BU hafta Çarşamba’yı
Perşembe’ye bağlayan gece, Türkiye ve İslâm dünyasında “Miraç Kandili”
olarak idrak edildi. Geçen yıl Koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler
kapsamında cami ve mescitler kapalı tutulmuş, bu geceyi evimizde aile
fertlerimizle buruk bir atmosferde eda etmiştik.
Kandil
gecelerine has bir ibadetin olmadığını biliyorum. Ancak, “Kur’ân-ı Kerîm
okunması”, bol bol “salâvat-ı şerif getirilmesi” ve “tespih çekilmesi”, bu
kadar önemli gün ve gecelerde yapılması gereken ibadetlerin başında geliyor.
Bununla birlikte, “Denizlerin köpüğü kadar günah olsa affedilir” müjdesinin
bulunduğu “tespih namazı” kılınması, varsa “kazâ namazlarının”
edâ edilmesi, tövbe ve duâların kabul edileceğine inanılan bu gecede bol bol
tövbe ve duâ edilmesi de yapılabilecek ibadetler arasında tavsiye ediliyor.
**
Şüphesiz
her olanda bir “hayır” vardır. Geçtiğimiz yıl Yeni Tip Koronavirüsün
yayılma tehlikesine karşı alınan önlemler çerçevesinde Cuma namazı ve vakit
namazlarının cemaatle kılınmasına kısıt getirilmiş, kandil geceleri de camiler
kapatılmıştı. Bugün hâlâ birçok ülke, farklı mutasyon türleriyle salgın
etkisini üzerinden atamadığı gibi, daha sıkı tedbirler almak zorunda kaldı. Dünya
kontrollü sosyal hayata henüz tam anlamıyla hazır olamamışken, geçtiğimiz hafta
ülkemizde yeni kontrollü normalleşme süreci başlatıldı. 81 vilâyetimizde, vaka
sayılarına göre kademeli olarak yasakların kaldırılmış olması, Müslümanlar
için, yürekten inanan müminler için, mütedeyyin insanlar için bugün karşıladığımız “Miraç Gecesi” inşallah Türk ve İslâm dünyası
için hayırlara vesile olacaktır.
**
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sav) hayatında çok
büyük mucizeler vardır. Kur’ân ayetlerinde haber verilen büyük mucizelerden biri de “Miraç’tır.
Miraç, mübârek gecelerimizden biridir. Miraç, Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in
(sav) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki, en yüce mertebeye
ulaşmadır.
**
Kur’ân-ı Kerîm’in İsra ve Necm Sûrelerinde
Peygamber Efendimizin (sav) mucizevî şekilde Mescid-i Aksâ’ya yaptığı gece
yolculuğu ve Sidretü’l-Münteha’ya yükselişi bildirilmektedir.
Kur’ân-ı
Kerîm’deki âyetlerle anlatılan ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya
konulan bu ilâhî yolculuğun ilk merhalesi “Mescid-i Aksâ”dır.
Bu
safha Kur’ân’da (İsra, 1) şöyle anlatılır: “Bir
gece, Kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye kulu Muhammed’i Mescid-i
Haram’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren O Zâtın şanı
ne yücedir! Bütün eksikliklerden uzaktır O. Gerçekten her şeyi işiten, her şeyi
gören O’dur.”
Miracın
ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâ’dan başlayarak semânın bütün tabakalarından
geçip İlâhî huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresi’nde (7-18) şöyle
anlatılır: “7-O, en yüksek ufuktaydı. 8-Sonra
yaklaştı, derken sarkıverdi. 9-Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar
(oldu) veya daha yakınlaştı. 10-Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti. 11-Onun
gördüğünü gönül yalanlamadı. 12-Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla
tartışacak mısınız? 13-Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü. 14-
Sidretü’l-Münteha’nın yanında. 15-Ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır. 16-Sidreyi
örten örtmekte iken, 17-Göz kayıp şaşmadı ve (sınırı) aşmadı. 18-Andolsun, O,
Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.”
Miraç
ne şekilde vuku bulmuştur?
Miraç’ın
Hicret’ten bir yıl ya da 16 ay önce (Milâdî 621 yılı başlarında), Recep ayının
27’nci gecesi gerçekleştiği rivayet edilmektedir.
Hadislerde
yer alan bilgilere göre Peygamber Efendimiz (sav) amcasının kızı Ümmühan bin
Ebu Talib’in evinde yatarken, Recep ayının 27’nci gecesi Cenâb-ı Hakk’ın daveti
üzerine Cebrail, Peygamberimize (sav) görünmüş ve onu “Burak” adlı bineğe
bindirerek Mescid-i Aksâ’ya götürmüştür. Miraç olayı da burada gerçekleşmiştir.
Miraç,
Hazreti Peygamber’in Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya
götürülmesi, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesi şeklinde
gerçekleşen olağanüstü olaydır.
Miraç
nasıl gerçekleşti?
