
HİÇBİR şeyi beğenmeyen, beğenemeyen bir kitle ile karşı karşıyayız.
Başkalarının ismine besteler yaptığı Bayraktar bile bir anlam ifade etmiyor bu kitle için. “Bayraktar” dediğiniz koca platform, bir maket uçak bunların gözünde.
TCG Anadolu için bile “Zaten Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili. Ne işimiz var uçak gemisi ile?” diyenleri duydu bu kulaklar.
Hızlı tren dediğimiz şey de kazanına daha fazla kömür atınca hızlı giden bir tren çeşidiymiş. Bunlardan öğrendik yine.
TOGG’un varlığına ve Gemlik’te üretildiğine inandırana kadar göbeğimiz çatladı. Hâlâ TOGG’ların gemilerle gizlice İtalya’dan getirildiğine inananlar var mebzul miktarda.
Artık inanmak zorunda olanlar da “Araba ürettik” diye sevinmemize mânâ veremiyor. Ne varmış yani, Almanlar 130 sene evvel üretmişler.
Millî Muharip Uçak, Atak, Altay, TCG Anadolu, Hisar, Kirpi, Kargı fasa fiso(!).
İstanbul Havaalanı rekor üstüne rekor kırsa da gözlerinde çöp mesabesinde. Zaten Sabiha Gökçen Havaalanı da hiç uçak inmeyen bir yere yapılmıştı. Hâliyle uçaklar havaalanı yapıldıktan sonra inmeye başladılar.
Üstelik tek pist yetmedi, ikinci pist de ilk pistin hemen yanında yine uçak inmeyen yerde açıldı yakın zamanda.
İnşâ edilen onca yolların, köprülerin, tünellerin, tüp geçitlerin, viyadüklerin tamamı lüzumsuz. Millet asfaltı mı yiyecek?
Bizde hata. O yollar, köprüler, tüneller “Beşli Çete” yerine “Hansel & Gratel Co.” firmasına ihale edilmiş olsaydı, yolları pastadan, köprüleri kurabiyeden yaparlardı İtalya’daki, İspanya’daki gibi.
Fatih, Kanuni, Yavuz, Abdülhamid Han gemileri boşa masraf. Karadeniz’de bulunan gazın, Gabar’da çıkarılmaya başlanan petrolün bize faydası olacak ki?
Üç beş yılda bir Norveç’ten gaz arama gemisi gelir, bir şey bulamaz ve geri döner giderdi. Neyimize yetmiyordu? Adam olana çok bile.
***
Hiçbir şeyi beğenmemekte haksız da sayılmazlar hani…
Zira her gün evlerinde füzyon deneyleri yapan, mutfaklarında anti-maddeden enerji üreten, her sabah tıraş olurken yahut banyo yaparken mutlaka bir senfoni besteleyen, integral, türev ve logaritmik hesapları zihinden çözebilen üstün bir ırk bu.
Kolay beğenmemeleri çok normal.
Belki de daha küçük şeylerle sınırlı beğeni eşikleri; mezarlıklara konan plastik ibrik, bir musluk yahut kâğıt bardağa basılan bir logo gibi… Bir de heykelin her türlüsü...
Çekirdek çitleyen eşek, bankta sızmış ayyaş yahut def-i hacetini yapan bir şişman adam heykeli misâl… Heykel olsun da çamurdan olsun!
***
Son beğenmedikleri şey de uzaya ilk astronotumuzu göndermiş olmamız.
Turistik geziymiş bu, eşşek yüküyle para vermişiz üstelik. Ne işimiz varmış uzayda? Millet aç aç-mış!
Hem uzay mekiği bizim de değilmiş. Nesiyle övünüyormuşuz?
Sanki o uzak mekiğini biz yapmış olsak beğenecekler, alkışlayacaklar, “Helâl olsun” deyip gurur duyacaklar.
Yarın bir gün o da olacak inşallah. Kendi mekiğimizle de uzaya çıkacağız. O gün geldiğinde neler söyleyeceklerini buraya yazayım da tarihe not düşmüş olayım, yıllar sonra bu yazının linkini paylaşarak dalgamı geçeyim:
- “Mekiği biz yapmadık, İtalya’dan geldi.” (Ülke ismi değişebilir.)
- “Mekiğin yerlilik oranı sadece yüzde 30.” (Yüzde oranı değişebilir.)
- “Mekik Apollo 13’ten kopyalanmış.” (Mekik ismi değişebilir.)
- “Mekik 40 milyara mâl olmuş, ne işimiz var uzayda?” (Maliyet değişebilir.)
- “Mekik mi yiyeceğiz? Asgarî ücret 50 bin lira.” (Maaş miktarı değişebilir.)
- “TAI, AKP’den önce kurulmuştu.” (Şirket ismi değişebilir.)
- “Mekiğin ismi Mustafa Kemal Atatürk olsun.” (Mekik tamamlandıktan sonra.)
***
Evet, sahiden hiçbir şeyi beğenmeyen, beğenemeyen bir kitle ile karşı karşıyayız.
Bunların bu psikolojisi aslında bu yazının değil, tıbbın konusu olmalıydı. Bir şeyi de beğenin be kardeşim!
Bir Türk öyle veya böyle ilk kez uzaya çıkmış, oradan size sesleniyor, “İstikbâl göklerdedir” diyor, Hiç mi içinizde bir şeyle kıpırdamıyor?
Türkiye’nin uzay serüveni de böylece başlamış oldu. Sizin için küçük bir adım olabilir ancak Türkiye için büyük bir adım bu. Ve her yolculuk bir küçük adım ile başlar. Sizi rahatsız eden nedir?
Aslında suç biraz da o mekiği tasarlayanlarda. Mekiğin ucu, atmosferdeki sürtünmeden daha az etkilensin diye sivri yapılıyor. Belki de bu sivri uç rahatsızlık vermiştir, neden olmasın?
Kalınız sağlıcakla efendim.