Müziğin çocukların sosyal ve mantıksal zekâlarına etkisi

Mozart Etkisi deneyini gerçekleştiren Amerikalı bilim insanları, Kaliforniya’daki Irvine Üniversitesi’nin Öğrenme ve Hafıza Nörobiyolojisi Bölümü’nde görev alan fizikçi Gordon L. Shaw ve Wisconsin Üniversitesi’nden psikolog Frances H. Rauscher, okulöncesi çocukların beyninin tıpkı bir plastik gibi olduğunu ve erken yaşlarda verilecek birtakım eğitimlerle beyinlerinin şekillendirilip beslenmesinin mümkün olduğunu savunmuşlardır.

MÜZİĞİN, özellikle gelişmekte olan çocuklarda sosyal zekâyı ve mantıksal zekâyı geliştirdiği kanıtlanmış bir gerçektir. Özellikle sosyal zekânın ne kadar önemli olduğunun yaşamımız boyunca zaman zaman farkına varmışızdır. Örneğin uyum sağlama, koordinasyon becerisi, problem çözebilme ve çekingen olmamak gibi…

Hayatımızda karşılaştığımız problemleri sosyal zekâmızı geliştirerek aşabiliriz. Bunda müzik eğitiminin katkısı çok büyüktür.

Bu çalışmada, araştırma boyunca literatür tarama yöntemi kullanılırken, araştırma tekniği olarak karşılaştırma(neden) tekniği ve örnek olay tekniği kullanılmıştır.

Müzikle ilgilenen çocuklarda sosyal ve mantıksal zekâ gelişimi önde olup, özellikle çalgı çalabilen çocuklarda psiko-motor becerileri daha kolay öğrenebilmek, çekingen ve içe kapalı olmamak, öz yeterliliği yüksek olmak ve liderlik vasıflarına sahip olmak gibi özellikler görülebilmektedir.

1. Giriş

Müziğin zekâ alanlarına etkisinden bahsetmeden önce, zekânın neden önemli bir kavram olduğuna göz atmalıyız.

“Zekâ” kavramının tanımı hâlen tartışmalı olmakla birlikte, en kabul gören tanım, “yaşanan çevreye uyum sağlayabilmek, yeniyi öğrenmek ve uygulayabilmek yeteneği” şeklindedir. Günümüzde zekânın, bireyin bilişsel fonksiyonlarını ele alan IQ (Intelligence Quotient) ile ölçüldüğünü belirten Uzman Klinik Psikolog Nuray Sarp, “Tanımdan da anlaşılabileceği gibi, aslında zekâ ve çevrenin etkileşimi arasındaki ilişki, kişinin zeki olarak adlandırılmasını sağlar ve zekâ ile öğrenme arasında sıkı bir bağ vardır” demektedir.

Buradaki alıntıdan da anlaşıldığı gibi, zekâda çevresel faktörler önem teşkil etmektedir. Bu araştırmada özellikle yaşam boyu değişim ve gelişime açık olan sosyal zekânın önemi ortaya çıkmaktadır. Çünkü sosyal zekâ alanı, mantıksal zekânın (IQ) aksine büyük ölçüde doğuştan gelmemekte, yaşam boyu gelişebilmektedir. Burada müziğin özellikle çocuklarda sosyal zekâ gelişimini ve diğer zekâ alanı olan mantıksal zekâyı (IQ) desteklediği ve geliştirdiği ortaya konulmuştur.

1.1.    Sosyal zekâ üzerine etkisi

Sosyal ve mantıksal zekânın müzik ile ilişkisinden bahsederken, öncelikle sosyal zekânın ne olduğunu hatırlayalım.

Sekiz farklı zekâ türünden biri olan sosyal zekâ, başarılı bir şekilde ilişki kurabilmek ve sosyal çevrelerde yol alabilmek yeteneğidir.

Meşhur “Duygusal Zekâ” kitabının yazarı olan Daniel Goleman’a göre beyinlerimiz, diğer beyinlerle iletişim kurabilmek üzere yaratılmışlardır. Sosyal zekâ ile duygusal zekâ, iç içe geçmiş kavramlardır. Zekâ yani IQ büyük ölçüde doğuştan gelmekte iken, sosyal zekâ yani EQ ise büyük oranda öğrenilerek kazanılmaktadır ve bu nedenle gelişime oldukça açıktır.

