SİYONİST terörün Gazze’deki soykırımı dünyanın vicdanlı insanlarınca lânetleniyor.
Hükümet yöneticilerinin hangi anlamda İsrail’e karşı yaptırımlarda bulundukları bilinmezken, dünya halkları ellerinden geldiğince Siyonizm’e destek veren markaları boykot ederek kendi somut yaptırımlarını uyguluyorlar.
Söz konusu küresel boykota sahip çıkmayanların Siyonizm kadar günahı olduğunu haykırıyor vicdanlı insanlar.
Bu anlamda bazıları bu boykotu sulandırma cenderesine düşerken, bazıları ise daha enteresan bir cenderenin içerisine kendilerinden başkalarını da çekmeye çalışıyorlar.
Boykotu sulandırmaktan kastım boykota katılmadığı gibi bir de meydan okuyanların tavrı değil. Onların zaten belâları yazılı.
Boykotu sulandırmak, boykot ile bir hak mekanizması geliştiren insanların sistematiğine zulüm katmaktır. Bu anlamda boykota karşı durup akıllarınca meydan okuyan kimseleri uyarmak başka, onların yaptıkları zulme karşı zalimane tavır takınmak başka.
Bu tipin ikizi ise, bahsetmiş olduğumuz o ikinci tayfa…
Bu tayfaya göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ve Hükümetinden daha somut bir adım beklemek, Türk Devleti’ne ihanet etmek.
Yahu arkadaş, ihanet öyle bir şey değil!
Ve derinlemesine düşünürsen eğer, asıl senin yaptığın şey Allah ve Resûlünün hukukuna ihanet!
Neden mi?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin askerî anlamda örneğin HAMAS’lı mücahitlerin yanında yer aldığını düşünelim. Buna dair bir algı vatandaşımızda mevcut. Ancak buna dair doğrudan bir belge yok. Yani tarih bu durumu yazmayacak.
İsrail, kullandığı akaryakıt ve gıda ürünlerini maalesef ülkemiz üzerinden alıyor. Suudi Arabistan’ın başında sevimsiz bir lider olabilir ve bize göre tam da İsrail’in seveceği bir tipe sahip de olabilir. Hatta o sevimsizin adamı, HAMAS’ı terörist ilân edip İsrail’e yönelik hiçbir eylem yapmamak için Kâbe’de “Hükümdarlarınıza uyun!” diye direktif de verebilir. Ancak Kral Faysal’dan kalma bir hukuk olarak Suudi Arabistan, İsrail’i resmî olarak kabul etmiyor. Çok arzulasa da ne akaryakıt, ne de gıda ihraç edebiliyor İsrail’e.
Diğer bir İsrail komşusu İran, böyle bir işe zaten adım atamıyor.
İsrail’in Suriye ve Irak’tan akaryakıt almaya yönelik bir anlaşması ise yok.
Maalesef gözümüze fazlasıyla sokuldu Azerbaycan’daki İsrail destekçisi gösteriler. Azerbaycan’daki Filistin destekçilerinin haklı tepkisini susturmak ve böylece gündemi değiştirmek için mevcut Azerbaycan yönetimi Ermeni gerilimine dair haberlerin servisinde ısrarcı. Neredeyse her gün bir Ermeni’ye ayar veriliyor Bakü’den.
İsrail’e giden akaryakıtın Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattıyla taşındığını, İsrail’in gıda ve diğer temel ihtiyaçlarının Türkiye’deki limanlara uğrayarak veya Türkiye’den yüklenerek götürüldüğünü maalesef biliyoruz.
İşte bu anlamda işin hukukî boyutunu bilen âlimler, akademisyenler ve entelektüeller, Türk Hükümeti’ne somut adımdan kasıtla bu sevkiyatları bir gün dahi olsa durdurması yönünde sesleniyorlar.
Ancak birileri çıkıyor, “Bunların tek derdi Erdoğan’a sataşmak” diyor.
Yahu arkadaş, sen Resûl-i Zîşân’ın “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse bir kötülük gördüğünde eliyle düzeltsin, buna gücü yetmiyorsa diliyle doğrusunu beyan etsin” şeklinde ilerleyen hadisini bilmiyor musun?
Biliyorsan, ne işine gelmiyor? Ne istiyorsun?
Senin gibiler yüzünden Erdoğan arkasına güvenip de hamlesini yapamıyor!
Hem sen iki kuruşluk yalakalık edeceksin diye bu hamleyi tavsiye eden adam neden hain oluyor?
Hazreti Ömer “Yoldan sapar, zulmedersem ne yaparsınız?” diye sorduğunda “O zaman seni kılıçlarımızla düzeltiriz” diyenden haber verip duruyorsun, peki bu yaptığın ne?
Kerbelâ’da Zeynel Âbidin’i kaçıran Türk atlılardan bahsederler. Ancak hiçbir literatür kitabında bu atlılara yer verilmez. Sadece bahiste, tevatürde kalır. Bu yüzden önemli olan, adı anılmaksızın Gazze’de olmak değil, literatüre geçecek şekilde tepki koymaktır. Değilse yüz yıl sonra da Türkler, kendi destanlarında kendi kendilerine gaz verir hâlde kalırlar. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun dediği gibi, Firavun’a karşı tepkili olmak güzeldir ama Musa’nın yanında yer almaktır daha mühimi.
Üç günlüğüne B-T-C Boru Hattının Türkiye ayağındaki bir dirsek bakıma alınsa ne olur?
Üç günlüğüne İskenderun Limanının işçilerinin hepsi raporlu olsa ne olur?