SEDAT Peker adlı bir
mafya başının 2 Mayıs’tan itibaren yüklediği sansasyonel videolar, gereğinden
fazla abartılarak ülke gündemini işgal etti. Anlaşılıyor ki, bazı aklı evveller
bu videolarla Hükûmet’i düşüreceklerini, bu olmazsa en azından birkaç bakan ve
önemli ismin kellesini alacaklarını sanıyorlar.
Bu
tip bir eylem, Eski Türkiye’de iş gördüğü ve gerçekten de Hükûmet yıktığı için,
aynı yöntemin bir kez daha denenmesinin akıl dışı olduğu söylenemez.
Videolara
temel maksat açısından bakınca, ilk hedef olarak arkasında kuvvetli bir halk
desteği olan ve kabinenin en başarılı bakanlarından Soylu’yu aldığı görülüyor. Videolarda
Soylu’nun hedef alınıp Erdoğan’a hulus çakılmasının bir nedeni var; asıl
hedefin Erdoğan olduğunu gizlemek. Bu ustaca örtülmüş ana hedef, videocu mafya
bozuntusunun arkasında bazı sinsi siluetlerin olduğunu çok açık ediyor.
Olay,
birkaç küçük farkla 7 Şubat MİT kumpasına benziyor. Orada da asıl amaç Erdoğan
idi ama görünürde MİT Başkanı hedef alınmıştı.
Peker’in
kirli geçmişine hiç bakmadan, sadece servis ettiği videolardan hareketle
sahnenin önünde görünen bu zavallı kuklanın bir değerlendirmesini yapacağım…
***
Bu
mafya bozuntusunun sesi ve üslûbu, ruh sağlığı yerinde olmayan bir figürle
karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Hasta ve yaralı bir ruhun bastırılmış
bütün sadist duygularını yüklenen iğrenç bir ses!
Gâh
bir yılan ıslığı, gâh bir eşek anırtısı, gâh bir köpek hırlamasını andıran bir
silsilede ilerliyor. Kontrol etmekte zorlandığı ancak her şeye rağmen sevimli
bir eda vermeye çalıştığı, eziklik ve aşağılık duygusunun her yerinden
fışkırdığı bir gülüş… El pompasıyla yarı şişirilmiş topa benzeyen, asıl
ifadesini ve nurunu çoktan yitirmiş bir surat…
Sunuş
biçimine gelince… Sap yiyip saman ifrazat eden bir sunum! “Cahil cesur olur”
hükmünce ahkâm kesmeler, erdem dersi vermeler, din ve iman bahsinde fetva emini
kesilmeler... Bu tavır bana bir halk deyimini çağrıştırdı: “Her tarladan bir
kesek, kıçı başından yüksek.” Tutarsız ve insicamsız bir konuşma, laübali bir
eda… Hâsılı, bir pişirim tarhanaya değmez gevezelikler!
***
Beni
asıl ilgilendiren, sunduğu dosyaların içeriği ve bu içeriğin hedef kişilerle
ilişkilendirilme biçimi. Tam bir FETÖ taktiği! Zaten bu tip iftiralar vakt-i
zamanında FETÖ’nün firari elemanlarınca defalarca servis edilmişti.
Bu
mafya bozuntusunun iddialarını Devlet, elbette devlete yaraşır bir ciddiyetle
irdeleyecektir, orada sorun yok. Zaten Soylu kendi hakkında suç duyurusunda
bulunarak rakibin hamlesini “gördüğünü” söylemiş oldu.
Benim
bu yazıyı kaleme almaktan asıl maksadım, Peker pokerinin bizim gördüğümüzden
çok farklı bir biçimde oynandığına dikkat çekmektir. Bu oyunda Peker’i her iki
tarafın da kendi amacı için azamî yönden kullanma gayreti içinde olduğu görülüyor.
Peker’i
görünürde kullanan taraf CIA, BAE ve bizim ABD güdümüne girmiş mandacı
muhalefettir. BAE’nin başkenti Dubai, Erdoğan’ın meşhur “One minute” çıkışından
beri Türkiye aleyhine dozu gittikçe artan bir düşman karargâhı konumu aldı.
Anladık ki Dubai, ABD ile İsrail’in Sünnî İslâm dünyasının içine soktuğu en eşkin
Truva atlarından biriymiş.
Olayların
makarasını geriye doğru sarınca görüyoruz ki, 7 Şubat MİT kumpasının, 17-25
Aralık tezgâhının ve nihayet 15 Temmuz ihanetinin FETÖ’cü hainler tarafından
plânlanma üssü de Dubai imiş. Dubai bu olaylara hem yataklık yapmış, hem
finansal destek vermiş, hem de medya ve istihbarat kolunda sınırsız imkân
sunmuş. Dubai’nin yaptığı bütün faaliyetler de ABD’nin talimatı ve bilgisi dâhilinde
cereyan etmiş. Şimdi Türkiye düşmanı bu ikili, bir mafya bozuntusu üzerinden
yeni bir saldırı başlatmış görünüyor. Bu ikilinin çabalarını el ovuşturarak
bekleyen ise bizim muhalefet.