Sosyal zekâ düzeyini öğrenebileceğiniz ölçekler bulunmaktadır. Akademik zekâyı ölçtüğümüz gibi, sosyal zekâmızı da ölçebiliriz. Sosyal zekânın gelişmesinde önemli katkıları bulunan bilim adamı, Daniel Goleman’dır. Goleman, duygusal zekâ alanında yaptığı çalışmalar ile tanınmaktadır. (Daniel Goleman, Duygusal Zekâ EQ)

Sosyal (duygusal) zekânın nelerden oluştuğuna bakıldığında, (1) konuşmada akıcılık ve konuşma yetenekleri, (2) sosyal kurallara adapte olabilmek, (3) dinleme ve konsantrasyon özelliklerinin varlığı, (4) başka inşaları daha iyi yorumlayabilmek (halk arasında “insan sarraflığı” denilen özellik) ve de (5) sosyal ve öz yeterliliklerin yüksek oluşu ile karşılaşılacaktır.

Sosyal zekâsı yüksek olan bireylerin özellikleri şunlardır: (1) Dışa dönük olurlar. (2) Topluluk içerisinde popüler kişilerdir. (3) Canlı ve enerjiktirler. (4) İkna kabiliyetleri yüksektir. (5) Empati yapabilirler. (6) Güven veren, işbirliğine açık, riskleri değerlendiren, çözüm odaklı karar verebilen bireylerdir. (http://tuba-aydin.com/sosyal-zekâ/)

Bu araştırmalara göre “sosyal” yani diğer adıyla “duygusal zekânın” gelişimine müziğin katkısı şu şekilde olmaktadır: Müzik ile uğraşan bireyler, amatör ya da profesyonel insanlarla etkileşim içinde olmaktadırlar. Bu etkileşim, sosyalleşmenin en iyi yollarından biridir. Yani örnek verecek olursak, müzikle ilgilenen bir çocuğun, öğrenip söylemeyi ya da çalgısıyla eşlik edebildiği bir şarkıyı diğer sosyal ortamındaki arkadaşları ile paylaşması ya da çalgıyla icrası, bireyin özgüven kazanmasını, öz yeterliliğinin yükselmesini, sosyal iletişim becerisinin adapte olabilmesini ve psiko-motor özelliklerinin gelişmesi gibi birçok duygusal zekâ alanında algısının açılmasını sağlayacaktır. Özellikle çocukların, sosyal zekâ gelişimi için müzik eğitimine önem verilmesi gerekmektedir.

1.2. Mantıksal zekâ üzerine etkisi

Müziğin mantıksal zekâ (IQ) etkisine geçtiğimizde ise, uzmanların yaptıkları incelemeler göstermiştir ki, anne karnında müzik dinletilmeye başlanan bir bebek, özellikle klasik müzik dinletildiğinde, hem gebelik sürecinde, hem de doğum sonrası süreçte ruh sağlığı bakımından daha sakin bir görüntü çizmektedir.

Bu konuda İsviçreli ünlü psikolog Jean Piaget’in ortaya koyduğu bilişsel gelişim evrelerinde, özellikle 2-7 yaş ve 7-12 yaş arasındaki süreç, çocuklarda zekâ gelişiminin en hız kazandığı evreler olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle bu dönemlerde müzik eğitimi alan çocukların şu becerileri kazandıkları gözlenmiştir: Uzun süreli yoğunlaşma ve dikkat, karışık sembolleri okuma ve algılama, uzun müzik cümlelerini ezberleme ve hafızada tutabilme, müzik kurallarının algılanması, müzik kalıplarını öğrenebilme, farklı müzik türlerini birbirinden ayırt edebilme…

Uzmanlar müziğin IQ ve EQ gelişimi üzerindeki etkisini uzun süredir incelemektedirler. Bu alandaki ilk çalışma, “Mozart Etkisi” adını taşıyan bir deneydir. 14 Ekim 1993 yılında Nature dergisinde de yayımlanan bu araştırma, kısa sürede popüler olmuş ve toplumda etkilerini hemen göstermiştir.

