Niçin saldırıyorlar?

Türkiye stratejik açıdan Batı için sıkıntı oluşturacak çok ciddî kozları yakalamış durumda. Siyâsî/coğrafî konumu, enerji hatlarının geçiş güzergâhında oluşu ve terörle mücadelede silahlarını yüzde 70 oranında kendisinin üretiyor olması, Batı’yı çileden çıkarıyor. Batı; diz çöken, IMF’ye borç ödeyen ve coğrafî konumunun yolgeçen hanına döndüğü bir Türkiye istiyor.

BATI, her ne zaman teknoloji açısından bir başarı elde etse, yönünü bu topraklara çevirir ve saldırır. Bu toprakların etkisiz eleman kalmasını sağlamak için hamleler yapar.

Birinci, İkinci ve Üçüncü Sanayi Devrimi’ni başaran Batı dünyası, fitne için güç birliği yaparak saldırılarına canhıraş devam etti. Bu aziz vatanı montaj sanayii şantiyesine çevirmek için her türlü yolu denedi.

Batı, bu toprakların büyük projelerine prangalar vurmaktan hiçbir zaman geri durmadı. Devrim arabaları bunlardan sadece birisidir. İstanbul Havalimanı, Marmaray, Kanal İstanbul, Çanakkale Osman Gazi Köprüsü, yerli otomobil (TOGG) ve Avrasya Tüneli gibi projeler hep hedeflerinde oldu.

Gezi olaylarında İngiliz BBC, Fransız France 24, Amerikalı VOA ve CNN, Alman Deutsche Welle, Associated Press, Reuters, Wall Street Journal, New York Times, Washington Post, Los Angeles Times, Amerikan Fox News ve Skynews gibi Batı medyası, ülkemiz aleyhinde her türlü yola başvurdular.

En son Koronavirüs salgını ortaya çıktığında ve ülkemizde hiç ölüm yokken, İngiliz yayın organları, Koronavirüs haberlerinde konuyla hiç ilgisi olmayan Türkiye fotoğraflarını kullandı. BBC, İtalya’daki mağazaların kapatılması haberini cami fotoğrafıyla servis etti. BBC, CNN International ve New York Times gibi haber organları ülkemizden fotoğraflar kullanıp “Coronavirus” kelimesini de üzerine yazarak algı operasyonu yaptılar. 

***

Görüleceği üzere ülkemiz şiddetli saldırılara maruz kalıyor. Batı, “tipi bizden, çipi bizden olmayan” kukla taşeronları ile saldırmaya devam ediyor.

Üç sanayi devrimini de başaran Avrupa, ekonomik ve siyâsî güç elde ederek yaşam şartlarını yükselttikten sonra sanata yöneldi.

Osmanlı ise Beykoz Kâğıt Fabrikası, Eyüp İplik Fabrikası, Silahtarağa Elektrik Santrali, Üsküdar Elektrik Fabrikası, İzmit Çuha Fabrikası, Zeytinburnu Demir Fabrikası, Eskişehir Demiryolu İnşâ Fabrikası, Kayseri ve Konya Güherçile Fabrikaları ile büyük atılım gerçekleştirdi. Lâkin Sanayi Devrimleri açısından Avrupa’daki başarıya pek yetişemedi ve sonuçta sanayileşmiş devletlere ticârî ayrıcalıklar vermek durumunda kaldı.

Yazılım ve nanoteknolojinin lokomotifi olduğu Dördüncü Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0); dijital dünya, akıllı üretim çağı, yapay zekâ, üç boyutlu yazıcılar ve robotik uygulamalar ile hızlı bir giriş yaptı. Türkiye bu aşamada silah, tank, helikopter, sismik arama gemisi, uydu, İHA, SİHA ve tıbbî cihazlar gibi devlet kurumlarından özel kurumlara kadar geniş yelpazede yerli ve millî üretim yapıyor.

Türkiye Endüstri 4.0 açısından büyük bir atılım ve ilerleme içerisindedir. İşte Batı’nın en büyük saldırı nedenlerinden biri budur!

***

Türkiye stratejik açıdan Batı için sıkıntı oluşturacak çok ciddî kozları yakalamış durumda. Siyâsî/coğrafî konumu, enerji hatlarının geçiş güzergâhında oluşu ve terörle mücadelede silahlarını yüzde 70 oranında kendisinin üretiyor olması, Batı’yı çileden çıkarıyor. Batı; diz çöken, IMF’ye borç ödeyen ve coğrafî konumunun yolgeçen hanına döndüğü bir Türkiye istiyor.

Bu ve benzeri nedenlerden dolayı Batı’nın Suriye, Irak, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Filistin, Yunanistan, Ermenistan ve diğer Arap ülkeleri üzerinden Türkiye’ye saldırmasının ikinci nedeni de budur.

Dördüncü Sanayi Devrimi’ni başarmış, stratejik konumunu perçinleştirmiş bir Türkiye, yerinde durmaz! Türkiye, medeniyet iddiası olan bir ülkedir. Daha önceki coğrafî sınırları içerisinde şimdi kurulu olan ülkelerin büyük bir kısmını yine etkiler. Bu etki Batı’nın doğrudan ya da dolaylı sömürge içerisinde bulunan bütün devletlerini etkilemesi anlamına gelir. Biliyorlar ki, Türkiye ayağa kalkarsa, bütün coğrafya ayağa kalkar.

Bunun için İngiltere, ABD, Fransa, İsrail, Almanya, Mısır ve Yunanistan gibi çok sayıda devlet her daim saldırıyor. Vurmak için zayıf bir an, 33 adet savaş gemisi ile Doğu Akdeniz’de fırsat kolluyorlar.

15 Temmuz’da beceremedikleri Anadolu topraklarını 1071 öncesine çevirmek üzere kurdukları işgal plânları devam ediyor.

Asıl hedefleri Türkiye’nin yeni medeniyet iddiasından vazgeçmesidir. Çünkü madde, mânâ ile ayaktadır. Türkiye’nin iddiası, bu mânâyı ayağa kaldıracak yegâne iradedir. Batı’ya alternatif bu medeniyet iddiası, Türkiye’ye saldıran Batı’nın üçüncü nedenidir.   

Ehliyet, liyakat, eğitim, ar-ge merkezli ve teknoloji odaklı durumlar da istenildiği düzeyde çözüldüğünde, Türkiye hedefine bir adım daha yaklaşmış olacaktır.

Her şeye rağmen Batı, Türkiye’nin tam da ne yapmak istediğini anlayamıyor. Türkiye, Batı’dan farklı olarak metafizik âlemlerin damıtılmış hâlini süzerek yeni bir hikmet arayışını inşâ ediyor.

Birer felsefe alanı olarak gördüğü bu hikmet arayışlarını anlayamayacak olan Batı dünyası, Türkiye’nin önünde duramaz. İşte bu yüzden saldırdılar, saldırıyorlar ve saldırmaya devam edecekler!