde vefası zarifti fakat ben onun seçmeni olmadığımdan etkilenmedim.
Çok çalışıp yorulmasından ve tek başına sürdürdüğü çalışmalarının bu noktaya gelmesinden bahsetmesinden de etkilenmedim, çünkü yıllardır gecesini gündüzüne katmış, dur durak bilmeksizin milletinin geleceği, vatan sınırlarının güvencesi için çalışan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi bir rol model varken bu izahları sızlanmaya saydım.
Desteksiz ve bütçesiz, sadece sosyal medya üzerinden yol alma sürecini uzun uzun anlatması, destek verenlere teşekkür etmesini ise demagojik bir yaklaşım buldum.
Kendini bu ülkenin yegâne milliyetçi akımı zannettiğini düşündüğüm için Cumhurbaşkanımızdan daha milliyetçi bir siyâsî lider olmadığını iddia edebilirim. Her sahada, özellikle millî savunma alanında yapılan millî atılımlar, üretim ve yatırımlar bu milliyetçiliğin izahı ve ispatıdır. Milliyetçiliği diline pelesenk eyleyenler işte bu ispattan yoksun olduğundan, kendi çabasını bu denli önemsemesi, muhtemel ikinci tur desteğinde büyük rol oynayacağına inanmasından kaynaklanıyordu. Öyle de olabilir. Ama takdire sebep kılınıp kılınmadığını da hesap etmeli insan!
Fakat can sıkıcı derecede uzun gelen 20 dakika 20 saniyelik bu açıklamadan bana kalen tek şey, bir isim oldu: “Ahmed Cevad”...
Oğan’ın, kararına izah olmaya yakışacak en doğru ismi seçtiğini düşündüm. Türklük bilincinde bir idea barındırıyordu. İkna etmeye mahâl tanımadan gayesini ispatın izharıydı. Millet İttifakı liderlerinin her birinin soy kütüğüne şahane bir göndermeydi. İnandırıcı buldum. Zekiceydi. Kalben alkışladım.
20 dakika dil dökmeye ne hacet, ver bu ismi, söyle kararını, olsun bitsin!
Fakat aldığı oyun büyüsüne kapılmış olmalı ki tesir alanının geniş, etki edeceği seçmen sayısının çok olacağı zannına kapılmış olabilir. Başarı acemiliği böyle bir şey olsa gerek.
Evet, tam burada şair Ahmed Cevad’ı rahmetle analım ve Ermeni mezalimine şahit olmanın ıstırabı ile kaleme aldığı o meşhur “Çırpınırdı Karadeniz” adlı şiirinin hikâyesine kısaca bir bakalım: Meşum zamanlarda tahayyül edilmiş coşkun bir sel olup yüreklere akmış bu meşhur şiir, 1914’te Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesini heyecanla takip eden Azerbaycan şairi Ahmet Cevat Hacıbeyli tarafından yazıldı.
Şiir, Nuri Paşa’nın kumandasında Osmanlı askerlerinin Azerbaycan Türklerini Ermeni ve Rus soykırımından kurtarmak için yaptığı fedakârlığa atfen Gence’de bestelenmiştir. 1937’de Stalin tarafından “Türk casusluğu ve Türklere yardım etme” suçlamasıyla kurşuna dizilen Azerbaycan şairi Ahmet Cevad’ın bu şiiri, bugün Türk topraklarında popüler olmuş şiirlerdendir.
Ahmet Cevad, Ermeni mezalimine uğrayan Kars, Ardahan ve Oltu’ya “Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi” adlı kuruluş kanalıyla gelmiş ve buradaki insanlara yardım etmiştir.
Kaynaklarda geçen bilgi işte böyle. Ahmed Cevad’ın ruhu şad, mekânı Cennet olsun!
Şimdi, “Şairin şehadeti makbul olsun” diyelim ve milletimize eza edenlere inat, yüreklerimizi coşturan dizelerine yer verelim:
“Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
Ah ölmeden bir görseydim
Düşebilsem toprağına
Sırmalar sarsam koluna
İnciler dizsem yoluna
Fırtınalar dursun yana
Yol ver Türk’ün bayrağına
Kafkaslardan aşacağız
Türklüğe şan katacağız
Türk’ün şanlı bayrağını
Turan ele asacağız
Azerbaycan bayrağını
Karabağ’da asacağız.”