Ne işimiz var Azerbaycan’da?

Türkiye, Çeviköz’e söylentilendiği gibi cihatçı savaşçıları Azerbaycan’a göndermişse, gerçekten büyük ayıp etmiş demektir. İlle de savaşçı gönderilecekse, bunlar elbette lâik ve seküler kesimden seçilebilirdi. Meselâ Ermeni tarafına yardım eden Rusya, Fransa, PKK, PYD gibi unsurlar silme lâik ya da seküler savaşçılardır ve cihatçı savaşçılara nazaran elbette daha makul ve makbuldürler…

YEMİN ederim biliyordum. Azerbaycan ile Ermenistan arasında çıkan çatışmayı ilk duyduğum o saatte, “Yine birisi çıkacak, bu mutat soruyu soracak!” demiştim.

Bunu söylemek için ille de müneccim olmaya lüzum yoktu elbette. Zira yakın tarihimiz mebzul miktarda benzer misâllerle dolu.

“Bugün Suriye’ye savaş açsak banko Esad’ı tutarım” ve “Eğer İran-Türkiye karşı karşıya gelirse, Türkiye’ye karşı, İran safında olurum” mesajları atan eşhas, “diktatörlükle yönetilen” güzide ülkemizde güle oynaya milletvekili olabildi.

“23 Nisan’dan bir sonraki gün neydi? Bilmek istemeyenler için ipucu: 1915” şeklindeki sosyal medya mesajı ile sözde Ermeni soykırımı yalanına su taşıyan hatun kişi de hâlen ana muhalefet partisinin İstanbul İl Başkanlığı koltuğunda oturmakta. Hattâ bu koltuktan parti genel meclisini bile belirleme salâhiyetine sahip bu ablamız.

Küçük bir sosyal medya taramasıyla Türkiye nereye müdahale ettiyse dakkasında çemkiren “barışsever” yurttaşlarımızı görüverirsiniz. Geliniz ve görünüz ki, bu “barışsever” yurttaşlarımız Türkiye’ye yönelik bir saldırı olunca umumiyetle meşgul oluyorlar. 30 yıldır süren Ermeni işgali boyunca ve yıllardır devam eden Ermenistan saldırıları esnasında meşgul oldukları gibi…

Yürek yediği bir gün Ermenistan Başbakanı Paşinyan, -abilerinden aldığı gazla olmalı- Azerbaycan’a saldırma gafletinde bulundu, malûmunuz.

Gerçi işler sarpa sarınca o abilerinin telefonlarına ulaşamıyor Paşinyan birader. Hattâ kontör gitmesin diye arada bir çaldırıp kapatıyormuş ama geri dönen de olmuyormuş.

Paşinyan’ın Evropalı abilerinden bulamadığı destek yine Türkiye’den, iyi mi?

CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı (ulan ne havalı unvan yahu, kartvizite sığmaz valla) Ünal Çeviköz, katıldığı bir canlı yayında, “Maalesef gelen haberlerde, Türkiye’den Azerbaycan’a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan’a gönderildiği ifade ediliyor” deyiverdi.

Çeviköz’e göre kardeş Azerbaycan’a silah yardımı yapıyor olmamız “maaleseflik” bir durum.

Haydi bunu geçtik diyelim, bir de cihatçı grupları Azerbaycan’a gönderiyormuşuz! Olacak şey değil! Böyle söylentiler varmış. “Kim söylentilemiş, nerede söylentilemiş, ne zaman söylentilenmiş?” diye sormayınız sakın!

Bu tip söylentiler bizim gibi sıradan insanların kulağına gelmez. Gelirse de söylenti olmaz zaten. Bunun için özel kulaklara sahip olmak gerekir.

Zamanın behrinde Meral Aplamızın kulağına da Rusya’dan alınan S-400’lerin sarayın bahçesine kurulacağı ve Erdoğan’ı koruyacağı söylentileri gelmişti. Meral Aplamız bu söylentileri faş ederken “İnşallah yanılıyorumdur” demişti de duâsı gerçekleşmiş ve yanılmıştı.

Neyse… Cihatçıları Azerbaycan’a gönderdiğimizi söyleyenin kim olduğuna bakalım biz.

