“Ne işimiz var Suriye’de?”

Ne oluyor ki size, suçları sadece “bizler gibi Müslüman olmak” olan bu insanların uğrunda savaşan Mehmetçiği sorguluyorsunuz? Allah masumlar için zalimlere karşı savaşmayı biz Müslümanlara farz kılmışken, zulme seyirci kalarak sizler gibi şeytanlarla işbirliği mi yapalım? Hak dâvâmız uğrunda cihat etmeyelim de, sizin bâtıl dâvâlarınızı mı takip edelim? Hak ile bâtılın savaşı kıyamete kadar sürecek. Hak için mücadele edenler, o “Şehitler Tepesi”ni asla boş bırakmayacak!

27 ŞUBAT gecesi 33 askerimizi şehit verdik!

33 Mehmetçik, 33 vatan evlâdı, 33 yiğit, bu vatanın selâmeti ve mazlumların korunması için gittikleri topraklarda kalleş bir saldırı sonucu şehit edildiler.

Şehitler tepesi, 33 Mehmetçiğimizi daha bağrına bastı.

İçimiz yanarken, henüz acımız tâzeyken, daha o yiğitler toprağa bile verilmemişken, içimizdeki o malûm güruh, o malûm işbirlikçi çete, o malûm münafık grubu hemen harekete geçti ve hemen hepsi bir ağızdan başladılar “Suriye’de ne işimiz var? Askerleri hemen çekelim” demeye.

Buna artık emin oldum ki, bu milletin acısı, kederi, gözyaşı ve kanı bunların kirli siyaseti için sadece birer fırsat demek. Yoksa ne verilen şehitler, ne çekilen acılar, ne de insanların üzüntüsü umurlarında.

“Ne işimiz var Suriye’de? Ne işimiz var Libya’da? Bosna’da, Kosova’da, Somali’de, Afganistan’da, Mali’de, Irak’ta, Orta Afrika’da bizim ne işimiz var?”

Evet, ne işimiz var tâ Asya’dan Avrupa’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya, değil mi?

“Bize ne elin Afganından, Kosovalısından, Somalilisinden, Suriyelisinden? Aden nere, Türkiye nere? Mali nere, Türkiye nere?”

Bu soruları soranlar, vatan nedir, toprak nedir, tarih nedir, siyaset nedir, politika nedir, strateji nedir, vizyon nedir, hedef nedir, amaç nedir, mazlum nedir, masum nedir, İslâm nedir, insan nedir, ihsan nedir, cihat nedir, tebliğ nedir ya bilmezler ya da bilmezlikten gelirler!

Bu soruyu soranlar, “Bu bölgelerde ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, Almanya’nın, Rusya’nın, İtalya’nın, Çin’in, İsrail’in, İran’ın, BAE’nin ve dahasının ne işi var?” diye asla sormazlar.

Ya da sormak, işlerine gelmez…

Bu soruyu soranlar, Müslüman coğrafyaları bir bir parçalayan, emperyalizmin, Siyonizm’in, Şia’nın ve Küreselci aklın nihâî hedefinin bu topraklar olduğunu görmez ya da görmezlikten gelirler.

***

Bu soruları sormayanlar kimlerdir, biliyor musunuz?

İşte o şehit anaları, babaları, eşleri ve yakınları!

Çünkü onlar, bu soruların cevaplarını bilirler…

Bu soruyu sormayanlar başka kimlerdir, biliyor musunuz?

O sözde aydın tipli kanı bozukların küçümsediği, cahil gördüğü ama onların hepsinden çok daha vatansever, çok daha imanlı, çok daha akıllı ve çok daha firâset sahibi olan Anadolu insanı…

Ne güzel söylemiş Ömer Seyfettin: “Bu millet âlim değildir ama âriftir. Bu irfanı sayesinde pek çok şeyi okumuşlardan daha iyi sezer, fark eder ve bilir.”

O Anadolu irfanı altı asır boyunca üç kıtaya hükmetti. Masumların duâsı, mazlumların âhı, İlâhî hükmün tecellisi oldu. Çağ açıp çağ kapattı. Dünyaya adalet, barış ve huzur getirdi.

Mehmetçik, işte o dirilen Anadolu irfanını yaşatmak, dünyaya yeniden adalet, barış ve huzur getirmek için gidiyor!

***

Zalim Esed; zalim Rusya ve zalim İran güçleri ile beraber 9 yıldır Müslüman Suriye halkını katletmeye devam ediyor. 9 yıldır masum sivil halkın üstüne bombalar yağdırarak hemen her gün onlarca çocuk, kadın ve erkek sivili katletmeye devam ediyor.

Kur’ân’da ne diyor Rabbimiz?

“Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen çâresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? İman edenler, Allah yolunda savaşırlar; inanmayanlar ise, bâtıl dâvâ uğrunda savaşırlar. Şu hâlde şeytanın dostlarına karşı savaşın! Şüphe yok ki, şeytanın plânı (tuzağı) daima zayıftır.” (Nîsâ, 75-76)

***

Ne oluyor ki size, suçları sadece “bizler gibi Müslüman olmak olan bu insanların uğrunda savaşan Mehmetçiği sorguluyorsunuz?

Allah masumlar için zalimlere karşı savaşmayı biz Müslümanlara farz kılmışken, zulme seyirci kalarak sizler gibi şeytanlarla işbirliği mi yapalım?

Hak dâvâmız uğrunda cihat etmeyelim de, sizin bâtıl dâvâlarınızı mı takip edelim?

Hak ile bâtılın savaşı kıyamete kadar sürecek. Hak için mücadele edenler, o “Şehitler Tepesi”ni asla boş bırakmayacak!

Selâm olsun yiğitlere!

Selâm olsun o Peygamber komşularına!

Selâm olsun Hakk’ın hoşnutluğunu kazananlara!