MISIR’ın Çin ile olan
ilk diplomatik ilişkisi 1956’da gerçekleşmiştir ve Mısır, Çin’in Orta Doğu’da
diplomatik ilişki kurduğu ilk ülkedir. İki ülke arasındaki diplomatik ilişki,
1995’te Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Hüsnü Mübarek ile Çin Halk Cumhuriyeti
Devlet Başkanı Jiang Zeming’in (江泽明) “Stratejik Ortaklık Anlaşması”na imza atmasıyla
bir derece yükselmiştir[i].
Çin’deki
“Kültür Devrimi” döneminde Çin Hükûmeti Orta Doğu’daki tüm büyükelçiliklerini
Pekin’e geri çağırırken, Mısır’daki büyükelçiliğini bundan istisna tutmuştur.
Orta Doğu Çin için enerji açısından ne kader büyük önem arz etse de, 1950-1980
yılları arasında Çin, Orta Doğu ile pek ilgilenmemiştir. Çin’in Orta Doğu ile olan
sıcak ilişkileri, 1980 sonrası, özellikle de 2000’li yıllardan itibaren
başlamıştır[ii].
1999’da
Mübarek’in Çin’e yaptığı ziyareti sırasında Mısır-Çin-Süveyş Ekonomik ve Ticarî
İş Birliği Bölgesi Kurma Projesi’ne karar verildi ve bu proje 2008’de hayata geçirildi.
2011 Mısır Devrimi sonucu Muhammed Mursî iktidara
geldi. Dış politikada Mısır’ı Amerika’nın yörüngesinden uzaklaştırmak isteyen
Mursî, alternatif ortak arama girişiminde bulundu ve Çin’i ortağı olarak seçti.
Bundan dolayı Mursî, iktidara geldikten
sonra ilk uluslararası ziyaretini Washington’a değil, Pekin’e yaptı. Mursî
döneminde Çin’in Mısır’a yaptığı yatırımlar yüzde 60 artmış olup, 2008’de
hayata geçirilen Mısır-Çin-Süveyş Ekonomik ve Ticarî İş Birliği Bölgesi Kurma Projesi
sonrasında Çin yatırımları 500 milyon dolardan 2 milyar dolara yükseldi. İki
ülke arasındaki ticaret hacmi, 2007 rakamı olan 1,8 milyar dolardan 2013 yılının
sonunda 7,6 milyar dolara yükseldi[iii].
Ayrıca Çin, Orta Doğu’daki Arap-İsrail çatışmalarında hep Arap ülkelerinin tarafını
tuttu ve Filistin meselesinde Mısır’ın kararını destekledi[iv].
2014’te
Abdülfettah Es-Sisi Mısır Cumhurbaşkanı
olduktan sonra, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping (习近平), onun yemin
törenine özel vekil gönderdi. Aynı yılın Ağustos ayında ise iki ülke arasında
ilk strateji toplantısı gerçekleşti ve Ocak ayında Mısır’da, bakanlık statüsüne
sahip olarak “Çin Birliği” adında bir kurum tesis edildi. 2016’da Mısır ile Çin
arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 11 milyar dolar olarak gerçekleşmiş olup,
Mısır’ın Çin’e yaptığı ihracat ise 488 milyon dolardır[v].
2014’ten
2017’ye kadar olan zaman dilimi, iki ülke arasındaki resmî ziyaretlerin en
yoğun şekilde gerçekleştiği dönemdir[vi].
21 Ocak 2016’da Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, Mısır’a ziyarete
geldi; ziyaret sırasında iki ülke arasında 80 maddeli bir anlaşma imzalandı.
Anlaşma devlet güvenliği, teröre karşı birlikte mücadele etme, medya iş
birliği, dış ticaret, tarım ve kültür konularını içeriyordu. Böylece 2016
senesi, Mısır’da “Çin Yılı”, Çin’de ise “Mısır Yılı” olarak adlandırıldı[vii].
2017’de Mısır ile Çin arasındaki ticaret hacmi 11,4 milyar dolar olarak
gerçekleşmiş olup, Mısır’ın Çin’e yaptığı ihracat hacmi ise 1,034 milyar dolar
olarak gerçekleşti[viii].
Bu
süreçler yaşanırken, 1980’li yıllarda Çin’de reform döneminin başlaması ile
Doğu Türkistan’da siyâsî açıdan baskılarda görece hafifleme olmuştu. Halk bunu
fırsat olarak değerlendirdi ve çocuklarını Mısır, Pakistan ve Suudi Arabistan
gibi ülkelere din eğitimi alması için göndermeye başlamıştı. Böylece 1990’lı
yıllardan itibaren Mısır’a dinî eğitim almak için gelen Doğu Türkistanlı öğrencilerin
sayısı artmıştı. 2016’da bu sayı en uç noktaya ulaştı. 2016’da, Mısır’da eğitim
görmekte olan Doğu Türkistanlı öğrencilerin sayısının 3 bin ilâ 5 bin arasında
olduğu tahmin edilmektedir. Bu kadar çok sayıdaki Doğu Türkistanlı öğrencinin
dinî eğitim görmesi Çin Hükûmeti’ni rahatsız etmiş olmalı ki 2016 yılının
ortalarından itibaren bu öğrencilerden memleketlerine geri dönmeleri istendi.
Çin Hükûmeti ilk başlarda, Doğu Türkistanlı öğrencilerin anne ve babalarından
çocuklarını geri dönmeleri için aramalarını istedi; daha sonra ise Çin güvenlik
güçleri, Mısır’daki Doğu Türkistanlıları, memleketlerinde kalan aileleri ile
tehdit etmeye başladı. Bu sebeple birçok öğrenci Mısır’dan Doğu Türkistan’a
geri dönmek zorunda kaldı.
2017
senesindeki Ramazan Bayramı’nın son gününün hemen ertesi günü Kahire polisi,
Kahire’de dinî eğitim görmekte olan Doğu Türkistanlı öğrencileri gözaltına
almaya başladı. Bazılarını sokakta, bazılarını ise kaldığı evlerine baskın
yaparak gözaltına aldı ve karakola götürdü. Bu durumdan haberdar olan bazı
öğrenciler aceleyle diğer ülkelere gitmek için Kahire, İskenderiye ve Hurgada Havalimanlarına
doğru yola çıktılar. Fakat şâhitlerin söylediklerine göre, öğrencilerin hepsi
havalimanlarında Mısır polisleri tarafından yakalanarak hapishanelere
götürülmüşlerdir. Bu operasyon sonrasında gözaltına alınan Doğu
Türkistanlıların sayısının yaklaşık 100 olduğu söylenmektedir.[ix]
Gözaltına
alınanlar sorguya çekilirken, sorgulayanların sadece Mısır polisleri olmadığı,
Çin polislerinin de sorguda bulunduğu ortaya çıkmıştır. Yaklaşık iki ay
hapishanede gözaltında tutulduktan sonra bir kısmı, üçüncü bir ülkeye gitmek
şartıyla serbest bırakılmış, ancak bir kısmı ise kaybolmuştur. Kaybolanların
sonraki süreçlerde Mısır Hükûmeti tarafından Çin’e iade edildiği öğrenilmiştir[x].