Bu insan evlâdı, kazâra CHP iktidar olursa kuvvetle muhtemel Dış İşleri Bakanı yapılacak ya da Türkiye’nin dış ilişkilerinin şekillenmesinde söz sahibi olacak bir isim.

Ayrıca Çeviköz’ün 2001-2004 yılları arasında Bakü Büyükelçisi olarak görev yapmış olduğunu da bu parantez içerisine yazmış olalım. Elimize yapışacak değil ya!

Türkiye, Çeviköz’e söylentilendiği gibi cihatçı savaşçıları Azerbaycan’a göndermişse, gerçekten büyük ayıp etmiş demektir. İlle de savaşçı gönderilecekse, bunlar elbette lâik ve seküler kesimden seçilebilirdi.

Meselâ Ermeni tarafına yardım eden Rusya, Fransa, PKK, PYD gibi unsurlar silme lâik ya da seküler savaşçılardır ve cihatçı savaşçılara nazaran elbette daha makul ve makbuldürler…

Türkiye’nin Libya’da resmî hükûmete destek verdiği dönemde de aynı güzide partimizin Grup Başkanvekili Engin Altay, “Trablus yönetimi cihatçı eğilimli bir yönetim. Tobruk yönetimi (Hafter) daha makul, seküler bir yönetim” dememiş miydi?

İlle de bir taraf desteklenecekse, o tarafın lâik yahut seküler olması elzemdir, darbeci filan olması önemli değil; Sisi-Mursi misâlinde olduğu gibi…

Gerçi yaşanan bu savaşta seküler Ukrayna Azerbaycan’ı desteklerken, dinci ve cihadist İran’ın Ermenistan’ın yanında yer alması, CHP’de kafaları bir miktar karıştırıyor olmalı. Ama o kafalar için de bir şey kaybedilmiş sayılmaz.

Her ne kadar Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paşinyan’ın telefonlarını meşgule düşürüyor ve sessize alıyorsa da (belki de çoktan engellemiştir bile) Çeviköz’ün açtığı damarda madeni bulmuş durumda.

Macron, birkaç gün önce yaptığı açıklamada Türkiye’den cihadist savaşçıların Azerbaycan’a geçiş yaptığını söyleyerek seküler (aslında Müslüman karşıtı) dünyayı Ermenistan’a destek vermeye çağırdı. Kendisi de destek vermek istermiş ama Almanya’dan halasıgiller misafirliğe gelmişler.

***

Kuzeydoğumuzda yaşanan bu gerginliğin güneyimizde ve güneybatımızda yaşamakta olduklarımızdan bağımsız düşünülmemesi gerektir.

Efsane futbolculardan Johan Cruyff’un, “Futbol basit bir oyundur. Zor olan, futbolu basit oynayabilmektir” dediği gibi basit bir çözümleme yapmak gerekirse, Suriye’de, Libya’da ve son olarak da Doğu Akdeniz’de Türkiye’den esen rüzgâr yüzünden şemsiyesi terse açılan Fransa’nın, Türkiye’nin dikkatini dağıtmaya çalıştığı kanaatindeyim.

Yoksa bu iş, 1 buçuk milyonluk nüfusu ile Ermenistan’ın cüret edebileceği bir hâdise değildir. Ve “normal şartlar altında” bir Azerbaycan-Ermenistan savaşında asıl desteğe ihtiyaç duyacak taraf, elbette iki uçağını bile uçuramayan Ermeniler olacaktır.

Şartların “anormale” dönmesi durumunda Türkiye de armut toplayacak, pamuk hasadıyla uğraşacak değildir mutlaka. Tâ Libya’ya kadar uzanıp dengeleri değiştiren Türkiye’nin, gerekmesi durumunda can Azerbaycan’a yardım etmesinden daha tabiî ne olabilir ki?

Silahsa silah, mühimmatsa mühimmat!

İHA’ysa İHA, SİHA’ysa SİHA!

Gerekirse de savaşçı; seküler ya da cihatçı...

Allah ne verdiyse! Ya da Çeviköz abimiz nasıl arzu ederse!

Kalınız sağlıcakla efendim…