Müzehher Güyer

“Unutmadım seni ben, her zaman kalbimdesin./ Aylar, yıllar geçti, söyle sen nerdesin?/ Anlaşıldı, sen geri dönülmeyen yerdesin./ Anlaşıldı, sen geri dönmeyeceksin./ Unutmadım, unutamadım seni ben, her zaman kalbimdesin…”

1923 yılında İstanbul Laleli’de doğan Müzehher Güyer’in annesi İclal Özerinç ve babası tüccar Rifat Özerinç’tir. İlk derslerini babasından almıştır. Babası ud çalarken, amcası Tahsin Özerinç ise Batı müziği ile ilgileniyordu. Evlerinde, akşamları babasının udu eşliğinde kardeşleri ile şarkılar söylerlermiş.

1943 yılında Ankara Radyosu tarafından açılan bir imtihanı kazanarak radyoda çalışmaya başlamıştır. Radyoda Mesut Cemil, Fahri Kopuz, Ruşen Kam, Veli Kanık ve Nuri Halil Poyraz’dan usul, makam ve aruz dersleri almıştır.

Bu arada Ekrem Güyer ile tanışır ve arkadaş olurlar. Daha sonra arkadaşlıkları aşka, sonra da evliliğe dönüşür.

1944 yılında Ekrem Güyer ile evlenmiş ve sonradan radyo sanatçısı olacak olan oğlu Metin Güyer’i dünyaya getirmiştir. Ekrem Güyer,  Müzehher Hanım’a duyduğu büyük aşkını yıllar yılı dillerden düşmeyen Nihavend şarkı ile anlatmıştır:

“Unutturamaz seni hiçbir şey unutulsam da ben./ Her yerde sen, her şeyde sen, bilmem ki nasıl söylesem.../ Bir sisli hazan kesilir ruhum eğer görmesem./ Neşemde sen, hüznümde sen, bilmem ki nasıl söylesem…”

Bestelendiği yıllarda Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve Hamiyet Yüceses gibi pek çok ünlü sanatçı tarafından plaklara okunmuştur bu şarkı.


1954 yılında, bir Şubat günü, mide kanaması sonucu Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırılan Ekrem Güyer, üç gün yoğun bakımda kaldıktan sonra tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayata veda eder. Müzehher Hanım, oğlu Metin ile yalnız kalmıştır. Ayaklarının üstünde durmaya çalışacaktır. Peki, nasıl unutacaktır sevgili eşini? Kendisine şarkılar yazan sevgili kocasını aniden kaybedince yaşadığı acıyı kelimelere döker ve o unutulmaz bestenin güftesi ortaya çıkar.

“Unutmadım seni ben, her zaman kalbimdesin./ Aylar, yıllar geçti, söyle sen nerdesin?/ Anlaşıldı, sen geri dönülmeyen yerdesin./ Anlaşıldı, sen geri dönmeyeceksin./ Unutmadım, unutamadım seni ben, her zaman kalbimdesin…”

Bu şiir, Radyoevi’nde Şekip Ayhan Özışık tarafından çok beğenilir ve Karcığar makamında bestelenir. Bu müthiş beste yıllardır okunagelmektedir. Bu iki şarkı, birbirini çok seven Güyer çiftinin sevdalarını bu gün de hâlâ yaşatmaktadır. Bu şarkı, Müzehher Hanım için bir anlamda sevgili eşinin kendine yazdığı şarkıya cevap mahiyeti taşır.

Müzehher Hanım, çok olmamakla beraber unutulmaz besteler yapmıştır. Bunlardan en ünlüsü, “Baharım, ilk aşkım, son ümidimdin benim” diye başlayan ve Hicaz makamında olan bestesidir. Ayrıca birçok güftesi bestelenmiştir. Ali Erköse’nin Muhayyer-Kürdi şarkısının “Viran olan kalbimde sevgilimi özlerim” ve Hüzzam şarkısı olan “Ümitsiz bir bekleyiş hasreti var içimde” bestelerinin güfteleri de Müzehher Hanım’a aittir.

Bu arada oğlu Metin Güyer de büyümüş ve annesi gibi radyo sanatçısı olmuştur. Türk sanat müziğini başarıyla icra eden Metin Güyer, beğenilerek dinlenen bir Türk sanat müziği yorumcusu olmuştur. Ankara Radyosu’nda ses sanatçılığının yanı sıra birçok öğrenci de yetiştirmiştir.

Müzehher Güyer, radyodan  emekli olduktan sonra Ankara’da yaşamına devam etmekteydi. Dingin ve mütevazı hayatı, yakalandığı kanser hastalığı yüzünden 4 Nisan 1998’de son buldu. Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’nda ebedi istirahatgâhına defnedildi.

Besteleri şöyledir: “Bahârım, ilk aşkım, son ümidimdin benim” (Hicaz, güfte kendisinin), “Ağlama dertli gönlüm, sevgilin dönmez geri” (Kürdili Hicazkâr), “Gam çekti gönül tâli'i yâr olmadı gitti (Kürdili Hicazkâr), “Titremeden seyredemem seni billâh şaheser” (Kürdili Hicazkâr), “Vefâsız aşkına düştüm düşeli” (Kürdili Hicazkâr), “Sonbahar geceleri ağlıyor dertli dertli” (Kürdili Hicazkâr, güfte kendisinin).

Bilinen güfteleri ise şunlardır: “Açma gönül sayfasını yaprak yaprak” (Cemalettin Tunaboylu, Uşşak), “Bad-ı saba bir sorum var nur-i semaya” (Necip Altın, Sabâ), “Bir gün dönersem eğer, o şarkıyı söyle” (Yıldırım Gürses, Nihavend), “İçimde sen miydin ateşten beter” (İrfan Özbakır, Hicaz), “İzinde dolaşır, bulamam seni” (Ziya Taşkent, Hicaz), “Niye gittin sevgilim öyle uzak ellere?” (Musa Kumral, Uşşak), “Unutmadım seni ben, her zaman kalbimdesin” (Şekip Ayhan Özışık, Karcığar), “Ümitsiz bir bekleyiş hasreti var içimde” (Ali Erköse, Hüzzam), “Viran olan kalbimde sevgilimi özlerim” (Ali Erköse, Muhayyer Kürdî).