Araştırma, klasik müzik ile IQ ilişkisi üzerine kurulmuştur. Yapılan deneyde 36 lise öğrencisine belli bir süre, her gün 10 dakika boyunca Mozart’ın iki piyano için yazdığı re majör sonat dinletilmiş ve deney sonucunda çocukların IQ’larında bir artış görülmüştür. Aynı gruba dinletilen New Age ve dans müziği ise, Mozart’ın yarattığı etkiyi yaratmamıştır.

Mozart Etkisi deneyini gerçekleştiren Amerikalı bilim insanları, Kaliforniya’daki Irvine Üniversitesi’nin Öğrenme ve Hafıza Nörobiyolojisi Bölümü’nde görev alan fizikçi Gordon L. Shaw ve Wisconsin Üniversitesi’nden psikolog Frances H. Rauscher, okulöncesi çocukların beyninin tıpkı bir plastik gibi olduğunu ve erken yaşlarda verilecek birtakım eğitimlerle beyinlerinin şekillendirilip beslenmesinin mümkün olduğunu savunmuşlardır. Onlara göre müzik aleti çalmak, özellikle piyano, beyin ve beden arasındaki bağlantıyı kurması, hem ruha, hem de fiziğe etki etmesiyle bu yöntemin en etkili aracı olarak ortaya çıkmıştır.

Shaw ve Rauscher’in bir diğer araştırmasına göre, okulöncesi çocuklara piyano dersi vermek, çocukların fen ve matematikte üstün özellikler göstermelerinde gerekli olan zihinsel yapıyı olgunlaştırmanın en etkili yolu olmuştur. Shaw ve Rauscher bu bulguya, 78 anaokulu çocuğunun üzerinde yaptıkları deney ile varmışlardır.

3-4 yaşlarında, ailelerinin sosyoekonomik ve kültürel yapıları ve gittikleri anaokulları denk olacak şekilde seçilen 78 çocuk dört gruba ayrıldı. Birinci gruba şan ve piyano dersi, ikinci gruba sadece şan dersi ve üçüncü gruba bilgisayar dersi verilirken, dördüncü gruptakilere hiçbir şey öğretilmemiştir. Çocuklar haftada iki kez 15’er dakikalık piyano dersi almışlardır. Her çocuğun eşit süreyle ders almasına da dikkat edilmiştir.

Sekiz ay boyunca diğer grupların da çalışmaları sürmüştür. Bu eğitimin ardından 78 çocuğa zekâ testi uygulandığında, çıkan sonuç, araştırmacılar için pek de sürpriz olmamıştır. Piyano grubundaki çocukların zekâsındaki artış, diğer gruptakilere fark atmıştır.

Çocuklara deneyin başlangıcında zekâ testi uygulanmıştı. Sekiz ayın sonunda diğer gruplardaki çocukların zekâlarında önemli bir gelişme kaydedilmezken, piyano dersi alan gruptakilerin IQ’larında yüzde 46’lık bir gelişme görülmüştür. Bütün çocuklar bu ölçüm için beş ayrı teste tâbi tutulmuşlardır. Bu testler, yapboz birleştirmek, gösterilen desenleri yapmak, geometrik şekilleri tanımak ile nesnelerin doğru renklerini ve resimlerdeki hataları bulmaktan ibarettir.

Dr. Shaw ve Dr. Rauscher, ilk araştırmalarında bulguladıkları Mozart dinlemenin birkaç saat süren etkisinin aksine, piyano eğitiminin etkisinin hayat boyu süreceğini savunmaktadırlar. Deney 3-4 yaşlarındaki çocuklar üzerinde yapılmış olsa da, 12 yaşına kadar alınan piyano derslerinin etkili olacağını da bulgularına eklemektedirler. Bunu, şöyle açıklamaktadırlar:

“Müzik de tıpkı matematik ya da satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektiren bir uğraş. Bu alanlar, aynı zamanda iyi gelişmiş spatial zekânın da temelini atıyor (görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrama yetisi).”


