Montrö mü, sörf mü?

Montrö dalgası oluşturmak ve iktidar sörfü yapmak ince bir hamle. Cumhur İttifakı, kendinden emin sörf yapıyor. Fakat iktidar, bir algının kör noktasına kurban gidebilir: “Kanal İstanbul, 2023’te açılışı yapılabilecek bir takvime sahip değil!” Dolayısıyla Kanal İstanbul’un 2023 seçimlerine avantaj sağlayacağı öngörüsü, “anlatamamak” diline dolanabilir.

ESKİDEN AK Parti, muhalefet sosyolojisinden aldığı güçle bıyık/sandık altından gülerdi. Şimdilerde ise Millet İttifakı sosyolojisini oluşturduğunu vehmediyor...

Oysa sosyoloji, ya geçici ama etkin bir çıkar etrafındaki kümeleri ile oluşur ya da büyük bir ideal etrafında örgütlenmekle yapılanır.

Millet İttifakı’nın “geçici kümelenme” heyecanına katıldığı ortada.

Ancak “geçici” ifadesinin altını sadece “Erdoğan gitsin!” duygusunda konsolide ediyor. Güvenlik, ekonomi, eğitim, dış politika alanlarında Millet İttifakı’nın nelerde, hangi konularda niçin ittifak ettiğine dair bir bilgiye/duruma sahip değiliz...

Cumhur İttifakı ise devlet eksenli dış politika, sağlık ve ekonomi alanlarında ittifak farkındalığı içinde ancak sosyolojisinden kopuyor.

Erdoğan bu kopuşun farkında; ancak 2023 seçimlerinde başkanlığına mâl olacak bir kırılma yaşatacağını öngörmüyor. Yerelde ve genelde yaşayacağı kayıpları ise kaçınılmaz görüyor.

Bir grup amiralin Montrö bandı üzerinden yokladığı nabza karşılık Cumhur İttifakı’nın verdiği tepki, bir kalp çarpıntısı izlenimi verdi. Belli ki bu bildirinin arka plânındaki örgütlenme ciddî.

Bu bildirinin bize ilham ettiği iki önemli taktik var: Kanal İstanbul ve TSK içinde “yeniden Ergenekon” kartları...

CHP, Erdoğan’ı devirmek için çok ciddî bir imkân bulduğunu düşünüyor: Kanal İstanbul...

Kanal, CHP’nin iktidara yürüyüş kanalına dönebilir. Millet İttifakı’nın Erdoğan karşıtlığında en çok sevdiği üç kampanya malzemesi, âdeta Kanal İstanbul üzerinden coşturulacaktır: Tek Adam kararları, Arap sermayesi ve “zenginler partisi”...

Dolayısıyla Millet İttifakı için her söz, öyle veya böyle, Kanal İstanbul’a getirilecektir.

İmamoğlu’nun bile beceriksizliği bu kanala istiflemesi ve hatta amiraller gibi Kanal İstanbul işine girişeceklerin yargılanacağı tehditlerini savunma sebebi aynıdır: “İktidarı kanalda boğmak”…

Amiraller ise Ergenekon-Ay Işığı operasyonlarının rövanşının peşindeler. “FETÖ bize kumpas kurdu; o günlerde de hâmisi Erdoğan’dı” akîdesi üzerine kurguladıkları bir hedef var: CHP içindeki ulusalcı-Kemalist dokuyu güncellemek…

Montrö dalgası oluşturmak ve iktidar sörfü yapmak ince bir hamle. Cumhur İttifakı, kendinden emin sörf yapıyor. Fakat iktidar, bir algının kör noktasına kurban gidebilir: “Kanal İstanbul, 2023’te açılışı yapılabilecek bir takvime sahip değil!”

Dolayısıyla Kanal İstanbul’un 2023 seçimlerine avantaj sağlayacağı öngörüsü, “anlatamamak” diline dolanabilir.

Cumhur İttifakı, kendisine daha güçlü bir kanal bulmalı! Örneğin CHP-HDP-ABD ittifakına/kanalına dikkat çekip deşifre etmek gibi...

Zaten bu aralar seçmen kanal kanal geziyor; arayışta ve gergin.

Sörf tamam da, Montrö dalgasında değil!