CHP,
İP, HDP, SP, GP ve DEVA Partisi, ABD-BAE ikilisinin dümen suyuna girdiler bir
kere ve çıkmaları mümkün değil. Zira kendilerini dizayn eden gizli patronları
maalesef ABD ve BAE. Ancak burada bizim güdümlü muhalefeti bekleyen tehlike,
mafya ile müttefik yapılmalarıdır. Şu anda Peker, bizim muhalefetin ortak
sözcüsü konumundadır. Peker’in lojistiği ise ABD ve BAE’nin kuklası FETÖ’den.
Bu durumda bizim muhalefet yedi kocalı Hürmüz’e benziyor. Yarın bu kocaların
çıkarları çatışırsa, bizim muhalefetin nereye savrulacaklarını Allah bilir.
Karşı
şer cephesinin sahaya süre süre Peker gibi öngörülemez bir ruh hastasını mal
bulmuş Mağribî edasıyla sürmesine bakılırsa, içine düştükleri durumun
çaresizlik ve kısırlığı açıkça görülür. Şer cephesi, öyle görünüyor ki, bu gibi
durumlarda kendilerine zafer kazandıran bütün eski vesayet güçlerini
kaybetmişler.
Artık
ellerinde ordu yok ki tank yürütsünler, yargı yok ki hukuk kumpasları
kursunlar, üniversiteler yok ki gençleri kışkırtsınlar, STK’lar -büyük ölçüde-
yok ki ortamı karıştırsınlar. Bir sosyal medyada iyiler, onun patronu da ABD
malûm, olacak o kadar. Ana akım medyada da dengeli bir durumdan söz edebiliriz.
Hâl
böyle olunca, şer cephesinin elinde işe yarar cephane kalmamış görünüyor.
***
Emekli
büyükelçi bildirileri, Boğaziçi’nde Levanten tiplerin kışkırtılması, emekli
amirallerle komik gerekçeli muhtıra teşebbüsleri, Kuytul denen Selefi
kuklasının elemanlarınca itikaf eylemi gibi bir sürü kepazelik işe yaramayınca,
doksanlı yıllardan beri el altında tuttukları mafya bozuntusunu sahneye
sürdüler.
Gelelim
yerli ve millî cepheye…
Peker’in
artık kabak tadı veren videolarının güya havalı ihbar ve iddia dozu kesilip de
lâf olsun torba dolsun basitlikleri başlayınca, yumurtlayacağı hezeyanların dibi
görüldü. Bunun üzerine önce Bahçeli, ardından da Erdoğan, Soylu’nun ardında
duran birer konuşmayla şer cephesinin bütün beklentilerini berhava ettiler.
Gelelim
Türk Devleti’nin oyun içindeki oyununa…
Bana
göre Peker’i şer cephesinin kucağına iten, aslında Türk Devleti’nin derin
aklıdır. Devlet, Cumhur İttifakı ve devlet kurumları içerisinde faaliyet
gösteren kripto yapıların peşindeydi. Bunları bir türlü kesin şekilde teşhis
edemiyordu. 12 yıldır FETÖ ile iltisaklı olduğu malûm Peker üzerinden bu
yapıların renk vermesini amaçlıyordu. Devlet, Peker’in bazı isimleri zorunlu
olarak telâffuz edeceğini, ABD ve BAE’nin, iktidarı video hamleleriyle en
etkili şekilde sarsmak için içteki adamlarını harekete geçireceğini, uyuyan
hücrelerin sosyal medya üzerinden baş göstereceğini çok iyi hesaplamıştı.
Nitekim
bu video hengâmesinde sosyal medya üzerinden baş gösteren onlarca uyuyan hücre
uyandı ve böylelikle CIA ve BAE istihbaratıyla irtibatlı içteki hainler tek tek
devletin radarına girdiler. Devlet, gerekli takip ve izlemeleri yaptıktan sonra
bu hainlerin ilişki ağlarını, gizli kripto liderlerini, işbirliği içerisinde
hareket ettikleri siyâsî ve bürokratik isimleri ortaya çıkarmak için düğmeye
basacaktır.
Peker
oltasına düştüklerinden habersiz olan şer cephesi, ava giderken avlanacak ve
Türk derin devlet aklı, oltaya gelen balıklar üzerinden bu cephenin unsurlarını
deşifre edecektir. Bundan en büyük zararı ise iktidarı düşürmeye çalışan, ancak
patronları tarafından mafyanın kucağına itilen muhalefet görecektir. Bir
sürpriz olmazsa kelle avına çıktıklarını sanan bu ucuzcuların gereksiz kelleleri
omuzlarından düşecektir.
Gün
ola, harman ola! Bekliyoruz...