İki araştırmacı, çocukların yoğrulmaya hazır beyinlerinin bağlantılar kurmak için şekil değiştirmeye müsait olduğunu anlatmaktadır. Piyano dersleri, sinirleri eğiterek beynin korteksindeki algısal gelişmeyi sağlamaktadır.

66 çocuk üzerinde yapılan bir başka çalışmada, önce bütün çocuklara Stanford-Binet zekâ testi ile müzik testi uygulanmıştır. Sonra deney grubundaki öğrenciler, 30 hafta boyunca haftada 75 dakika müzik eğitimi almışlardır. Sonunda müzik eğitimi alan çocukların düşünme ve üretici-bilimsel düşünme testlerindeki başarılarında belirgin artış gözlenmiştir. Kelime ile alâkalı zekâ testlerinde ise her iki grupta da önemli bir farklılık bulunamamıştır. Müzik eğitimi alan çocuklarda standart zekâ testlerinde başarı yüzdesi yüzde 50’den yüzde 87’ye çıkarken, müzik eğitimi almayan çocuklarda bu başarı yüzde 78 seviyesinde kalmıştır.

Kanadalı araştırmacı-müzisyen E. Glenn Schellenberg, 2006 yılında müzik ve zekâ ilişkisi ile ilgili Kanada’daki okullarda çocuklar üzerinde iki farklı grup oluşturarak yaptığı deneyde, müzik dersi alan çocukların IQ testi puanlarının almayanlara göre oldukça yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Müziğin özellikle matematik, zekâ ve dünyayı algılama yetilerindeki olumlu etkilerini gözlemleyen Schellenberg, deneyinde, müzik derslerinin soyut zekâyı geliştiren, çalışan hafıza, işlem hızı ve algısal organizasyon gibi beceriler kazandırdığı bulgusuna varmıştır. (Uluğbay, S. 2016, Müzik Eğitiminin Çocuk Zekâsına Olan Etkileri, Kastamonu Eğitim Dergisi, 21 -3-, 1025-1034. http://dergipark.gov.tr/kefdergi/issue/22605/241585)

Diğer araştırmalara baktığımızda ise Munte ve arkadaşlarının bir çalışmasında, telli çalgılar çalan bireylerin ön beyinlerindeki gelişmenin çalgı çalmayan bireylere göre daha fazla olduğunu, davul çalanların daha kompleks beyin hafızalarına sahip olduklarını ve müzik şeflerinin ise toplulukta daha iyi gözlem yeteneğine sahip olduğunu göstermişlerdir. (Specialization of the Specialized: Electrophysiological Investigations in Professional Musicians,Thomas F. Münte, Wıdo Nager, Tılla Beıss, Chrıstıne Schroeder, Eckart Alten Müller, First published: 24 January 2006, https://doi.org/10.1196/annals.1284.014,Cited by: 29)

Altenmuller ise, bu farklı enstrümanların beynin farklı bölgelerini etkilediğini göstermiş ve bu değişimlerin öğrenme süresince beyinde kalıcı olduğunun altını çizmiştir. (How Many Music Centers Are in the Brain? Eckart O. Altenmüller, First published: 25 January 2006, https://doi.org/10.1111/j.1749-6632.2001.tb05738.x,Cited by: 30)

Bir başka çalışmada ise, 6 yaşındaki 144 çocuk üzerinde yapılan bir deneyde, bu çocukların bir kısmının drama dersi alması, bir kısmının hiçbir özel ders almaması ve bir kısmının da müzik dersi alması sağlanmıştır. Yaklaşık 1 yıl içerisinde müzik dersi alanların IQ’larında dersler başlamadan önceye kısayla test sonuçlarına göre artış gözlemlemiş olup, ders almayan veya sadece drama dersi alan çocuklarda herhangi bir değişim gözlemlememiştir. (Music Lessons Enhance IQ; Schellenberg, E.G.)

