Nal seslerini unutmayıp onlardan ilham alanlara selâm olsun!

Sınırlarımızın güvenliğini tehdit edecek düşmanlara, karada Bora, Cirit, Fırtına, Tulpar, Kasırga, Altay, Kirpi, Kunduz, Atak, Koral, Ejder gibi yerli savunma araçlarımızla göz açtırmayacak bir Türkiye var artık! Denizlerimizde Piri Reis’le, SİDA’larla; Türkiye semâlarında İHA, DİHA, SİHA, TİHA’larla hiçbir ülkeye muhtaç olmadan, aziz Türk milletinin güvenliğini sağlayan bir Türkiye var artık!

ŞÖYLE kalbimizi çatlatırcasına heyecanlandıran bir hayâle sahip miyiz?

Kendimiz için belirlediğimiz hedefler ne kadar uzağımızda?

Ulaşmak istediğimiz o hedefe varma yolculuğumuzda kimler var yanımızda?

Hayâllerimiz kaç kişilik meselâ?

Eşyadan mülhem bir düş mü düşüyor uykularımıza?

Güzel bir ev, yeni bir araba, yeni bir aşk hayâli mi kuruyor gençlerimizin pek çoğu acaba?

Bu soruları soruyorum, çünkü “Coronavirüs” salgınının gölgesinde girdiğimiz Ramazan Bayramı’nın birinci günü, tüm hüznümüzü sevince gark eden bir belgesel tesellim oldu ve beni böylesi meraklandırdı.

Merakım, hayâllerin ve hedeflerin nasıl duâ hükmüne geçerek gerçekleşebildiğine şâhit olduğumdandı…

Çocukluk yıllarından beri maket uçaklar yapan, model uçakları uzaktan kumandası ile uçuran, sonra dronlara (drone) merak saran genç bir adamın kurduğu hayâlleri nasıl gerçekleştirdiğini, belirlediği hedeflere kimlerle ve nasıl bir azimle eriştiğini gördüm.

Sadece ben değil, inanıyorum ki, vatan sevdâlısı olan, hürriyeti vazgeçilmez servet addeden herkes bu belgeseli izleyerek onur duydu, gurur duydu, heyecanlandı, teselli buldu.

Ben bu satırları kaleme alırken, sözünü ettiğim, NTV ve TRT’de ve eş zamanlı olarak Youtube’de yayımlanan “Akıncı Belgeseli”, 18 saatlik bir yayım süresine sahipti.


Selçuk Bayraktar, Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı

Bu süre içinde 1 milyon 715 bin 245 kez görüntülenmiş, 183 bin kişi tarafından beğenilmiş, 32 bin 637 yorum almış, bin 500 kişi tarafındansa izlenmiş (mi) fakat beğenilmemişti…

“Marifet iltifata tâbidir” ancak bu marifet, iltifattan ötesini hak eden bir onur olmasına rağmen bazıları bir hayli huzursuzlanmış olmalı. Öyle sanıyorum ki, Türkiye semâlarında Türkiye’nin hürriyeti için kanat açacak bu ilk yerli ve ilk insansız taarruz aracı olan “Akıncı”, sadece bu vatanda yaşamasına rağmen “vatansız”ca esip gürleyen zevatla birlikte tüm dünyayı huzursuz etmiştir.

Yine öyle sanıyorum ki, okyanus aşırı kimi ülkelerde “Akıncı”yı izlerken ellerini yüzlerine kapatıp parmaklarının arasından bakma eğilimiyle korkularını perdelemiş olanlar da vardır.

Nasıl ürkmesinler?

Haklarıdır, bırakalım ürksünler ve dahi üzülsünler…

Hattâ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, “milletvekili” unvanı ile koltuk sahibi olan ve kendi zihniyetindekileri temsil ederken Türk milletinin güvenliğini ve hürriyetini hesaba katmayı görev dışı kabul ederek, “PYD terör örgütü değildir” diyebilen CHP İstanbul vekili Sezgin Tanrıkulu gibi zavallıca, komikçe söylensinler.

Selçuk Bayraktar’ın, sosyal medya hesabından Türkiye’nin ilk Taarruzî İnsansız Hava Aracı’nın (TİHA) serüvenini anlatan “Akıncı Belgeseli”nin yayımlanacağını duyurmasının ardından vatan evlâtlarımızı öldüren teröristleri savunan Tanrıkulu, sosyal medya hesabından aklı ipoteklenmemiş herkesin acıyarak okuyacağı bir paylaşımda bulunmuş. “Savaşı, savaş araçları üretimini, ölümü ve öldürmeyi ‘çocuk oyuncağı’, sosyal medyada takipçi artırma, ergenlik atarları gibi atraksiyonlarla bu dönemde parlatılmasını sakin bir biçimde bir kez düşünün derim” demiş ve bir de “nokta” diye eklemiş.

Yazık!

Varsın olsun, kendi vatanının başarısını hazmedemesin birileri. Ve varsın olsun, çatlamış ar damarlarında, güzel insanların başarılı iktidarında ve başarılı icatlarıyla korunurken rahat uyusun onlar. Diledikleri her sözü söyleyebilsinler ve demokrasi neymiş, görsünler!

Çünkü bir ülke liderinin; ayrıştırmadan, bölmeden, parçalamadan, ötekileştirmeden, adilâne bir tutumla, himayesinde bulunan her ferdi koruyabildiği kadar büyüktür gücü. O liderin sorumluluğundaki resmî ve özel kurumların başarısıyla güçlenir, gelişir bu cennet vatan. Ve o lider, sadece kendi ülkesindeki vatanperver insanların değil, sair ülke halklarının da umudu olur!

Varsın olsun, her başarıya dil uzatsınlar, “it ürür, kervan yürür”!

