20 Ocak, ABD için “devir
ve teslim” kelimelerinin vurgulu heceleneceği bir gün. Kimisine göre bugün
Trump’un ocağına incir ağacı dikme töreni olacağı gün olacak; kimi yorumlara
göre de incir ağacının dalları tüm ABD’yi kaplayacak…
Kuşkusuz
Kongre Baskını fotoğrafı ciddî bir ABD içi mesele! Ancak ABD iç meselelerini
“Dünya meselelerine odaklanalım; dünyanın ABD liderliğine ihtiyacı var!”
cambazlığıyla iç gündemlerin örtüyor; en azından dünyaya böyle yansıtılmadığını
biliyoruz…
Ayrıca,
kim ABD başkanı olursa olsun, bazı taktikler ve üslûplar değişime uğrasa da,
ABD sisteminin hem iç, hem de dış politikadaki stratejisinin değişmediğini
biliyoruz.
Dolayısıyla
“Trump, Biden’e kıyasla daha iyi/kötü olacaktı” yorumlarının hepsi psikolojik
atmosferdeki iletişim atıştırmaları eşiğinde kalır.
Asıl
soru(n) şudur: Türkiye’yi 2021 yılında neler bekliyor ve Türkiye’deki muhalefet
yani Millet Bloku, Biden ile el birliği yapıp Erdoğan’ı devirmek için ne türlü
stratejik/taktiksel iş birliğine girişecek?
Seçenekleri
hatırlayalım: Darbe, halk ayaklanması, saray baskını, medya taktikleri (sosyal
medya infialleri) gibi “Eski Türkiye” seçenekleri…
Bunların
hepsi denendi ve hiçbiri Erdoğan’ı devirmeye yetmedi. Erdoğan düşmanları,
Erdoğan mağdurları, Erdoğan koleksiyonu, Erdoğan muhalifleri gibi bilinçaltı ve
üstü “Erdoğan sendromu” yaşayanların ittifaklar yapması ve dünya kamuoyuna “halka
rağmen saraydaki diktatör” tablosu vererek BM, ABD ve AB üzerinden politik,
ekonomik mobbingler yaparak Erdoğan’ın kendisinin çekilmesini sağlamak gibi
küresel oyunlar seçeneği… Bu seçenek de deneniyor ve bir tülü sonuç alınamıyor!
Geriye
tek seçenek kalıyor: Psikolojisi yukarıdaki seçeneklerin sonuç vermemesi üzerine
bozulanların sesi olan “doğal afet duâsı” seçeneği… Hani şu soyadı (panik)
Ataklı olan ve Erdoğan nöbetleri geçirenin videolardan medet uman hâlleri…
Oysa
2021 yılında ülkemiz üzerinde yürütülecek ve 2023’e Erdoğan’ın ermemesi ve
erecekse de liderliği terk etmesi için başka hazırlıklar var.
Nedir
bu hazırlıklar? Meşru olanın gayr-ı meşruya hizmet etmesini sağlamak… Bir başka
ifadeyle, yasal/meşru olanı yasal olmayan/gayr-ı meşru hedeflere kuluçka
yapmak…
Bunun
için Millet İttifakı’nın 2021 yılı ajandasına iyi bakmak lâzım. 2023 yılında
yerel seçimlerden zaferle çıkmak için AK Partili belediyelere yönelik
kampanyalar, Erdoğan’ın 2023 yılında da Başkan seçilmesinin önünü kesmek için
erken seçime zorlayacağı kamuoyu oluşturmalar ve en önemlisi de ABD ile askerî
operasyonlarda Türkiye’yi zor durumda bırakmak ve AB üzerinden ekonomik
kumpaslarla Türkiye’yi iç politikada zorlamak…
Millet
İttifakı’nı HDP’yi mutlaka içeride tutacak şekilde AK Parti’nin Meclis’teki
vekil sayısını düşürmek de plânlar arasında... Yani şehirleri ve Meclis’i
kaybetmiş bir Erdoğan finali hazırlamak var programda.
Peki,
AK Parti’nin 2021 ajandasında ne var?
Bilmiyorum!
Ancak
bildiğim bir şey var: 2021 yılı, “İstiklâl Marşı Yılı”… Yani AK Parti’nin
yukarıda zikrettiğimiz tüm seçeneklere karşı millî iradeyi örgütleyecek ve tuzakları
boşa çıkaracak “İstiklâl Marşı ruhunda kenetlenmiş millî irade” tablosunu
ortaya koyma imkânı var. Bildiğimiz ve güvendiğimiz Erdoğan’ın İstiklâl Mücadelemizdeki
ruhu, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi tekrar iç-dış düşmanların tuzağını bozacak
şekilde yapılandıracağına inanıyoruz.
İnanıyoruz,
çünkü 15 Temmuz’da olduğu gibi halk, talimat gelmeden doğal hareketini bu yılda
da sergileyecektir. Millet İttifakı’nın, yukarıdaki seçenekleri denemesi
durumunda milletsiz kaldığına şâhit olacağız!
ABD
ile iş tutanların Ocak’ımıza incir ağacı dikme hesabı tutmaz! Hattâ deneyenler,
kendi içlerinde dağılacaklardır. Ve Millet İttifakı, Biden’e “İncirler olana
kadar kalsaydın bari” şarkısıyla seslenmek durumunda kalacaktır.
“Millet
yoksa istiklâl yoktur!” diyen, kazanır. Diğer yol tutuşlara milletin cevabı
tarih boyunca aynıdır: “Ya istiklâl, ya istiklâl!”