Günümüzde ise gelişen teknolojilerle müzik öğrenen bireylerin hem beyin MR’ları, hem de davranışları paralel olarak incelenmektedir. Bu incelemelerden dikkat çeken bir çalışma da, Hallam’ın çalışmasıdır. Bu çalışmada, müzik öğrenen ve kendini müzik konusunda geliştiren bireylerin, sadece beynin genel gelişimi açısından değil, her türlü öğrenme yeteneklerinin de geliştiği (dil gelişimi, IQ gelişimi, sosyal yetenekler, takım çalışması, konsantrasyon, yaratıcılık vs.), birçok yapılan çalışma bir araya getirilerek derlenmiştir.

Tabiî bu pozitif etkilerin sadece bireyin keyif aldığı enstrümanlarda rastlandığının da altını çizerek belirtmekte fayda var. (The Power Of Music: Its Impact On The Intellectual, Social And Personal Development Of Children And Young People, Susan Hallam, International Journal Of Music Education, 2010, 28: 269)

Benzer şekilde, deneysel olarak bir çalışma da anaokuluna giden 71 çocuk üzerinde yapılmıştır. Bu çalışmada çocukların bir kısmı müzik, bir kısmı da görsel sanat eğitimi almıştır. Sadece 20 gün içerisinde müzik dersi alan çocukların yüzde 90’ının sözel zekâsında ciddî artışlar saptanmış olup, bu durum, müziğin beyni daha iyi yoğurulabilmesine bağlanmıştır.

Kısaca, sadece 20 gün içerisinde bile beyne ve bireyin gelişimine pozitif bir etkisi olan müzik eğitiminin ve müziğin gücü yadsınamaz. (Short-Term Music Training Enhances Verbal Intelligence and Executive Function)


2. Araştırmanın amacı ve önemi

Bu çalışmanın amacı, sosyal ve mantıksal zekâda müziğin ne denli etkisinin olduğu ve ailelerin çocuklarının gelişimini desteklerken, müziğin bunda önemli bir yeri olduğunu belirtmek ve bilinçlendirmektir.

3. Araştırmanın problemi

Araştırmanın problem cümlesi, “Müziğin sosyal ve mantıksal zekâya ne gibi etkileri vardır?” şeklinde düzenlenmiştir.

4. Araştırmanın yöntemi

Gerçekleştirilen çalışma, literatür taraması yöntemi kullanılarak karşılaştırma (neden) ve örnek olay tekniği ile müziğin sosyal zekâ ve mantıksal zekâ üzerindeki etkisini örnek olaylar ve yapılan deneysel araştırma örnekleriyle belirlenmiştir.

5. Bulgular

Araştırma ve literatür taraması sonucu ulaşılan bulgular göstermiştir ki, her gün 10 dakika boyunca Mozart’ın iki piyano için yazdığı re majör sonat dinletilmiş ve deney sonucunda çocukların IQ’larında bir artış görülmüş, 66 çocuk üzerinde yapılan bir başka çalışmada, önce bütün çocuklara Stanford-Binet Zekâ Testi ile müzik testi uygulanmıştır. Sonra deney grubundaki öğrenciler, 30 hafta boyunca, haftada 75 dakika müzik eğitimi almışlardır. Sonunda müzik eğitimi alan çocukların düşünme ve üretici-bilimsel düşünme testlerindeki başarılarında belirgin artış gözlenmiştir.

Kelime ile alâkalı zekâ testlerinde ise, her iki grupta da önemli bir farklılık bulunamamıştır. Müzik eğitimi alan çocuklarda standart zekâ testlerinde başarı yüzdesi yüzde 50’den yüzde 87’ye çıkarken, müzik eğitimi almayan çocuklarda bu başarı yüzde 78 seviyesinde kalmıştır. Bir diğer taraftan müzikle uğraşan bireylerin, müzikle uğraşmayan bireylere göre daha sosyal, özgüvenli, öz yeterliliği yüksek ve kendini daha iyi ifade eden bireyler olduğu ortaya çıkmış, müzik ile sosyal zekâ arasında doğru orantı olduğu gözlemlenmiştir.