97 yıllık Cumhuriyet serüveninde, defalarca akâmete uğratılmış havacılıkta yeni bir çığır açmanın şânı ve şerefinin yanında bir vızıltıdan ibaret söylentiler bizi değil, kendilerini bağlar.

Çünkü her kimi temsil ediyor olurlarsa olsunlar, Türk milleti hangi siyâsî görüşü tercih ediyor olursa olsun, aptal yerine konulmaktan, başarılardan muaf tutulmaktan hazzetmeyecek kadar duyarlıdır. “Adım aptala yazılsın” diyenler içinse zaten yapılacak bir şey yoktur.

Biz dönelim, mahzun hâllerimizin tesellisi ve heyecanı “Akıncı”ya...


24 saat havada kalabilen ve 40 bin fit servis tavanına sahip olan Akıncı, 400 kilogram dâhilî ve 950 kilogram hâricî olmak üzere toplam bin 350 kilogram yük taşıma kapasitesine sahip.

20 metrelik kanat açıklığına sahip Akıncı, 5 bin 500 kilogram kalkış ağırlığa sahip ve 2 adet 450 HP gücünde turboprop motorla gökyüzüne yükseliyor.

Bu satırları okuyan herkesin “Akıncı Belgeseli”ni izlediğini tahmin edebiliyorum. Ancak hâlâ heyecanımı yenemediğimden, belirgin özelliklerini yinelemek istedim.

“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik”   

Belgeseli izlerken, bu başarı hikâyesinin başkahramanı Selçuk Bayraktar’ı ve imkânları sağlayan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ve destek olan tüm saklı isimleri kalben kutluyorum. Bu bir şahsî başarı olmaktan öte bir devlet, bir millet başarısıdır ve vatan sevdâlısı olmanın ispatıdır!

Sınırlarımızın güvenliğini tehdit edecek düşmanlara, karada Bora, Cirit, Fırtına, Tulpar, Kasırga, Altay, Kirpi, Kunduz, Atak, Koral, Ejder gibi yerli savunma araçlarımızla göz açtırmayacak bir Türkiye var artık!

Denizlerimizde Piri Reis’le, SİDA’larla; Türkiye semâlarında İHA, DİHA, SİHA, TİHA’larla hiçbir ülkeye muhtaç olmadan, aziz Türk milletinin güvenliğini sağlayan bir Türkiye var artık!

Tüm bu başarıların ardında pek çok itici güç saklı…

Rabbimizin “Ol” emriyle inşâsı ve lütfedilmiş imkânlar saklı...

İnanç saklı, iman saklı…

Hayâl saklı, niyet saklı, hedef saklı…

Azim saklı, gayret saklı…

Selçuk Bayraktar’ın “Akıncı”yı hayata geçirirken, onu bir insan gibi algılaması saklı…

Her etabında, her evresinde “Haydi Bismillah!” deyişindeki ihlâs saklı…

Yazımın girişinde sorduğum soruların cevabı saklı. Kalbi çatlatacak kadar heyecan saklı…

Emek saklı… Yanında yöresinde kim varsa, “bir taşı kaldıran, hangarda çalışan” herkese teşekkür edecek kadar duyarlı ve vefâlı bir ahlâk saklı!

Geniş ufuklu, yüksek vizyonlu bir eğitim hayatı sağlayan sıcacık bir yuva saklı…

Kendisine inanan, hayâllerine “Heves” deyip geçmeyen, yol yordam belirleyip ufkunu açan bir aile saklı…

Ata saklı, dede saklı…

Hedeflerini, niyetlerini sadece kendi saâdeti için değil, aziz Türk milleti için de belirleyecek kadar geniş bir ufuk saklı.

Tek başına değil, aynı idea, aynı sevdâ, aynı vefâ ile yol alınan arkadaşlar saklı…

Henüz 26 yaşındayken, ileri görebilecek bir birikim ve basiret saklı…

Uykulara dalmadan önce hayâlleriyle geleceği inşâ etme tutkusu saklı…

Pes etmekten, vazgeçmekten imtina edecek kadar kavi bir irade saklı…

Ah, duâların en güzeli ki, iki güzel evlâda annelik yapan, vatan sevdâsını evlât sevgisinin üstünde tutan muhterem bir anne, Canan Bayraktar’ın duâsı saklı!

Belgeselin sonunda, jenerik akarken şöyle diyor Selçuk Bayraktar:

“Artık kopma noktasına geldiğimiz anlar oluyordu ama annemizin bize vasiyet ettiği bir söz, zor anlarda dayanma gücünü hep verdi: ‘Oğullarım, bu geliştirdiğiniz teknolojiyi her türlü engellemelere, entrikalara, yıldırma politikalarına rağmen Türk ordusunun şerefli evlâtlarının hizmetine sunmamanız hâlinde sizleri başarısız addedeceğimin bilinmesini süt hakkım olarak niyaz ediyorum!’”

Bir başka saklı güç daha var ki, o da tarih bilinci ve dizelere yansıyan şiirce bir sevdâ:

“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.   

Bin atlı o gün, dev gibi bir orduyu yendik.

(…)

Bir gün yine doludizgin atlarımızla,   

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla…”

Nal seslerini unutmayıp onlardan ilham alanlara selâm olsun!

Şiiri olan, şiirce vatanına sevdâlanmış, milletin geleceği ile uykulardan vazgeçip zihniyle göklere şahlanmış, başarıdan başarıya koşanlara selâm olsun!

Akıncı vatanımıza, milletimize hayırlı olsun!

Bundan böyle, vatanımıza göz dikip evlâtlarımıza kıyanların uykuları kaçsın ve Türkiye daha güvenli, daha huzurlu günlere uyansın!