21 Ocak 2016’da Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping, Mısır’a ziyarete geldi; ziyaret sırasında iki ülke arasında 80 maddeli bir anlaşma imzalandı. Anlaşma devlet güvenliği, teröre karşı birlikte mücadele etme, medya iş birliği, dış ticaret, tarım ve kültür konularını içeriyordu. Böylece 2016 senesi, Mısır’da “Çin Yılı”, Çin’de ise “Mısır Yılı” olarak adlandırıldı.
Mısır’daki Doğu Türkistanlılar
Mısır,
Doğu Türkistan için coğrafî mesafe olarak çok uzak sayılsa dahi halkın gönlünde
hep yakın hissedilmiştir. Orta çağlarda Büyük Türkistan ile Mısır’ın arasında
gelişen olaylar ve İslâm’ın eğitim merkezlerinden olan El-Ezher Üniversitesinin
Mısır’da bulunması, Türkistan halkının zihninde Mısır hatırasını hep taze
tutmuştur. Mısır’ın 8’inci yüzyılın ortalarından itibaren belli bir dönem Orta
Asya’dan gelen Türkler (Tolunoğulları, İhşidiler ve Memluk Devleti) tarafından
yönetilmesi de Mısır halkının Türkistan’ı tanımasında büyük rol oynamıştır.
Bazı kültürel farklıkların olmasına rağmen aynı dinî inançlara sahip olmak ve
aynı medeniyetin çatısı altında bulunmak, bu iki bölgenin eğitim ve seyahat
ilişkilerini sürdürmesinde kolaylık sağlamıştır[xi].
Doğu
Türkistanlıların Mısır’daki varlığı, elde ettiğimiz bilgilere göre 20’nci
yüzyılın başlarına denk gelmektedir. Örneğin, Doğu Türkistan’ın Gulca şehrinden
olan, Uygur Ceditlik Hareketi’nin öncülerinden biri olarak sayılan Nesuha Emin,
1905’te Mısır’a gelmiş ve El-Ezher Üniversitesinde eğitim almaya başlamıştır.
Onun Mısır’daki eğitim hayatı, 1915’te Doğu Türkistan’a dönene kadar devam
etmiştir[xii].
1933’te
kurulan Birinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin kurucularından biri olan Sabit
Abdülbaki de Mısır’a gitmiş olup, 1931’de çıktığı Hac seferiyle Hicaz bölgesindeki birkaç ülkede bulunmuş ve Mısır’ın
İskenderiye ve Kahire şehirlerine de gitmiştir. Mısır’dayken dönemin ünlü âlimleri
ile ilim sohbetlerinde bulunmuş, ünlü İslâm düşünürlerinden Muhammed Reşid Rida
ile çok yakın bir ilişki kurmuştur. Sabit Abdülbaki, Reşid Rida ile yaptığı
sohbetlerde İslâm âleminin durumu ve İslâm kanunu üzerine tartışmalar
yapmıştır. Hattâ Doğu Türkistan’daki esarete düşen halkı kurtarmanın yollarını
araştırmış, Mısır’daki âlimlerin tavsiyelerini almıştır. Mısır’dan Hicaz’a
dönerken iki ciltli “İslâm Kanunu” adlı eseri kaleme almıştır. Kaleme almış
olduğu bu eser, 1933’te Doğu Türkistan’da kurulan Doğu Türkistan İslâm
Cumhuriyeti’nin anayasasının temelini oluşturmuştur. Ayrıca diğer önemli
eserlerinden biri olan “Ruşen Beyan Türkî Tefsir-i Kur’ân” adlı Kur’ân
tefsirini Uygur Türkçesi ile kaleme almıştır[xiii].
Doğu
Türkistanlı önemli şahsiyetlerden İsa Yusuf Alptekin ve Muhammed Emin Buğra,
diasporadaki Doğu Türkistan dâvâsının liderlerinden olup, 1949’da Doğu
Türkistan, Çin Komünist Partisi tarafından işgal edildikten sonra, bir grup
Doğu Türkistanlı ile yurtdışına göç etmek zorunda kalmıştır. İsa Yusuf Alptekin
ve Muhammed Emin Buğra, Doğu Türkistan dâvâsında Mısır’ın merkez olmasını
savunmuşlardır. Bu iki önemli şahsiyet, 1953’te Müslüman Halkların Bağımsızlık
Mücadele Birliği’nin (جماعة الكفاح لتحرير شعوب الإسلامية) Kahire’de
düzenlediği Genel İslâm Konferansı’na katılmış ve dönemin El-Ezher Üniversitesi
temsilcisi Abdullatif Daraz ve ünlü yazar Taha Hüseyin ile fikir
alışverişlerinde bulunmuştur[xiv].
1953’te, Mısır’da, Uygur asıllı İbrahim Vasil önderliğinde “Savtu Türkistan”
(Türkistan’ın Sesi) adlı aylık dergi yayınlanmaya başlanmıştır. Bu derginin
yayınlanma amacı ise Doğu Türkistan’ı İslâm dünyasına tanıtmaktan ibaret
olmuştur. Bu aylık dergi 1959’a kadar yayınlanmıştır[xv].
1949’da Çin’in Komünist Parti yönetimine geçmesiyle yurtdışına
öğrenci gönderme faaliyetleri durdurulmuş ve Çin vatandaşlarının yurtdışına
gitmeleri yasaklanmıştır. Bu durum, Çin yönetimi işgalinin altındaki Doğu
Türkistan’da 1985’e kadar devam etmiştir. 1981’de Deng Xiaoping’in (邓小平) iktidara gelmesi
ve uygulamaya koyduğu dışa açılma politikaları neticesinde, yurtdışında eğitim
alma hareketliliği başlamıştır. Din bilgini Muhammed Ömer ile yaptığımız mülâkat
sırasında söylediklerine göre, 1980 sonrası Doğu Türkistan’dan Mısır’a gelenler
toplam 10 kişi olup, hepsi de 1985’te Mısır’a gelmiştir.
