Nerede bu ahlâk?

Kamu bankalarımız aracılığıyla Kredi Garanti Fonu’ndan yararlanarak 100 bin ilâ 10 milyon lira arasında kredi desteği alırken bu krediyi altı ay sonra ödeyeceğini bilen “vatan hainleri”, o kredileri çeker çekmez ellerine geçen parayı özel bankaların, hattâ yurtdışı bankalarının vadeli mevduat hesaplarına yatırdılar bile!

COVID-19 salgınının ülkemizde görüldüğü daha ilk hafta, başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu Hükûmetimiz, bir dizi önlem alarak halkımızın güvenlik, sıhhat ve ekonomik anlamda zarara uğramaması için bu önlemleri uygulamaya sürdü.

Bu süreçte kamu hastaneleri tam zamanlı olarak işlerken özel hastaneler de geçici ve kısmî bir tür kamulaştırma ile hizmet verdiler. Polisimiz, askerimiz ve jandarmamızsa olağanüstü bir fedakârlık gösterdi.

Tabiî sıhhat ve güvenlik konusunun yanında Hükûmetimizin ekonomik zararı en aza indirgemek için gerçekleştirdiği çok büyük hamleler oldu. Bu anlamda da kamu bankalarımız özel bankaların aksine tam zamanlı, geç saatlere değin ve hattâ Cumartesi-Pazar günleri de çalışarak büyük, orta ve küçük yatırımcıya, işletmeciye ve esnafa yapılan destek çalışmalarını yürüttü.

Hükûmetimizin özellikle işsizliğin büyümesini engellemek üzere aldığı bu önlem ekonomimize büyük katkı sağladı.

Ancak işsiz kalan birçok vatandaşımız olduğu gibi, enflasyon da artarak katlandı.

İkinci el motorlu taşıt fiyatlarının olağan döneme nazaran iki, hattâ üç katına çıktığı bir dönemdeyiz.    

Kasko bedeli 100 bin lira olan bir ikinci el aracın piyasa fiyatının 130 bin lira olması asla mantıklı bir izahla açıklanamaz!

Peki, sıfır araç fiyatları daha da artmadı mı?

Sıfır araç bulabilirseniz öğrenebilirsiniz!

Çünkü yok!

Hükûmetimiz damping üzerine damping yaparken, kamu bankalarımız zararına konut kredisi sağlamaya yönelik muhteşem bir icraata giriştiler.

Sıfır ve ikinci el konut kredisi, kamu bankalarımızda sırasıyla yüzde 0,64 ile 0,74 oranla verilmeye devam ediliyor. Özel bankalarımız da bu durumla rekabete girmek için bu kadar olmasa da indirimlere gittiler.

Peki, ev fiyatlarına bu durum karşısında ne oldu?

Henüz sıfır durumdaki konutlar, inşaat sektörüne ilâç olur şekilde âdeta kapış kapış satılıyor. Peki, kimler alıyor?

2019 yılında, hattâ 2020’de bitmiş ve oturulmaya hazır herhangi bir daire -örneğin- 400 bin lira ise, söz konusu indirimden yararlanarak böyle bir daireyi almak isteyen bir vatandaş, bu evi en az 600 bin liradan bulabiliyor.

Neden mi?

Çünkü o ev artık ikinci el!

Daha ucuzu var mı? Hayır! Öyle ya, millet bu durumda neden evini daha ucuza satıp daha pahalıya ev arasın ki?

Devletinden, piyasadan, mazlumdan para saklayanlar, piyasada dehşet veren bir kaosa imza atıyorlar.

Başlarına bir kötülük geldiğinde “Nerede bu devlet?” diyenler, “Nerede bu ahlâk?” sorusuna ise pis pis sırıtıyorlar!

Kamu bankalarımız aracılığıyla Kredi Garanti Fonu’ndan yararlanarak 100 bin ilâ 10 milyon lira arasında kredi desteği alırken bu krediyi altı ay sonra ödeyeceğini bilen “vatan hainleri”, o kredileri çeker çekmez ellerine geçen parayı özel bankaların, hattâ yurtdışı bankalarının vadeli mevduat hesaplarına yatırdılar bile!

İşçi işsiz mi kalsın? Ona ne!

Millî servet mi uçmuş? Ona ne!

Devletten vergi mi kaçmış? Peh!

Bizim FETÖ’ye, PKK’ya, dış mihraklara, falana filana karşı değil, evvelâ ahlâksızlığa karşı savaşmamız şart!

Yoksa ne devlet kalacak elde, ne millet!