Peygamber
(asm), Mescid-i Haram’dan (Mekke’den), Mescid-i Aksâ’ya (Kudüs’e) ata benzer
beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs’e gelmeden yol üzerinde
Hazreti Mûsâ’nın mâkâmına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı. Daha sonra
Mescid-i Aksâ’ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miracını
kutladılar. Peygamber Efendimiz burada peygamberlere iki rekât namaz kıldırdı,
bir hutbe okudu. Bir rivayette Hazreti Îsâ’nın doğduğu yer olan Betlaham’a
uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü’s-Sahra’nın bulunduğu
yerden, Muallâk taşının üzerinden Miraç’a yükseldi.
Semanın
bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla semanın birinci katında Hazreti Âdem,
ikinci katında Hazreti Îsâ ve Hazreti Yahya, üçüncü katında Hazreti Yûsuf,
dördüncü katında Hazreti İdris, beşinci katında Hazreti Harun, altıncı katında
Hazreti Mûsâ, yedinci katında ise Hazreti İbrahim ile görüştü. Onlar kendisine
“Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler.
Bundan
sonra Hazreti Cebrail ile birlikte imkân ile vücub ortası (kâinatın bittiği
yer) Sidretü’l-Müntehâ’ya geldiler. Peygamberimiz (asm) orada ikisi gizli,
ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört nehir gördü. Sonra her gün yetmiş meleğin
ziyaret ettiği Beytü’l-Ma’mur’u ziyaret etti.
Hazreti
Cebrail’in buradan öteye gitmesi mümkün değildi. Peygamberimiz bundan sonra “Refref”
adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenâb-ı Hakk’ın Cemaliyle
müşerref oldu.
Peygamberimiz
Hazreti Muhammed (sav), Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hazreti Mûsâ ile
karşılaştı. “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz “Elli
vakit namaz” buyurdu. Hazreti Mûsâ’nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden
niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz beş
sefer Cenâb-ı Hakkâa niyazda bulundu. Her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş
vakitte karar kıldı.
Daha
sonra Peygamberimiz (sav), Hazreti Cebrail’in rehberliğinde Cennet’i, Cehennem’i,
âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke’ye döndü.
Miraç’ta
Peygamberimize bildirilenler
Miraç’ta
Resulullah’a üç şey verildi:
-
Her gün elli vakit sevabına denk beş vakit namaz.
-
Bakara Sûresi’nin son âyetleri (iman esaslarını ve duâ cümlelerini içerir).
-
Ümmetinden hiçbir şeyi Allah’a eş koşmayanlara Cennet.
Miraç’a
inanmayan müşrikler
Sabah
olunca Kâbe’nin yanında Mekkelilere Miraç’ı anlattı. Onlar Peygamberimizden
delil istediler. Peygamberimiz de onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber
verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar.
Gelenleri aynen Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (sav) haber verdiği gibi
gördüler ama iman nasip olmadı.
Ama
yine de Peygamberimizden üst üste Miraç’a çıktığına dair delil istediler.
Peygamberimiz Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir
ayda gidilebilen bir yere nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz
ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ’yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ’yı bize
anlatır mısın?” diye Peygamberimize soru yönelttiler. Peygamberimiz şöyle
anlattı: “Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o âna
kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenâb-ı Hakk birden
Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif
ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç kapısı var?’ diye sordular. Hâlbuki
ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya
ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım…”
Bunun
üzerine müşrikler, “Vallahi dosdoğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman
etmediler. O esnada Hazreti Ebû Bekir çıkageldi, müşrikler durumu ona haber
verdiler. Hazreti Ebû Bekir, “Eğer bu sözleri O’ndan duymuşsanız, şeksiz
şüphesiz doğrudur” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hazreti Ebû Bekir,
“sıddık, tereddütsüz inanan” unvanını aldı.
**
Bu
vesile ile İslâm âleminin mübârek Miraç Gecesi’ni tebrik eder, hayırlara vesile
olmasını temenni ederim.
Miraç’la ilgili
bazı terimler
İsra:
Yürümek demektir. “Gece yürüyüşü” mânâsına gelir.
Miraç:
Yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını ifade eder. Hazreti Peygamber’in (sav)
göğe yükselerek Allah’ın huzuruna kabul edilmesi mucizesidir.
Mescid-i
Haram: Kâbe’yi çevreleyen ve Harem-i Şerif denilen mescittir. Yeryüzünde ilk
defa inşâ edilen mabet budur.
Mescid-i
Aksâ: Kudüs’teki Beytü’l-Makdis’tir. Kâbe’den sonra yeryüzünde yapılan ikinci
mabettir. Mescid-i Aksâ, Peygamberlerin toplandığı, İlâhî vahiylerin indiği
mübarek bir yer olduğu için Miraç’ta Peygamberimizin yol uğrağı olmuştur. (Mescid-i Haram Mekke'de, Mescid-i Aksa ise Kudüs'tedir. Bu
iki yer arasındaki uzaklık mesafesi ise yaklaşık bin 235 kilometredir.)
Beytü’l-Ma'mur:
7’nci kat gökteki melekler tarafından tavaf edilen mabettir.
Sidretü’l-Münteha:
Yaratılmışların bilgilerinin
tükendiği, ötesine geçemediği son sınır. Arşın sağında hudut ağacıdır ki ne melek,
ne sair, ondan ötesine asla geçemez.
Refref:
Mahiyetini aklımızın kavrayamayacağı bir vasıtadır.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları