ARAYA Koronavirüs girse
de 2019’un son çeyreğinden beri darbe dürtüsü depreşen birileri, kaşınmaya
devam ediyor.
“Türkiye’de darbe
olur mu?”
sorusunu yanlış buluyorum.
Sorulması
gereken soru, “Türkiye’de birileri darbe
yapmak ister mi?” şeklinde olmalı.
Darbenin
olup olmayacağını bilmiyoruz, ama darbe hevesi içinde olanları adımız gibi
biliyoruz. O hâlde yapılacak şey, “Darbe
olursa ne yapacağız?” üzerinde düşünmek değil, “Darbe hevesi içinde olanları ne yapacağız?” üzerinde düşünmektir.
***
Koronavirüs
öncesi darbe hevesini ortaya koyanları şimdilik bir kenara bırakıp, Korona
sürecinde bu iştahını dile getirenler üzerinde biraz duralım…
CHP’nin
Grup Başkanvekili Özgür Özel, fitili ateşledi…
İstanbul
İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu açık açık dile getirdi…
Ragıp
Zarakolu da darbenin teorisini yazdı…
Bu
isimlerin hiçbir önemi yok! Bunlar birer figüran...
Ama
belli ki, birileri bunları konuşturuyor. İşte ciddiye alınması gereken tam da
burasıdır!
Bunları
konuşturanların kimler olduğunu da az çok tahmin ediyoruz.
Öngöremediğimiz,
bunları söyletme amaçları ve bu söylemlerin ardında ne yapacaklarıdır.
***
Türkiye’de
sular bulandığı zaman hemen birileri balık avına çıkar…
Bu
darbe söylentileri dolayısıyla ortalığı sis sarınca, puslu havayı sevenler
hemen sahne aldılar.
Ülke
TV’de sanatçı-aktivist Sevda Noyan’ın “Bizim aile 50 kişi götürür, maddî-mânevî
donanımımız var, bizim listemiz hazır” gibi ifadeleri üzerinden sahne alan
Bülent Arınç, almış eline sazı, vermiş veriştirmiş…
Evet,
Sevda Noyan’ın söyledikleri kabul edilemez… Evet, rahatsız edici ifadeler… Peki,
bunlara itiraz etmek, üstelik de Bülent Arınç’a mı kaldı?
Beyefendi,
Noyan’ın komşusu olsaymış korkarmış…
Niye
korkuyorsun ki?
Evet,
kabul edilmez bir üslûpla söylemiş olsa da, Noyan, bunları yeniden darbeye
kalkışacaklar için söyledi. Darbeye kalkışma niyetinde olmayanların korkacağı
bir durum yok ortada!
Burada
mesele Noyan değil zaten.
Dertleri
üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek… Noyan kendi hâlinde bir insan. Ne siyâsî bir kimliği
var, ne de temsil durumu. O hâlde Noyan’ın sözleri üzerinden amaçlanan ne?
Noyan
bu sözleri, son dönemde dillendirilen ve yukarıda isimlerini verdiğim kişilerin
darbe heveslerine binaen söyledi.
Bülent
Arınç, bir partinin İstanbul İl Başkanı olan yani siyâsî bir kimliği ve temsil
durumu olan Canan Kaftancıoğlu’nun Erdoğan için “Bir şekilde gidecek” ifadesinden de korktu mu acaba? Bu ifade ile
ilgili bir görüş beyan etti mi bir yerlere?
Gezi
eylemlerinde korkmayan, 17/25 Aralık’ı umursamayan, 15 Temmuz’u “Nasıl da yanılmışım” diyerek es geçen
Arınç, Sevda Noyan’dan çok korkmuş…
15
Temmuz’da sivilleri, teröristlere bile atılmayan bombalarla bombalayan Fetullahçı
hainlere diyemediği “câni” ifadesini Sevda Noyan için söylemekte beis görmedi
Arınç.
Gezi’de
yan çizdi, 17/25 Aralık’ı pas geçti, 15 Temmuz’da günah çıkartmaya çalıştı, onu
da beceremedi. Normal şartlarda köşesine çekilip kendini unutturması gereken
biri olan Arınç’ın böylesi puslu havalarda ortaya çıkması düşündürücüdür.
***
Türkiye’de
başörtülü kadınların ve kızların mücadelesini siyaset yaptığı partiler
vesîlesiyle bilen ve de 1999 yılında Merve Kavakçı’ya yönelik “Bu kadına hâddini bildirin” saldırısına
tanık olan Arınç’ın, “Millet
başörtüsünden nefret edecek hâle gelecek. Sokakta yürürken hakaret ediliyor.
Neden? Bu kadın yüzünden” diyecek kadar izanını yitirmesi üzerine
söylenecek tek söz var:
“Noyan’dan değil, Allah’tan kork!”