1949’dan
1980’e kadar Doğu Türkistan, Çin Komünist Partisi’nin ağır dinî ve kültürel
baskılarına maruz kalmış, bu dönemde dinî eğitim yasaklanmış ve din adamları hapse
atılmıştır. Ayrıca bu dönemde Umreye gitmek neredeyse imkânsızdır[xvi].
1976’da Mao’nun ölümü ve ondan sonra iktidara gelen Deng’in ekonomiyi önceleyen
reform politikaları sonucunda bir dönemlik -geçici olarak- şekilde Doğu
Türkistan rahat bir “nefes alabilmiştir”. Din adamları serbest bırakılmış ve
özel dinî eğitim yeniden devam etmiştir. 1979’da Çin’den ilk Hac kafilesi Suudi
Arabistan’a ulaşmıştır[xvii].
Bu dönemde bazı Doğu Türkistanlılar, Hac farzını edâ etmek için çıktıkları
seferde çocuklarını da yanlarında götürmüş, sonrasında çocuklarını, dinî eğitim
almaları için Pakistan ve Mısır’daki okullara yerleştirerek geri dönmüşlerdir.
1985’te Mısır’a eğitim almak için gelen Doğu Türkistanlılar da aynı şekilde
gelmişlerdir.
Kur’ân-ı
Kerîm’i Arapçadan Uygur Türkçesine ilk defa tercüme eden ve iki ciltten oluşan
hacimli Arapça-Uygurca sözlüğü kaleme alan ünlü din bilgini Muhammed Salih,
1990’da, Mısır’da düzenlenen İslâm Düşüncesinin Yenilenmesi için Uluslararası
İslâm Kongresi’nde (المؤتمر الإسلامي الدولي لتجديد الفكر الإسلامي), dünyada önde gelen
on Müslüman âlimden biri olarak seçilmiştir. Mısır Hükûmeti tarafından Mısır
Birinci Derece Bilim ve Sanat Madalyası’na (وسام العلوم والفنون من الطبقة الأولى)
lâyık görülmüştür. Madalya, dönemin Cumhurbaşkanı Muhammed Hüsnü Mübarek tarafından
bizzat verilmiştir. Ne yazık ki bu büyük din âlimi, 2018’de, Doğu
Türkistan’daki bir Çin toplama kampına gönderilmiş ve 40 gün sonra, 82 yaşında,
Çin Hükûmeti tarafından şehit edilmiştir[xviii].
Çin
İslâm Enstitüsü ile El-Ezher Üniversitesinin 2004’te yapmış olduğu anlaşma
üzerine Çin Hükûmeti, her sene İslâmî ilimler öğrenimi için belli sayıdaki
öğrenciyi Mısır’a göndermeye başlamıştır[xix].
Böylece Mısır’daki Doğu Türkistanlı öğrencilerin sayıları da artmaya
başlamıştır. Fakat Mısır’a gelen Doğu Türkistanlı öğrencilerin çoğu kendi
imkânları ile gelmiştir. El-Ezher Üniversitesi İslâm Hukuku Bölümünden mezun
olan din bilgini Muhammed Emin ile yaptığımız mülâkatta, Muhammed Bey,
kendisinin 2005’te Mısır’a geldiğini, o dönemde Mısır’da 150 ilâ 200 arasında
Doğu Türkistanlının olduğunu ve Doğu Türkistanlıların sayılarındaki artışın
2009’a kadar yavaşladığını anlattı. 2009 Urumçi Katliamı’ndan sonra Mısır’daki
Doğu Türkistanlıların sayıları istikrarlı bir şekilde artmaya başlamış ve Çin
Hükûmeti’nin 2015’te pasaport işlemlerini serbest bırakması sonucu Mısır’daki
Doğu Türkistanlı öğrenci sayısı bir kat daha artmıştır. Çin Hükûmeti ile Mısır
Hükûmeti’nin 4 Temmuz 2017’de ortak düzenlediği ve Doğu Türkistanlıları hedef
alan operasyona kadar Mısır’daki Doğu Türkistanlı öğrenci sayılarının 3 bin ilâ
6 bin arasında olduğu söylenmektedir [xx].
Mısır’da Uygur öğrenci avı
28-29
Nisan 2014’te, Pekin’de, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin İkinci Xinjiang
Çalışmaları Toplantısı düzenlendi ve toplantıda Doğu Türkistan’ın ekonomik
kalkınmasına, kamu hizmetlerine, sağlık, eğitim, güvenlik ve politik konumuna
vurgu yapıldı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 27-30 Nisan 2014 tarihinde Doğu
Türkistan’a yaptığı ziyaretinde, bölgede siyâsî istikrarın ve kamu güvenliğinin
sağlanması için ilgili dairelere bazı emirleri verdi[xxi].
2013’te Doğu Türkistan’da başlatılan “Sert Darbe Kampanyası”, Çin Komünist
Partisi Merkez Komitesi’nin İkinci Xinjiang Çalışmaları Toplantısı ile fikrî
zemine dönüşmüş oldu ve 2015’te Çin Devlet Konseyi tarafından çıkarılan
“Terörle Mücadele Kanunu” ile resmiyet kazanarak kanunlaştı[xxii].
Böylece 2015’te çıkarılan bu kanun ile Çin Hükûmeti, Çin genelinde bin 419
kişiye ceza uyguladı; bunların çoğu Uygurlardı[xxiii].
2016’da,
önceki yıllarda da olduğu gibi, Doğu Türkistan’da dinî ibadetlerin kısıtlanması
ve din adamlarına yönelik baskı ve tutuklamalar devam etmiştir[xxiv].
Tibet’in Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Chen Quanguo’nun (陈全国) 29 Ağustos 2016’da
sözde Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ne Komünist Parti Genel Sekreteri tayin
edilmesiyle Doğu Türkistan’da daha sıkı kontrol başlatıldı[xxv].
Kasım ayından itibaren Doğu Türkistanlıların pasaportlarına hükûmet tarafından
el konuldu[xxvi].
Yıl sonunda Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Savcılığı’nın yıllık
değerlendirme toplantısında, yalnızca Hoten ilinde olmak üzere toplam 835 memur
görevinden alındı ve hapse atıldı. Onların hapse atılma ve görevden alınmalarının
gerekçesi olarak bölücülük ve ayrımcılığa karşı hizmette düşüncelerinin doğru
olmaması, “ikiyüzlülük suçu” ve görevi ihmâl suçu gösterilmiştir[xxvii].
