Nedim

Halim ağabeyden aldığı haberin zihnine bir anda yeniden düşüvermesiyle irkildi Nedim. Derince bir nefes aldı. Nisan’ın bu tatlı yağmuru altında evine kalan yolu, yuvasına kavuşacağı son dakikaları yüreğinde bir burukluk ve dudaklarında huzurlu bir tebessümle saymaya devam etti…

SİLECEKLER bir sağa bir sola doğru savruluyor, cama henüz yeni düşüveren minik yağmur damlaları böylece uzun uzadıya çizgiler çekiyordu Nedim’in önünde. Sabahın ilk saatleriyle havada ferah bir esinti vardı. Aşağıdan göğün yukarılarına dek sıralanan kırmızı, pembe, turuncu, sarı, yeşil, mor ve mavi renkleri birbirilerine geçişlerinde bir suluboya fırçasıyla dağıtılmış gibi fezaya neşe katıyorlardı.

Sabahın soğuk havaları insana temiz hava soluyormuş hissi verirdi. Nedim, ufak ufak çiseleyen yağmura aldırmadan koca tırının camlarını ardına dek açtı. Güneşin huzmeleriyle tepeden yerlere değin süzülen toz tanecikleri içeriye havanın nüksetmesiyle birlikte hızla uçuşmaya başlamışlardı. Aracın ön kısmında otururken etrafını saran eskimişliğin kokusuna burnu alışmıştı artık Nedim’in. Alabildiğince derin bir nefes soludu. Yolunun bitmesine çokça az kalmıştı. Uzun saatlerdir yolda olduğu düşünüldüğünde önünde onu bekleyen iki saat, yolun çokça az kalmışlığına bir işaret sayılmaya kolaylıkla imkân tanıyordu.

Bu kulağa azıcık gelen son iki saatin aksine yol bir yandan önünde git gide uzuyor, bir diğer yandan ise zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Öyle ki, yola çıkmaklar da, yoldan dönmekler de hep bir noktada zor gelirdi Nedim’e. Yuvasından ayrılmak içini daraltır, evinden uzak kalmak canını kül edercesine yakardı. Kapıdan adımını henüz atmadan, yalnızca evinden çıkıp dönene dek yuvasının sıcaklığını asla hissedemeyeceğini bilmenin yükü göz altlarına dolardı. Karaltılar çehresini sarar, huzursuzluğu hemencecik anlaşılırdı. Yıllar, dudaklarının kenarında iki çizgiyle yaşanmışlığını apaçık gösterirdi simasında böyle anlarda. Sanki o zamana dek yaşadığı tüm tatsızlıkların her biri aynı anda ilk defa yaşanıyorlarmışçasına yüzüne yansırlardı.

Bu hâli yakınlarını şaşırtırdı her defasında. Onu tanımayan alelâde biri için bu durum oldukça kabul edilebilir, hatta belki de fark edilmez görülse de onu yakından tanıyanlar Nedim’i bu simayla görmekten hiç mi hiç hoşlanmazlar, âdeta ona karşı duydukları sevgiyle onun yüzünde gördükleri bu huzursuzluğu aynen edinirlerdi. Nedim’in karşısındakine neşe katan gülüşlerini, onları ilgiyle dinleyişlerini, keyifle bir şeyler anlatışlarını, huzur saçan varlığını hissedenler onun bu aksi hisle doluşunu görmeye yürek yetiremezlerdi.

Tıpkı gitmeklerin zor oluşu gibi dönmekler de kavuşmak arzusundan mütevellit bir çırpıda geçmek bilmezdi. Evinde onu aşkla bekleyen karısı ve gece uyumadan evvel o güzel sesinden masallar dinlemeyi dileyen bir kızı varken dönmek zamanı âdeta bambaşka bir zaman kavramıyla yeniden var olurdu. Nedim, bir an evvel kıymetlisine, karısına, huzurla sarılmayı bizzat sabrıyla sabırsızlanarak bekler, sevgiyle saçlarını okşayarak uyutacağı kızına hangi masalları okuyacağını düşünürdü yolun geçmek bilmeyen sonları boyunca.

Hatırına kendi çocukluğu geldi. Babasını heyecanla bekleyen bir tek o olurdu. Annesi alışmışlık ve umursamazlık içeren “Ne yapalım yani canım?” sözleriyle kendi odasına gider, yatağına da bir güzel sarınır, elleri alnında söylene söylene uyuyakalırdı. Ablası Nihan, mutfakta loş ışıklar altında defterine bir şeyler yazar olur; kendisinden neredeyse bir yaş küçük erkek kardeşi Ali ise, arkadaşları hariç kimseyle diyalogda olmaz, ailesiyleyken ise kendi içine gömülerek salonun bir köşesine sinerdi. Nedim ise babasının geliş saatlerine yakın tüm bu ev halkının hâlinin aksine bir o yana bir bu yana mutlu bir telaşla koşturur dururdu. Yiyecek bir şeyler ısıtıverir, babasının terliklerini dış kapı yanına hazır eder, ona ulaştırması gereken faturaları masanın bir yanına ders defterleriyle beraber iliştirirdi.

Zamanında yine böyle bekleyişlerinden birinde Halim ağabeyden aldığı haberin zihnine bir anda yeniden düşüvermesiyle irkildi Nedim. Derince bir nefes aldı. Nisan’ın bu tatlı yağmuru altında evine kalan yolu, yuvasına kavuşacağı son dakikaları yüreğinde bir burukluk ve dudaklarında huzurlu bir tebessümle saymaya devam etti…