Netanyahu gidici, gelenler kalıcı mı?

Olumsuzluklara rağmen Müslümanların kurduğu bir Arap partisinin yanında merkeze yakın ve sol görüşlü partilerin de içinde olduğu yeni İsrail hükûmeti, Filistin dâvâsına Netanyahu döneminden daha sağduyulu yaklaşacaktır. Bu da sorunun çözümüne eskisinden daha fazla katkı sunacaktır. En azından görünür resim bu yöndedir.

İSRAİL’de Netanyahu iktidarı sona yaklaştı. Yair Lapid ve Naftali Bennett öncülüğündeki blok, yeni İsrail hükûmetini kurmak için anlaştığını duyurdu. Blok, kuracağı hükûmete “Değişim Hükûmeti” adını veriyor.

Koalisyon içerisinde Yair Lapid’in liderliğindeki Gelecek Var Partisi 17, Naftali Bennett liderliğindeki Yamina 7, sol görüşlü Meretz 6, Siyonizm savunucusu Likud’dan kopan Yeni Umut 6, İsrail İşçi Partisi 7, iki devletli çözüme sıcak bakan Mavi Beyaz 8, Avingnor Liberman’ın İsrail Evimiz Partisi 7, İsrailli Müslüman Araplardan oluşan Birleşik Arap Listesi (Raam Partisi) 4 sandalyeye sahip. Yani blok, 120 sandalyeli parlamentonun 62 sandalyesini kontrol ediyor.

Blok, kamuoyuna yeni hükûmet için anlaştığını duyursa da çok parçalı olması, ideolojik çeşitliliğin fazla olması, aralarında İsrailli Arapları temsil eden bir Arap partisinin olması gibi nedenlerle hükûmet vücut bulana kadar blokun dağılma ihtimâli her zaman bulunuyor.

Koalisyon devamlılığının önündeki riskler neler?

Blokun hükûmeti kurması hâlinde İsrail politikalarında ne gibi değişikliklerin olacağı hususunda da öngörüde bulunmak zor. Çünkü blok içerisinde başbakanlık görevini üstlenecek olan Bennett, kamuoyunda aşırı sağcı olarak biliniyor. Ayrıca Bennett, bağımsız Filistin Devleti fikrine karşı çıkıyor. 

Üstelik Bennett’in partisinin parlamentodaki sandalye sayısı sadece 7! Buna mukabil, blokun en güçlü partisi Yair Lapid’in liderliğindeki Gelecek Var Grubu 17 milletvekiline sahip. Yani bloku azınlıktaki bir üye yönetecek. Bu da bloktaki kırılganlığı arttırıyor.  

Ayrıca bu durum hükûmet politikalarının aşırı sağ çizgiden daha merkeze kaymasını zorlaştırıyor. Koalisyonun uzun soluklu olup olmayacağı da şüpheli. Çünkü anlaşmaya göre Bennett 2 yıl sonra başbakanlığı Lapid’e devredecek. 2 yıl sonrasının şartlarının koalisyonu devam ettirme noktasında uygun zemini oluşturup oluşturmayacağı da belirsiz.

8’li blokun, İsrailli Müslüman Araplardan oluşan Birleşik Arap Listesi’nin (Raam Partisi) taleplerine ne ölçüde cevap vereceği de muallâkta. Ama şurası bir gerçek ki, blok ayakta kalmak için 4 milletvekiline sahip Raam Partisi’nin de desteğini almak zorunda.


Birleşik Arap Listesi, Filistin dâvâsına nasıl etki eder?

Bu çok parçalı yapı içerisinde Müslüman Arapların bulunmasının Filistin meselesine ne yönde etki edeceği ise tartışmalı bir konu. Bir yandan Raam’ın 2 devletli çözümü desteklemesi nedeniyle yeni hükûmet politikalarına bu yönde bir etki etme olasılığını Filistin meselesi için pozitif bir gelişme olarak görmek mümkün. Diğer yandan, Raam’ın koalisyon içerisinde olması, Filistin’i tamamen yok sayan, Batı Şeria’yı tamamen ilhak etmeyi düşünen ortakların bu yönde atacağı adımları meşrulaştıracağı endişesini beraberinde getiriyor.

Ayrıca Raam Partisi’ne Filistinlilerin bakışı çok da pozitif değil. Özellikle geçtiğimiz ay meydana gelen olaylarda Raam lideri Mansur Abbas’ın kamu düzenini gerekçe göstererek Filistinlileri sorumlu tutar tarzda açıklamaları ve benzer olaylarda takındığı tavrı nedeniyle Filistinliler Raam’a pek sıcak bakmıyorlar.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Müslümanların kurduğu bir Arap partisinin yanında merkeze yakın ve sol görüşlü partilerin de içinde olduğu yeni İsrail hükûmeti, Filistin dâvâsına Netanyahu döneminden daha sağduyulu yaklaşacaktır. Bu da sorunun çözümüne eskisinden daha fazla katkı sunacaktır. En azından görünür resim bu yöndedir.