31
Aralık 2016’da, sözde Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Genel Sekreteri Chen Quanguo
ve özerk bölge üst düzey yöneticileri, Urumçi’de düzenlenen (sözde) Teröre
Karşı Güvenliği Koruma Yemin Töreni’ne katıldılar. Törenden sonra silahlı
kuvvetler, Urumçi’de ağır silahlar ile gövde gösteresi yaptı [xxviii].
26 Kasım 2018’de Doğu Türkistanlı toplama kampı şâhidi Mihrigül Tursun, Washington
AP’ye verdiği röportajda, Çin Hükûmeti’nin Nisan 2017’den bu yana bölgedeki
Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Müslüman milletlere yönelik toplama kampları
kurduğunu söyledi[xxix].
Son yıllarda ise bu kampların sayısının bin 400’e, kamptaki insanların
sayısının ise 8 milyona ulaştığı rapor edilmektedir [xxx].
2016’nın
Haziran ayında Çin ve Mısır arasında bir güvenlik anlaşması imzalandı.
Karşılıklı bilgi alışverişinde bulunarak aşırılık yanlısı örgütler ve terörizme
karşı mücadele etme sözü verildi[xxxi].
2016’nın Ekim ayında Mısır’da bulunan Çin Konsolosluğu, Mısır’a seyahat vizesi
ile gelen herhangi bir Çin vatandaşına eğitim ve ikâmet için izin belgesi
vermeyeceğini, sadece Mısır Pekin Konsolosluğundan etiğim vizesi alanlara bu
tür belgeleri vereceğini belirten bir duyuru yayınladı[xxxii].
Ekim ayında Çin, Mısır’a bir heyet gönderdi ve bu heyet Mısır’daki Doğu
Türkistanlı öğrencilere Mısır’dan ayrılmalarını bildirdi[xxxiii].
2017’nin Mart ayında, sözde Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Hükûmeti, yine din
adamlarından oluşan bir heyeti Mısır’a göndermiştir. Bu heyet de Mısır’daki
öğrencilere, Çin aleyhine herhangi bir eylem yapmamaları, söylemde
bulunmamaları, Çin karşıtı güçler ile iş birliği yapmamaları ve Doğu
Türkistan’a geri dönmeleri konusunda tavsiyeler verdi[xxxiv].
2017’nin
Nisan ayında Çin Hükûmeti, Mısır’daki Doğu Türkistanlı öğrencilere memleketlerindeki
aile bireyleri aracılığıyla 20 Mayıs’a kadar Doğu Türkistan’a geri dönmeleri
gerektiğini, aksi takdirde ebeveynlerinin tutuklanacağını duyurdu. Mısır’daki
Doğu Türkistanlı öğrencilerin çoğunluğu Kahire’deki El-Ezher Üniversitesi
İslâmî İlimler Bölümünde okumaktaydı. Öğrencilerin yarısından fazlası bu
duyurudan sonra memleketlerine geri dönmek mecburiyetinde kalmışlardır. Geri
kalanlar ise, dönen arkadaşlarının karşılaştıkları durumları öğrendikten sonra
dönüş konusunda tereddüt etmişlerdir[xxxv].
Çünkü dönenlerin çoğunluğu sınırda çok sıkı kontrollerden geçirilmiştir.
Memleketine döndükten sonra bir kısmı hapse atılmış, bir kısmı ise toplama
kamplarına gönderilmiştir.
Doğu Türkistanlı öğrencilerin bir kısmı Çin Hükûmeti’nin
çağrısına rağmen Doğu Türkistan’a dönmedi. 4 Temmuz 2017 günü akşam saatlerinde,
Mısır emniyet güçleri, El-Ezher Üniversitesinde okuyan ve Kahire’nin
Medinetu’n-Nasr (مدىنة الناصر- القاهرة)
bölgesinde bulunan Doğu Türkistanlı öğrencilere yönelik yakalama operasyonu
başlattı[xxxvi].
Operasyon sırasında Mısır emniyet güçleri, Doğu Türkistanlı öğrencileri
herhangi bir gerekçe göstermeksizin kaldıkları evlerde, lokantalarda ve sokakta
yakalayarak karakollara götürdüler[xxxvii].
Sosyal medyada yayınlanan görüntülerde Uygur öğrencilerin karakola götürüldüğü
anlar kaydedilmiştir. Uygur öğrencilerin elleri kelepçelenmiştir[xxxviii].
Yayınlanan diğer görüntülerde ise Mısır emniyet güçlerinin sadece Kahire’den
yaklaşık 70-80 Doğu Türkistanlı öğrenciyi tutukladığı görülmektedir[xxxix].
4 Temmuz 2017 tarihindeki operasyon sırasında
tutuklananlardan biri olan Yasin Tursun, 2013’te Mısır’a eğitim almak için
gelmiş olup, 2014’te El-Ezher Üniversitesi İslâm Hukuku Bölümüne kabul
edilmiştir. 4 Temmuz günü akşam saatlerinde Mısır polisleri, Yasin Tursun’un
evine baskın yaparak onu tutuklamış ve Nasr şehri Birinci Polis Karakolu’na (مدينة
الناصر شرطة قسم اللأول) götürmüşlerdir. Tutuklama
haberi Mısır’daki Uygur öğrencileri arasında WhatsApp aracılığıyla hızla
yayılmış olup, haberden sonra bazı öğrenciler Mısır’dan gitmek için Kahire,
İskenderiye ve Hurgada (الغردقة) Havalimanlarına
doğru yola çıkmışlardır. Fakat onlar havalimanlarında Mısır emniyet güçleri
tarafından yakalanmışlar ve Kahire’ye geri getirilmişlerdir. Sadece İskenderiye
Borg El-Arab (مطار برج العرب بالاسكندرىية)
Havalimanı’nda 19 kişi yakalanmıştır[xl]. Hurgada
Havalimanı’nda ise ilk önce 17 kişi yakalanmış, sonradan üç kişi daha
yakalanmış; aralarında iki kadın olduğu için diğer ülkelere gitmelerine izin
verilmiştir. Nuweiba
(نويبع) Limanı’nda üç aile
yakalanmış, iki ailenin gitmesine izin verilmiş, geri kalan bir aile ise gözaltına
alınmıştır[xli].
