Muhalefete niçin inanmam?

“Bu sonbaharda seçim yapılır” dediler, fakat o sonbaharda seçim olmadı. Daha doğrusu, onların tahmin ettiği erken seçim hiçbir zaman olmadı. Şimdi de “Falanca vakit seçim var” diyorlar… Geçmişte niçin yanıldıklarının hesabını vermediler ki şimdikine niye inanayım?

BAZI vatandaşlarımız, “İşi gücü bıraktın, muhalefetle uğraşıyorsun; bunun memlekete ne faydası var?” diye düşünerek başlıktan itibaren yazacaklarıma itiraz edebilirler.

Baştan o itirazlara cevap vereyim de bari, sonraki cümlelerimi kurtarmış olayım; aksi hâlde hepsi havaya gidecek!

Muhalefete niçin inanmadığımı da peşi sıra, sizi bekletmeden hemen yazacağım…

***

Muhalefet de iktidar gibi bir ülkenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Aslında farklı alternatifler ileri sürmek, bilgiyi sorgulamak ve alışkanlıkları gerekirse masaya yatırmak, muhalefet sayesinde mümkün olabilir.

İyi bir muhalefet demek, bunların iyi yapılması demektir. O yüzden muhalefete yüklenmemi lütfen doğal karşılayın ve istirham ediyorum, “muhalefet etmeyin”! (Böyle de bir ironi yapmış olayım.)

***

Muhalefete niçin inanmadığıma gelince…

Geçtiğimiz 18 sene boyunca muhalefet liderlerinin çoğu seçim tahminlerinde bulundular. Yanlış anlaşılmasın, “Önümüzdeki ilk seçimde tek başımıza iktidarız” gibi tahminlerini kastetmiyorum. Seçimin ne zaman yapılacağına dair tahminlerdi bunlar...

“Bu sonbaharda seçim yapılır” dediler, fakat o sonbaharda seçim olmadı. Daha doğrusu, onların tahmin ettiği erken seçim hiçbir zaman olmadı. Şimdi de “Falanca vakit seçim var” diyorlar…

Geçmişte niçin yanıldıklarının hesabını vermediler ki şimdikine niye inanayım?

Recep Tayyip Erdoğan’a, “Seni cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz” dediler. Bunu niye yapamadıklarının hesabını vermediler, peki, taraftarları bundan sonra onların böyle şeyleri yapabileceklerini nereden bilsinler?

Seçim sonucu tahmini, seçim zamanı tahmini, seçim hedeflerini tutturma gibi şeylerin hiçbiri doğru çıkmamış bir muhalefetin terör konusunda söyledikleri doğru çıktı mı acaba? Başarısız olunacağı iddiasıyla Afrin’e girilmesine karşı çıktılar. Peki, sonuç? Yine yanılgı…

Bazı belediye başkanlarının görevden alınmalarına demokrasi ve hukuk sebebiyle karşı çıktılar. Onların dediklerinin tam da tersi oldu. Meğer hukuk ve demokrasi gereğince, teröre destek oldukları için görevden alınmaları şartmış.

Peki, uluslararası konular? Maalesef o konuda tamamen küçücük dünyalarında kalmış olmanın yansımalarına hayretle şâhit oluyor ve anlıyoruz ki, yan yana değil de karşı karşıya olunduğu için “Doğu” dedikleri batı, “Güney” dedikleri şey kuzey çıkıyor. Ara yönleri söylemiyorum, “Yanlışları takip edeceğiz” derken doğrumuzdan olacağız.

Libya konusunu zaten bilirsiniz... “Libya’yla askerî bir anlaşma yapmayalım” dediler. Şu yaşananlardan sonra ağızlarını bıçak açmıyor. “Türkiye’yi yalnızlaştırdınız” yahut “Dost edinelim” diyerek gösterdikleri, meğer bizim haklarımızın, kaynaklarımızın, imkânlarımızın dostuymuş. Kendi hak, kaynak ve imkânlarımıza dost olunca, güya dostumuz olacaklar, hemen düşmanımız oluverdiler.

Yok savaş gemisi göndermeler, yok Türkiye’yle uğraşan teröristlere silah vermeler, uçaklarla efelenmeler falan… Bunların niye bize Patriot Hava Savunma Sistemi satmadıkları şimdi daha iyi anlaşılıyor! Muhalefetin ağzına uysak, “dost ülkeler” (!) bizi bir kaşık suda boğacaklarmış meğer…

Bizim muhalefeti de yanına alarak bize “basın özgürlüğü” tavsiyesi veren Fransa’nın, sosyal medya özgürlüğünden dem vuran ABD’nin son 10 gündeki hâl ve hareketleri, dertlerinin ne olduğunu, daha doğrusu dertlerinin basın ve sosyal medya özgürlüğü falan olmadığını açıkça gösterdi. Meğer onlar, oturdukları yerden düğmeye basacak, bizim vatandaşımızın iyi ve temiz niyetlerini istismar edecek ve yıllardır birçok Arap ülkesine yaptıkları gibi kukla yönetimlerle elimizdeki kaynaklara ve imkânlara -Allah muhafaza- çökeceklermiş.

Cumhurbaşkanlığına giden CHP’liden Korona açıklamalarına, FETÖ’cü siyâsetçilerin listesinin ellerinde olmasına kadar muhalefetin inandırıcı olmamasının pek çok örneği var. “Ârife târif gerekmez” deyip yol haritamızı bir cümleyle söyleyelim. İşini ciddiye alan bir muhalefet çıkıncaya kadar kendi değerlendirmelerimizi, eleştirilerimizi, alternatif çözüm üretimlerimizi kendimiz yapalım. Sonra bunların en doğrusuna ulaşıp hayata geçirelim.

Joe Biden ve saz arkadaşları da kâh Kobani olaylarının müsebbiplerinin yargılanmasına, kâh Kanal İstanbul’a, kâh şehir hastanelerine karşı çıkarak 2023’ü bekleye dursunlar...