6. Sonuç ve öneriler

Özellikle çocukların sosyal ve mantıksal zekâ alanlarının gelişmesi için müzik eğitimine önem verilmeli, müzikle ilgili ve alâkalı olmaları sağlanmalıdır. Burada özellikle sosyal zekâ (EQ) kavramının altını kalın bir şekilde çizilmelidir. Çünkü “sosyal zekâ” dediğimiz kavram, mantıksal zekânın (IQ) aksine, doğuştan gelmemekte ve yaşam boyu gelişebilmektedir. Bu yüzden müzik, birçok disiplinler arası alanı geliştirse de sosyal zekâyı hayat boyu geliştirmeye devam edecektir. Bu da bireyin hayatında çok daha sağlıklı iletişim kurabileceği ve kendini yaşamı boyunca gerçekleştirebilmesi anlamını taşımaktadır.

Bireyin sosyal açıdan kendini gerçekleştirebilmesi, kendini en iyi şekilde ifade edebilmesi, öz yeterliliğinin ve kendine güveninin yüksek olması gibi birçok açıdan önem arz etmektedir. Müzik, sadece sosyal alanda değil, diğer disiplinler arası alanlarda da etkilidir. Hem ruhsal (SQ), hem mantıksal (IQ), hem de duygusal ya da sosyal (EQ) zekânın gelişiminde göz ardı edilemeyecek bir öneme sahiptir.

 

Kaynakça

Short-Term Music Training Enhances Verbal Intelligence and Executive Function

The power of music: Its impact on the intellectual, social and personal development of children and young people, Susan Hallam, International Journal of Music Education 2010 28: 269

Music lessons enhance IQ,Schellenberg EG How Many Music Centers Are in the Brain?

Eckart O. Altenmüller, First published: 25 January 2006,https://doi.org/10.1111/j.1749-6632.2001.tb05738.x,Cited by: 30

Specialization of the Specialized: Electrophysiological Investigations in Professional Musicians,

Thomas F. Münte ,Wıdo Nager ,Tılla Beıss ,Chrıstıne Schroeder ,Eckart Alten Müller ,First published: 24 January 2006,https://doi.org/10.1196/annals.1284.014,Cited by: 29

Uluğbay, S. (2016). Müzik Eğitiminin Çocuk Zekâsına Olan Etkileri. Kastamonu Eğitim Dergisi, 21 (3), 1025-1034. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/kefdergi/issue/22605/241585

http://tuba-aydin.com/sosyal-zekâ/

Daniel Goleman ‘Duygusal Zekâ EQ’S.125-250, ISBN:9789754341966,2007.

Ho YC, Cheung MC, Chan AS. Müzik eğitimi sözel değil görsel belleği geliştirir: Çocuklarda kesitsel ve uzunlamasına keşifler. Nöropsikoloji. 2003; 17: 439-450. PubMed ]

Jaeggi SM, Buschkuehl M, Jonides J, Perrig WJ. Çalışma belleğinde eğitim ile sıvı zekâsını geliştirmek. ABD Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri. 2008; 105: 6829-6833. PMC ücretsiz makale ] [ PubMed ]

Jäncke L. Plastik insan beyni. Restoratif Nöroloji ve Nörobilim. 2009; 27: 521-538. PubMed ]

Jentschke S, Koelsch S. Müzik eğitimi, çocuklarda sözdizimi işlemenin gelişimini modüle eder.

(2006)

Beyin Uyumlu Öğrenme. Çev: A. Doğanay, Nobel Yayınevi, Adana Karakuş, M. (2005)

Yapılandırmacı Öğrenme ve Çoklu Zekâ Kuramı. Ankara: Zil ve Teneffüs Dergisi, Sayı 1 / 81–83 Koman E.

(2001). Zekâ Ne Değildir? Çoluk Çocuk Dergisi, Sayı 71, Ankara Madi, B. (2006).

Öğrenme Beyinde Nasıl Oluşur? Morpa Kültür Yayınları, İstanbul Meister I.G, vd (2004).

Playing piano in the mind -an fMRI study on music imagery and performance in pianists. Cogn Brain Res; 19: 219–228 Özgüven, İ, E. (1994). “Psikolojik Testler” Yeni Doğuş Matbaası, Ankara Selçuk, Z.

* MEB Ankara-Bala-Afşar Çok Programlı Anadolu Lisesi Müzik Öğretmeni, dergahacun@hotmail.com