Mısır’dan Çin’e iade edilenlerden biri olan İlyascan
Rahman’ın eşi Meremnisa
Abdulgani’nin söylediklerine göre, onlar 4 Temmuz 2017
operasyon günü Türkiye’ye gitmek için seyahat hazırlıklarını yaparken,
telefondan Mısır polislerinin Doğu Türkistanlı öğrencileri tutuklamaya
başladığını ve polislerin ellerinde bir listenin olduğunu, o listede İlyascan
ve birkaç arkadaşının da isminin olduğunu öğrenmişlerdir. Bu sebeple Kahire
Havalimanı’na değil, Hurgada’ya giderler ve oradan da Türkiye’ye gitmeyi
plânlarlar. Fakat 7 Temmuz’da İlyascan ve arkadaşı Şireli Şirzat, Hurgada’da polisler
tarafından yakalanır. Hurgada Havalimanı’nda bir hafta boyunca tutuklu kaldıktan
sonra Kahire’ye getirilirler. Meremnisa, kocasının gözaltına alındığını ve
Kahire’deki bir hapishanede olduğunu, kocasının tutuklu kaldığı hapishane
gardiyanının kendisini telefonundan aramasıyla öğrenir. Çin’e iade edilen
Muhtar Rozi ise 16 Temmuz’da Mısır Nuweiba Limanı’ndan Ürdün Aqaba (العقبة) Limanı’na giderken gemide yakalanmıştır.
Mısır’daki Doğu Türkistanlı öğrencilere yönelik
yapılan operasyonda ne kadar Doğu Türkistanlı öğrencinin tutuklandığı belli
değildir. Çünkü farklı şehir ve bölgelerde tutuklanmışlardır. Kahire dışındaki
şehir ve bölgelerde tutuklanan Doğu Türkistanlıların hepsi daha sonra Kahire’ye
getirilmiştir. Tutuklanan Doğu Türkistanlılar 15-16 Temmuz 2017’de Kahire’deki
Tura Hapishanesi’ne getirilene kadar Kahire şehrindeki farklı karakollara onar
kişilik gruplar şeklinde dağıtılmışlardır. Doğu Türkistanlılara yönelik bu operasyonlar
hakkında ne Mısır, ne de Çin Hükûmeti tarafından resmî bir açıklama
yapılmıştır. Bu sebeple tutuklanan Doğu Türkistanlıların net sayılarına erişmek
zordur[xlii].
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) yayınladığı bir habere göre, 8 Temmuz
2017’de Mısır Hükûmeti, hiçbir tutuklama izni olmaksızın 62 Doğu Türkistanlıyı
karakola götürmüştür[xliii].
Aynı gün El-Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib’in yardımcısı Muhammed Mehanna, Mısır
emniyet güçleri tarafından toplam 43 Doğu Türkistanlının tutuklandığını,
onlardan sadece üçünün El-Ezher Üniversitesi öğrencisi olduğunu açıklamıştır[xliv].
3 Ağustos 2017’de Birleşik Devletler Uluslararası Dinî Özgürlükler Komisyonu
(USCIRF), Mısır Hükûmeti’nin Doğu Türkistanlıları Çin’e iade etmesini kınayan
mektubunda, Mısır Hükûmeti tarafından tutuklanan Uygurlar, Huiler (Tunganlar)
ve Salarlar olmak üzere Doğu Türkistanlıların sayısının 200’e yakın olduğunu
belirtmiş ve geri kalan Doğu Türkistanlıları Çin’e iade etmemesi gerektiği
talebinde bulunmuştur[xlv].
1 Ekim 2017’de Mısır’daki Düşünce ve İfade Özgürlüğü Derneği’nin
yayınladığı “Mısır’daki Uygur Krizi” adlı raporunda, tutuklanan Doğu Türkistanlıların
sayısının 90 ilâ 120 arasında olduğu belirtilmiştir[xlvi].
Doğu Türkistanlıları hedef alan bu operasyon sonrasında tutuklanan Doğu
Türkistanlılar, Çin Hükûmeti’nin Sisi yönetimine ilettiği liste doğrultusunda
tutuklanmıştır [xlvii].
Operasyon sırasında tutuklanan Yalkun Tursun, Mısır’da
tutuklanan tüm Doğu Türkistanlıların Tura Hapishanesi’ne toplandığını ve
sayılarının 95’e ulaştığını anlattı. Şamsuddin Ahmed (takma ad) adındaki bir
öğrenci, tutuklanan 95 kişinin 45 ve 50 kişilik iki gruba ayrılarak hapishanede
gözaltında tutulduğunu ve kendisinin, 11 günlük tutuklu kaldığı süreçte 3 Çinli
yetkili tarafından sorguya çekildiğini anlattı. Abdülmalik Abdülaziz (takma ad)
adındaki diğer bir öğrenci, kendisinin Mısır polisleri tarafından tutuklanırken,
polislerin kendisine, “Çin Hükûmeti senin için terörist dedi” dediğini, fakat
kendisinin sadece El-Ezher öğrencisi olduğunu anlattığını belirtti.
Hapishanedeyken gözaltında tutulan Doğu Türkistanlılar,
“kırmızı, yeşil ve sarı” olmak üzere üç gruba ayrılmıştır [xlviii].
Kırmızı renkte işaretlenenler Çin’e teslim edilmiştir. Teslim edilenler
hapishaneye veya toplama kamplarına götürülmüş olup bazılarından bir daha haber
alınamamıştır.
2016’nın
Mayıs ayında Çin Hükûmeti, Mısır’daki Doğu Türkistanlıların Doğu Türkistan’a geri
dönmelerini istedi. Çin Hükûmeti tarafından şantaja uğrayıp tehdit edildikten
sonra Doğu Türkistan’a geri dönen Doğu Türkistanlıların akıbetleri, toplama
kamplarına götürülme veya hapse atılmak olmuştur. 2017’nin Temmuz ayında Çin
ile Mısır Hükûmetlerinin düzenlediği ortak operasyon sonrası, Mısır’da eğitim
görmekte ve yaşamakta olan Doğu Türkistanlılar, Mısır güvenlik güçleri
tarafından gözaltına alındılar. Mısır güvenlik güçleri, Doğu Türkistanlıları
tutuklarken onların evlerine ve Uygur lokantalarına dahi baskın yaptı;
sokaklarda Doğu Türkistanlılar, Mısır polisleri tarafından âdeta avlandı; hattâ
diğer ülkelere kaçmak için havalimanına giden Doğu Türkistanlılar da Mısır
polisleri tarafından yakalandı.
Doğu
Türkistanlı öğrencilerin gözaltına alınmasında, Çin Hükûmeti’nin Mısır’da bir
nevi casusluk merkezi olan ve Mısır’daki Doğu Türkistanlıların kişisel
bilgilerini toplayan Mısır Çinli Öğrenci ve Akademisyenler Birliği’nin önemini
göz ardı etmemek gerekir. Doğu Türkistanlılar Mısır’a dindaşları olduğu için
inanarak gelmiştir ve operasyon sonrası tutuklansalar bile Mısır’a güvenerek
kendilerinin sonradan serbest bırakılacaklarına inanmışlardır.
