Nehirler ve şehirler

Uyan kardeşim, uyan artık! Sen bu şehirlerde, bu şehirlere bağlanan nehirlerde, bakî bir akışın içinde şehirlerin canına can katan, damarlarında kan, kanında fert fert o kana fer katan yük gibisin...

NEHİRLERİMİZ var kardeşim, nehirlerde yüklerimiz... Nehirlerimizin birleştiği yerde küçük küçük şehirlerimiz var, şehirler kadar birikmiş yüklerimiz...

Şimdi sana nehirleri, nehirlerde taşınan yükleri anlatacağım. Şimdi sana nehirlerin birleştiği yerde şehirleri, şehirlerde birikmiş yükleri anlatacağım.

Nehirler ki maziyi kucaklar ve anlık bir akışla bugüne, tarihin en izbe yerlerinde bile bir gönül bahçesinden henüz yeşillenmiş bir yonca yaprağını rahvan at misali sırtlayıp başka başka gönüllere getirirler. Nehirlerimiz öyle nehirlerdir ki kardeşim, akika tüyünden sırat köprüsü yaparmış gibi nedameli bir işi arifane bir biçimde yapıverirler. 

Bakî bir sedadır nehirlerimiz bâkî bir beste. Beşâretin müjdecisi bir akışla Hayy’dan Hû’ya bir yolculuk gibidir nehirlerimiz. Akışı bozan her bir unsur Hû’yu unuttursa bile, bizim nehirlerimiz hiçbir vakit durmayacaklardır. 

Mübeşşer siretlerin müberra suretinde belirmiş, aksakallı bir ihtiyarın ince ince kıvrımları misali nehirlerimiz vardır kardeşim… Sen, böyle bir nehrin akışı içre yaratıldın, böyle bir yaratılışla müjdelendin de imtihana tâbi tutuldun. Sınanmakla, sınava alınmakla başlayan bir akış üzere yola çıktın. Yoldan çıkmayasın!..

Nehirler kadar bir de nehirlerde yüklerimiz var kardeşim. Nehirlerin yükü değil, senin yüklerindir onlar. Yük ki sırtında değil, nehirlerde taşırsın. Yük ki emanetindir, emanetsindir. Yük ki varisi olmuşsun da mirasındır; mirassındır. Yük ki rızkın, nasibindir; nasipsindir. Yük ki sermayendir, mülkündür; mülksündür. Yük ki vardığı yerde akıbetindir; akıbet de sensindir... Mağlubiyetin ya da galibiyetin, mahcubiyetin ya da mağrurane bir halindir, o hâl de sensindir. Sevda şarkısıdır nehirlerinde taşıdıkların kardeşim. 

Zurvan bir besteyi revnakdâr kanatlı kuşların seslendirdiği bir sabah, nehirlerdeki yüklerinden kurtulacaksın. Evet, kurtulacaksın, kurtaracaksın. Mavi çiçeklerle bezenmiş bir cebelin eteklerinde ceberûtiyetini kazanmış beklerken, nehirlerin yüklerinden kurtulacaksın ve nehirleri yüklerinden kurtaracaksın…

Ve bilmiyorsun kardeşim... Bilmelisin, bilmelisin ki nehirlerimiz boğmaz bizi. Boğulacaksa o bizden değil. Biz, o boğulacak olanlardan değiliz. Artık akışı bozan hilelerden haberdar olmalısın. Akışı bozan sen olmamalısın. Bozarsan sen, sen olamaz, bizden olamazsın zaten...

Haberdar ol; kurtulacaksın, kurtaracaksın kardeşim!..

Kardeşim! Biliyor musun nehirler ve nehirlerde taşınan yükler kadar bir de nehirlerin birleştiği yerde şehirlerimiz var. Senin şehirlerin… Canlıdır kardeşim... Ruhunu ilahî bir nefesle teslim almış, ilahî bir kudretle teslim edecek olan şehirlerdir onlar. Diri, dipdiri şehirler... 

Şehrayinlerin bitmediği, şehriyârların göçmediği şehristanlarımız vardır. Gülünce gözleri sevgilinin adı “Şehrim” olur, susunca usul usul, mahsun bakışlı “Şehrim” olur, heyecan verir can damarlarımıza. Figan edince, kabzasına zift damlar gibidir kalbimiz... 

Şehirlerimiz canlıdır kardeşim. Sokaklarında şerbet akar. Bir nûşenin aşkını dillendirir gibiyim şu an, şimdi. Aşinayım penceresinin önüne gülşenimin. Konunca şenlenen bülbül gibiyim gül kokulu şehrimin dallarına. 

Şehirlerimiz canlıdır kardeşim. Görene canlı, koklamasını bilene, bilen gönle canlı... Candan cana nehirleri olan gönülden gönle canlı...  

Şehirlerimizin kalbine akan nehirler vardır kardeşim. Nehirlerle şehirlere varan yükler vardır. Şehirler dolusu yüklerle dalgalanan geceler, sabahlar vardır… Bu sabah şu şehirde gezinirken sana seslenen bir nefes göreceksin. Canlı bir şehrin solukları arasında uçuşan bir toz taneciğine kon bu sabah bir seferliğine. Şehrin solukları arasında uçuşurken, göreceksin ki canlı bir dokunun içinde bir o yana, bir bu yana savrulan zerre gibi, tanecik gibisin. Şehrin ağırlık merkezini değiştiren taş misali yer değiştirdiğin her an, şehrin kalbine akan nehirlerde yük gibisin. Yük ki miras gibi, sermaye gibi, koluna konan bülbül gibi... 

Uyan kardeşim, uyan artık! Sen bu şehirlerde, bu şehirlere bağlanan nehirlerde, bakî bir akışın içinde şehirlerin canına can katan, damarlarında kan, kanında fert fert o kana fer katan yük gibisin...