MODERN dünyanın gerçekliği bu
çağa kadar oluşmuş ve güçlenmiş birçok sistem gibi aile kurumunu da etkisi
dışında bırakmıyor. Bu zamana kadar korunan dünya görüşleri ve hayata bakışlar
da sanki değişen zamanın akışında devam ediyor. Aslında bu çok doğaldır; çünkü
değişen insan, değişen dünyanın merkezidir. Sosyal ilişkiler de insan
düşüncesinin, varlığının birer halkasıdır.
Bir Doğu memleketinin vatandaşı olarak özellikle
İslâm dinini kabul ettikten sonra onu daha fazla sahiplendik. Yüzyıllarca Türkler
için töre, yasa olarak değerlendirildi. Mümkündür ki, Türk’ü
güçlü tutan böyle töreler, eşi ve benzeri olmayan bağlılığı, dolayısıyla
birliği sağlamıştır. Aksi takdirde fikir birliği
olmazsa, yaşam birliği de olamazdı. Aksi takdirde parçalanmalar ve diğer
milletler içinde küçülüp eriyerek azınlık durumuna düşer, hatta yok olmamıza da
sebep olunurdu.
Bugün modern dünyadaki gelişmeler töreleri de
sarsabilir. Dünya görüşü tamamen oluşmamış olan, yeniliğe ve yeni bilgi
kaynaklarına açık olan çocuk ve genç nesilleri törelerle sınırlandırmak mümkün olmamaktadır.
İnternet mevcut olan bütün sınırları ortadan kaldırıyor ve dünyayı tek bir
toplum hâline getiriyor. Artık çocuklar ve gençler, oynadıkları internet
oyunlarında gerçek hayatta birlikte yaşadıkları komşu ve akraba yaşıtlarıyla
olmaktansa, dünyanın uzak bir kıtasındaki farklı şehir veya köy sakini ile
daha çok birlikte olabiliyorlar. Gerçek ve mecâzî mânâda internet sınırları aşıyor
ve yok ediyor.
Bu durumda gelenek ve göreneklere uygun
yetişmeyen genç nesil, kolaylıkla farklı dünya görüşünü sahipleniyor ve artık o
yöndeki gelişim, millîlikten uzaklaşıyor. Buna rağmen değişmeyen bir şey
var ki, onun vasıtasıyla aile kurumunu ve devleti de korumak mümkün olabilir. Değişmeyen,
sevme ve mutlu olma ihtiyacıdır. Zaten bu sayede bilim ilerleme kaydetmedi mi? Daha
rahat, daha huzurlu, daha mutlu olmak için keşfetti insan buzdolabını, çamaşır
makinesini, telefonu, uzay gemisini… Merdivenleri çıkmaya sarf edeceğimiz
zamanı ve enerjiyi sevdiği insanlara ve işlere sarf etmek niyetiyle yarattı
asansörü belki…
Saadetin en mühimi, aile saadetidir. Aile saadeti
olmayan insanın ömür boyu mutlu olması imkânsızdır. Kariyerinde, diğer sahalarda
kazanacağı en büyük ödülün sevincini insan ilk olarak sevdiği ile paylaşmak
ister. Bu paylaşmayı hangi robotla doyasıya yaşayabilir insan?
Evet, tam da şu mâkâmda insan, yine yaratılışının
en evveline döner. Duygularına, kendine... Duygularını paylaştığı insanlar ailesi
olur insanın. Aile, modernleşme tufanından bizi, sevdiklerimizi Nuh’un gemisi
gibi korur.
Sevgi, güven, merhamet, hayırseverlik dolu
insan, modern teknolojiyi ve cihazları da hayırlı işler için kullanır. Demek
ki, esas endişelenecek şey, dünyanın maddî ve teknolojik değişimi değil,
insanların duygu tenezzülü olabilmesidir.
İnsanın en mühim gerçekliği, onun psikolojik
varlık olması. Bütün idare etme ve idareden çıkma noktaları da, insanın psikolojisine
hâkimiyetinin derecesine bağlıdır. Bu noktaları dikkate almak ve kontrolde
tutmak için toplum olarak en çok değer vermemiz gerekenler, çocuklardır.
Onların eğitim ve öğretiminde, anne ve babaları bütün işlerinden daha sorumlu ve
ciddî yaklaşmalıdırlar. Eğitim kurumlarının da bu hususta çok önemli etkileri vardır.
İzledikleri çizgi filmler, okudukları kitaplar, dinledikleri müzikler,
çocukların şuurunda inanılmaz derecede güçlü izler bırakırlar. Çocukların
eğitimi ile ilgili küçük bir dikkatsizlik, ânî psikolojik sarsıntılara sebep
olabilir. Bu sarsıntılar, çocuklarla beraber büyürler. Psikolojik sarsıntı
geçiren çocuklar, hasta ve zayıf karakterli, zayıf iradeli gençlere dönüşebilirler.
Böyle gençlerin kurduğu mutsuz ailelerle güçlü toplum ve güçlü devlet yaratmak
mümkün değildir.
Bu mânâda anlamalıyız ki, çocuklara sadece
yatırım gibi bakan ebeveynler, onların ayrıca geniş mânâda insanlığın geleceği
olduğunu unutmamalıdırlar. Onların sağlam ve güçlü yetişmesi için silah sanayiine,
uzay sanayiine, yapabildikçe çok servet edinilmesine sarf olunandan daha çok emek
ve çaba doğrudan çocuklara sarf olunmalıdır. Onların ruhen ve cismen mükemmel
olmaları için daha çok proje geliştirilmelidir.
Dünyanın kurtuluşu yalnız mesut ve zeki
çocuklarla yani onları dünyaya verebilecek aile saadeti ile mümkündür.