Mısır’da Doğu Türkistanlılar tarafından kurulan hiçbir teşkilât, dernek veya vakıf bulunmadığı için, Doğu Türkistanlılar gözaltına alındıktan sonra kimse onlara yardım edemedi. Kendi canlarını kurtarmakla meşgul olan Doğu Türkistanlılar, kendi haklarını korumak için yasal yollara başvurmaya dahi fırsat bulamadılar. Doğu Türkistanlıları hedef alan “Ülkelerarası Suçluları İade Antlaşması” kapsamında, toplam 24 Doğu Türkistanlı, Çin’e iade edilmiş oldu. Bu sayı sadece ETHR Derneğimiz tarafından erişilen bilgilerdir; iade edilenlerin net sayıları meçhuldür. Elde edilen bilgilere göre, Çin’e iade edilen Doğu Türkistanlıların akıbetleri, daha önce Çin’in çağrısı ile Doğu Türkistan’a dönenlerin akıbetlerine benzemektedir. Mısır’daki Doğu Türkistanlıların gözaltına alınması ve Çin’e iade edilmesine ilişkin Mısır Hükûmeti veya Çin Hükûmeti şimdiye kadar resmî bir açıklama yapmamıştır.
Toplama
kampları ve hak ihlâlleri
BM
İnsan Hakları Konseyi, 2019 yılı için çeşitli ülkelerin insan hakları durumunu
gözden geçirirken, 22 ülke Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı insanlık dışı
davranışları kınadı. Fakat Çin’den büyük miktarda yatırım ve destek alan 50
ülke, Çin’in insan haklarını iyileştirmedeki başarılarını övdü. Bu 50 ülke
içinde Mısır da yer almaktadır.
Günümüzde
Doğu Türkistan’da insan hakları ihlâlleri soykırım boyutuna ulaşmış durumdadır.
Mısır Devleti, Doğu Türkistanlıları gözaltına almak ve Çin’e iade etmekle
Çin’in soykırım suçunu desteklemiş konumdadır.
Herkesçe
malûm olan toplama kampları, Doğu Türkistan’da 2017’den itibaren geniş ölçüde
ve hızlı bir şekilde tesis edilmeye başlanmıştır. Adı geçen toplama kampları
sadece yetişkinlere yönelik değildir; yatılı okul veya yetimhane adı altında
tesis edilen çocuk kampları da bulunmaktadır. Doğu Türkistan’da yine bütün dinî
ibadetler yasaklanmış durumdadır. Câmiler, türbeler ve mezarlıklar gibi Doğu
Türkistanlıların inanç ve kültürüne ait eserler, “yeniden inşâ etme” adı
altında yıkılmakta ve yok edilmektedir. “İkiz Aile Olmak” projesi adı altında,
2017’de sayıları 1 milyonu aşan etnik Han Çinli görevliler, özellikle aile üyelerinden
birileri toplama kamplarına gönderilen evlere yerleştirilmiştir. Doğu
Türkistanlı kızlar zorla etnik Han Çinli erkeklerle evlendirilmekte ve
mahremiyet hakları ihlâl edilmektedir. Doğu Türkistanlı kadınlar RİA taktırmaya, kısırlaştırılmaya ve kürtaj yaptırılmaya
zorlanmakta; erkekler dahi bu konuya dâhil edilmektedir.
Toplama
kamplarına götürülenler köle-işçi olarak zorla çalıştırılırken, “haşar” adı
altındaki sözde “gönüllü çalışma” ile geri kalan Doğu Türkistanlılar da zorla çalıştırılmaktadır.
Kısacası, günümüzde Doğu Türkistan’da insan hakları tamamen gasp edilmiş
durumdadır. İnsanlıktan söz etmek zor duruma gelmiştir. Durum böyle vahimken,
Mısır Hükûmeti, “Dindaşımız” diye kendisine güvenen Doğu Türkistanlıları Çin
gibi hukuk devleti olmayan bir ülkeye iade etmiştir.
Geçmiş
yıllarda Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri, Mısır, Tayland ve Endonezya gibi
ülkeler Çin ile aralarında imzalanan “Ülkelerarası Suçluları İade Antlaşması”
kapsamında Doğu Türkistanlıları Çin’e iade etmişlerdir. Çin ve Türkiye arasında
2017’de imzalanan “Suçluların İadesi Anlaşması”nın Çin Ulusal Konseyi
tarafından oylanarak kabul edilmesiyle bu anlaşma gündem oldu. İki ülke
arasında imzalanan bu anlaşma, diasporadaki Doğu Türkistanlıları, özellikle de
Türkiye’deki Doğu Türkistanlıları endişelendirmektedir. Nitekim yukarıda
bahsedilen ülkelerden Çin’e iade edilen Doğu Türkistanlıların, iade edildikten
sonraki durumları ile ilgili hiçbir bilgi yoktur. Uluslararası insan hakları
kuruluşlarının, iade edilenlerin sağlık ve genel durumları ile ilgili soruları
ve talepleri Çin tarafından cevapsız bırakılmıştır. Dolayısıyla günümüzde insan
hakları ihlâlleri soykırım boyutuna ulaşan Doğu Türkistan’da soykırımın durması
için insan hakları örgütleri ve benzeri kurumların önderlik ederek soykırıma “Dur!”
demeleri gerekmektedir. Doğu Türkistanlıların bir daha Çin’in ticarî
ilişkilerinin kurbanı olmalarının önlenmesi gerekmektedir.
[i] Mısır Dışişleri Bakanlığı, “Kısa tarihçe (نبذة تاريخية)”,
Mısır Dışişleri Bakanlığı, 2016.
[ii] Halil Kürşad Aslan, “Yükselen güç: Çin Halk
Cumhuiyeti’nin Ortadoğu politikasi”, Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi ,İİBF, uluslararası İlişkiler Bölümü. Akademik Ortadoğu,
9.1 (2014), 29–55.
[iii] Altay Atlı, “Çin, Mısır’ın En iyi dostu mu oluyor?”, Analist Dergisi, 43 (2014), 36–37.
[iv] SIS, “Mısır-Çin ilişkileri (العلاقات
المصرية الصينية)”, Mısır Devlet Bilgi Servisi, 2016.
[v] SIS, “Bilgi Servisi’nin Mısır-Çin ilişkileri üzerine
yayınları (إصدارات هيئة الاستعلامات عن العلاقات
المصرية – الصينية)”, Mısır Devlet Bilgi Servisi, 2017.
[vi] Ahram, “Bilgi Servisi: Mısır ile Çin arasındaki 60
yıllık ilişkilerin kilometre taşları (هيئة
الاستعلامات: محطات بارزة على مدار 60 عامًا من العلاقات بين مصر والصين)”, Ahram
News, 2017.
[vii] Arabic.people, “Önümüzdeki beş yıl içinde Çin ve Mısır
arasındaki kapsamlı stratejik ortaklık ilişkilerinin güçlendirilmesine yönelik
bir yürütme programının tam metni (النص الكامل لبرنامج
تنفيذي بين الصين ومصر بشأن تعزيز علاقات الشراكة الاستراتيجية الشاملة بينهما
خلال ا”, Arabic.people.cn, 2016.
[viii] Eldar, “Mısır ve Çin arasındaki ekonomik ilişkiler,
uzun bir işbirliği geçmişi (العلاقات الاقتصادية بين
مصر والصين.. تاريخ طويل من التعاون)”,
Eldar2030, 2020.
[ix] Mısır polisleri
tarafından tutuklanan Doğu Türkistanlıların sayısı çeşitli kaynaklarda faklı
gösterilmektedir. Bazı kaynaklarda 90 civarında olduğu, bazı kaynaklarda ise
150 civarı olduğu söylenmektedir.
[x] Gülsüm Alan, “Mısır, sığınmacı Uygur Türklerinin Çin
tarafından sorgulanmasına göz mü yumuyor?”, euronews,
2019; Abduveli Ayup, “Mısır’da tutuklanan Uygurlar (مىسىردا
تۇتۇلغان ئۇيغۇرلار)”, Radio Free Asia, 2017.
[xi] Nuri Yüce, “Mısır’da Türk dili ve kültürünün ilk
izleri”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi,
2011.
[xii] Muhammed Yusuf, “Bir El-Ezher mezununun geçmişi (بىر ئەزھەرىي ئالىمنىڭ ئېچىنىشلىق قىسمىتى)”, meripet,
3 (2016), 65–68.
[xiii] Yalkun Ruzi, “Sabit Damollam kimdir? (سابىت داموللام كىم؟)”, Uygur Akademesi,
2018; Nur Ahmet Kurban, “Davet adamlığından devlat adamlığına: Sabit Damolla”, Turkish Studies, 9.1 (2014), 313–25.
[xiv] Muhammed Emin Buğra, “Muhammed Emin Buğra’nın
konuşması (خطبة زعيم محمد أمين بوغرا)”, Türkistan
Sesi, 5 (1953); İbrahim Vasil, “Kahire İslam Konfransı (مؤتمر اسلامي عام في القاهرة)”,
Türkistan Sesi, 3 (1953).
[xv] İbrahim Vasil, “Türkistan Sesi (صوت تركستان)”, Türkistan Sesi, 1953.
[xvi] Haci Kutluk Kadiri, “Profesör Miyata: ‘İslam-Çin
mücadele mantığı’ (پروفېسسور مىياتا: «ئىسلام -
خىتاينىڭ تىركىشىش مەنتىقىسى")”,
Radio Free Asia, 2016.
[xvii] China Today, “Binlerce Çinli kutsal mekanda (عشرة آلاف صيني في المشاعر المقدسة)”, China Today, 2007.
[xviii] Faruk Muhterem, “Ellame Şehit Muhammed Salih Damolla
Haci (ئەللامە ئۇستاز شېھىت مۇھەممەد سالىھ داموللا
ھاجىم)”, Meripet, 1 (2018), 3–9; Guo Qiongjin, “Xinjiang’da Müslümanlar (المسلمون في شينجانغ)”, China Today, 2019.
[xix] Hu Yuxiang ve Wu Sike, “70 senelik Çin-Arap eğitim iş
birliği (التعاون التعليمي الصيني- العربي في سبعين عاما)”, China
Today, 2019.
[xx] Erkin, “Mısır Muhafazakar Partisi Uygur öğrecilerinin
Çin’e iade edilme olayını incelemeyi talep etti (مىسىر
كونسېرۋاتىپلار پارتىيەسى ئۇيغۇر ئوقۇغۇچىلىرىنىڭ خىتايغا قايتۇرۇۋېلىش ۋەقەسىنى تەكشۈرۈشنى
تەلەپ قىلغان)”, Radio Free Asia, 2019.
[xxi] Ma Junping, “Xi Jinping, ikinci merkezi Xiniang
Çalışma Konfıransı’nda önemli bir konuşma yaptı (习近平在第二次中央新疆工作座谈会上发表重要讲话)”, Xinhua Net News, 2014; People’s Daily, “Anavatanın Xinjiang’ını gittikçe
daha güzel inşa edelim —— Genel Sekreter Xi Jinping’in Xinjiang denetimi (把祖国的新疆建设得越来越美好——习近平总书记新疆考察纪实)”, CPC News, 2014.
[xxii] Euan McKirdy, “China approves wide-ranging counter
terrorism law”, CNN News, 2015; Radio
Free Asia, “China steps up ‘strike hard’ campaign in Xinjiang”, Radio Free Asia, 2014.
[xxiii] Human Rights Watch, “China: Disclose details of
terrorism convictions”, Human Rights
Watch, 2017; Human Rights Watch, “Mısır: Uygurları Çin’e iade etmeyin (埃及:勿将维族人遣返中国)”, Human Rights Watch, 2017.
[xxiv] Mehriban, “Kaşgar ve Hotan illerindeki otellerde dini
ibadet kısıtlaması ve Ramazan yasakları (قەشقەر ،
خوتەنلەردىكى مېھمانخانىلاردا دىنىي پائالىيەت ۋە رامىزاندىكى چەكلىمىلەر)”, Radio
Free Asia, 2017.
[xxv] Gülchehre, “Hotan hepishanesindekilerin çoğunluğu din
adamlarıdır (خوتەن قاماقخانىلىرىدىكىلەرنىڭ كۆپ قىسمى
دىندارلار)”, Radio Free Asia, 2017.
[xxvi] BBC News, “China confiscates passports of Xinjiang
people”, BBC News, 2016.
[xxvii] Mehriban, “Uygur memurların hedef alınması dikkat
çekti (ئۇيغۇر كادىرلارنىڭ زەربە بېرىش ئوبيېكتى
قىلىنىشى دىققەت قوزغىدى)”, Radio Free Asia, 2017.
[xxviii] Ümüdvar, “Çin’in silahlı kuvvetleri Urumçi’de yemin
töreni düzenledi (خىتاي قوراللىق ساقچىلىرى ئۈرۈمچىدە
مۇقىملىقنى قوغداش قەسەمياد يىغىنى ئۆتكۈزدى)”, Radio Free Asia,
2017.
[xxix] Maria Danilova, “Woman describes torture, beatings in
Chinese detention camp”, AP News,
2018.
[xxx] Murat Yılmaz, Doğu
Türkistan’da toplama kampları: Adım adım soykırım (istanbul, 2020); Mustafa
Bag, “Rapor: Çin’in Doğu Türkistan’daki faaliyetleri BM’nin ‘fiziki soykırım’
kriterini karşılıyor”, euronews,
2020.
[xxxi] Cai Jiaying, “Mısır ile Çin’in ortak işbirliği Uygur
öğrenciler iade edildi (埃及與中國聯手圍捕 遣返維吾爾族學生)”,
Taiwan News, 2017.
[xxxii] Erkin, “Çin Hükümeti Mısır’daki Uygur öğrencilere
yönelik kısıtlamalar getirdi (خىتاي ھۆكۈمىتى مىسىردا
ئوقۇيدىغان ئۇيغۇر ئوقۇغۇچىلارغا چەكلىمە قويدى)”, Radio Free Asia,
2016.
[xxxiii] Pidaî, “Çin’den gelen memurlar Mısır’daki Uygur
öğrencilere baskı yaptı (خىتايدىن كەلگەن خادىملار
مىسىردىكى ئۇيغۇر ئوقۇغۇچىلارغا بېسىم ئىشلەتكەن)”, Radio Free Asia,
2016.
[xxxiv] Şöhret Huşur, “Çin Mısır’daki Uygur öğrencileri
kendine çekebilmek için yine bir heyet gönderdi (خىتاي
مىسىردىكى ئۇيغۇر ئوقۇغۇچىلارنى ئۆزىگە تارتىش ئۈچۈن يەنە ئۆمەك ئەۋەتكەن)”, Radio
Free Asia, 2017.
[xxxv] Gülchehre, “Mısır’daki Uygur öğrenciler acı
çekmektedirler 1 (مىسىردىكى ئۇيغۇر ئوقۇغۇچىلار
ئىزتىراپ چەكمەكتە (1”, Radio Free Asia, 2017.
[xxxvi] Al Jazeera, “Kahire Müslüman Uygur öğrencileri
tutukladı (القاهرة تعتقل طلابا من الإيغور المسلمين)”, Al
Jazeera, 2017.
[xxxvii] Türkistan, “El-Ezher’in Uygur öğrencileri Mısır özel
kuvvetleri tarafından lokantalardan ve kaldığı evlerden tutuklandı”, Twitter, 2017.
[xxxviii] Uyghur from E.T, “Azhar’s uyghur students taking away
with police vehicles”, Twitter, 2017.
[xxxix] Uyghur from E.T, “Mısır’daki Uygurlar”, Twitter, 2017.
[xl] Editör Grubu, “Tam hikaye: Neden Sisi yönetimi Ezherli
öğrencileri tutukluyor? (القصة الكاملة: لماذا اعتقل
نظام السيسي ‘أزاهرة الإيغور’ الآن بالتحديد؟)”, Noonpost, 2017.
[xli] Halid Elmısrı, “Mısır’daki Uygur Müsülmanlar: İlk
geldiklerinde sıcak karşılandılar ve sonunda sürgün edildiler (مسلمو الإويغور في مصر: رحلة أولها ترحيب وآخرها ترحيل)”, Daraj,
2020.
[xlii] Sarra Grira, “Mısır: Çinli Müslüman Uygur öğrencilerin
tutuklanması ve onlara yapılan baskınlar (مصر:
اعتقالات ومداهمات بحق طلاب من مسلمي الأويغور الصينيين)”, Frence24, 2017;
VOA, “Baskıyı yurtdışı ülkelerde uygulamak mı? Mısır polisleri Çin vatandaşı
Uygur öğrencileri büyük ölçüde gözaltına aldı (将镇压延伸至海外? 埃及警方大规模拘捕中国维族学生)”, VOA, 2017.
[xliii] Human Rights Watch, “Mısır Uygurları Çin’e iade
etmemeli, Müslüman Uygurlar zorla geri gönderildikleri takdirde hapis cezasına
ve işkenceyle karşı karşıya kalacaklar (على مصر عدم
ترحيل الإيغور إلى الصين يواجه أعضاء الأقلية المسلمة السجن والتعذيب إن أعيدوا قسرا)”, Human
Rights Watch, 2017.
[xliv] Subhi Mücahid, “El-Ezher: Mısır yönetimi üç Ezher
öğrencisi dahil 43 Uygur’u gözaltına aldı (الأزهر:
الأمن المصري احتجز 43 من ‘الأيغور’ بينهم ثلاثة طلاب أزهريين )”, Raialyoum,
2017.
[xlv] USCIRF, “USCIRF Mısır’ın Uygur Müslümanları Çin’e iade
etmesini kınadı (USCIRF Condemns Egypt’s Deportation of Uighur Muslims to
China)”, USCIRF, 2017; Radio Free
Asia, “Mısır’da beyaz korku yayılıyor, 200’den fazla Uygur ve Hui öğrenci Mısır
polisleri tarafından tutuklandı (埃及白色恐怖蔓延 逾200維族回族留學生遭警抓捕)”,
Radio Free Asia, 2017; VOA, “More
than 200 Uyghur students detained in Egypt”, VOA, 2017.
[xlvi] Muhammed Mustafa ve Muhammed Naci, Hoş karşılanmazlar: Mısır’daki “Uygur”
kriziyle ilgili rapor (غير مرحب بهم تقرير حول أزمة »اإليغور« في مصر), 2018.
[xlvii] Mepa News, “Mısır Doğu Türkistanlı öğrencileri Çin’e
iade etmek için tutukladı”, Mepa News,
2017.
[xlviii] Hong Shengfei, “Mısır, Çin yatırımı için Uygur öğrencileri tutukladı ve ülkelerine geri gönderdi (為了中國的投資 埃及逮捕遣返維吾爾學生)”, Newtalk, 2019; Areeb Ullah, “Egypt aided Chinese officials to detain and ‘interrogate’ Uighur students”, Middle East Eye, 2019; The Straits Times, “‘Nightmare’ as Egypt helps China to detain Uighurs”, The Straits Times, 2019.