Milletvekili yemini değişmeli

Bir milletvekilinin seçildikten sonra göreve başlayabilmesi için önce ant içmesi gerektiği bilinen bir gerçektir. Anayasa’nın 81’inci maddesi, milletvekillerinin göreve başlarken ant içmelerini öngörür.

TARİHİN en önemli seçimlerine iki aydan daha az bir süre var. Başvurularını yapan milletvekili aday adayları, temayül yoklamasını müteakip bölgelerindeki sıralama belirlenecek, akabinde ise kurulacak sandıklardan çıkacak sonuca odaklanacaklar. Kazananlar, YSK tarafından verilen mazbatayı alarak TBMM’nin yolunu tutacak ve 5 yıl süreyle bu çatı altında yasama faaliyetlerine katkı sunmaya çalışacaklar. Ama evvelinde onları bekleyen önemli bir sorumluluk ritüeli var: “Milletvekilliği yemini”…

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

Çocukken siyah beyaz ekran önüne geçer, 450 (eski sayı ile) vekilin ant içmesini üşenmeden izlerdim. Tâ ki sıra plaka numarasıyla 65’inci sırada yer alan Van vekillerine gelinceye kadar... Yemin merasimi, aralarında eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’in de içinde bulunduğu 67 plakalı Zonguldak vekillerinin ant içmesiyle hitama ererdi.

Hatırladığım kadarıyla Adalet Partili Kinyas Kartal, Halkçı Partili Emin Fahrettin Özdilek, ANAP’lı Kamil Tuğrul Coşkunoğlu, Doğru Yol Partisi’nden Ali Rıza Septioğlu, AYM tarafından kapatılan Refah Partili Süleyman Arif Emre, Cumhuriyet Halk Partisi’nden Şükrü Elekdağ, Oktay Ekşi ve Deniz Baykal ile en son İyi Partili Durmuş Yılmaz, “en yaşlı üye” sıfatıyla geçici Meclis Başkanlığı koltuğuna oturmuşlardı. Bu isimler arasında en renkli olanı hiç şüphesiz Septioğlu’ydu.

Geçici Meclis başkanını bekleyen zorluklardan biri de oturumu yönetirken yemin metninin eksiksiz ve tam okunmasını takip etmekti. Defalarca okumasına rağmen bunda başarılı olmayan/olamayan vekillere rastlar, çocuk yaşımda onlar adına üzülürdüm.

Yeri gelmişken, iki krizi hatırlatmak isterim.

İlki, Türkiye Büyük Meclisi’nin 6 Kasım 1991 tarihli oturumunda gerçekleşti. Oturumu yine Septioğlu yönetiyordu ve Erdal İnönü liderliğindeki Sosyaldemokrat Halkçı Parti listelerinden seçimlere katılan Halkın Emek Partisi milletvekillerinden Hatip Dicle’nin “Anayasal baskı altında ant içiyorum” demesi, Leyla Zana’nın ise yemini müteakip Kürtçe konuşmasıydı. Bu direni, onların dokunulmazlığının kalkmasına ve Meclis’ten uzaklaşmasına mâl olmuştu.

İkincisi ise, Merve Kavakçı’nın başörtüsü nedeniyle yemin etmesine müsaade edilmeyerek halkın iradesinin Meclis’e yansımasına engel olunmasıydı.

21 yıllık AK Parti döneminde torba yasalarla çözülenler de dâhil, çok sayıda kanun değişikliği oldu ama Anayasa tümden değişemedi. Değişmesini beklediğim ya da beklediğimiz şeyler arasında “Milletvekili Yemini” de vardı. Bu haftaki yazımda, yaklaşan seçimler öncesinde gündem oluşturmak ve değişmesine çanak tutmak istiyorum.

Bir milletvekilinin seçildikten sonra göreve başlayabilmesi için önce ant içmesi gerektiği bilinen bir gerçektir. Anayasa’nın 81’inci maddesi, milletvekillerinin göreve başlarken ant içmelerini öngörür.

Ant içmemiş bir milletvekilinin göreve başlaması bunu gerçekleştirmeden de mümkün değil. Mazeretsiz olarak ant içmeye gelmeyen veya ant içmeye gelip de usulüne uygun olarak ant içmeyen bir milletvekili, görevine başlamamış sayılır. Bu durum, toplamda 5 birleşim miktarınca devam ederse şayet, o milletvekilinin milletvekilliği “devamsızlık” nedeniyle düşürülebilir.

Anayasa hükmüne uygun şekilde hazırlanan “TBMM İç Tüzüğünün İlk Toplantı ve Ant İçme” başlıklı 3’üncü maddesi de milletvekillerinin ant içmesini düzenlemektedir: “Ant içme töreninde bulunmayan milletvekilleri, katıldıkları ilk birleşimin başında ant içerler. Ant içme, her milletvekilinin, Anayasadaki metni kürsüden yüksek sesle okuması suretiyle olur. Ara seçimde milletvekili seçilenler, katıldıkları ilk birleşimin başında ant içerler. Milletvekilleri, seçim çevresi, soyadı ve adlarının alfabe sırasına göre ant içerler.”

Yemin ya da ant içme tarih boyunca Türk ve Müslüman toplumların uygulayageldikleri bir yöntemdir. Bugün birçok meslek dalı, mesleğe sadakat yemini ettirerek görev tevdi eder; asker, polis, doktor, eczacı, avukat gibi…

Gazeteci-yazar Mehmet Barlas, 28 Haziran 2011 tarihli köşe yazısında Milletvekilliği Yemini konusuna şöyle değinir: “Osmanlı sonrasındaki ilk Anayasa’mızda (1921) bir yemin metni yokken, 1924 Anayasası’na ‘Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma vallahi’ şeklindeki yemin (tahlif) metni girmiştir.”
Yemin etmekten ant içmeye evrilen süre
27 Mayıs Darbesi sonrasında Kurucu Meclis tarafından yazılan 1961 Anayasası’nın 77’nci maddesindeki “ant içme” literatüre girer: “Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve lâik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm.”
Bugünse, yazımızın başında yer verdiğimiz ve 1982 Anayasası’nın “ant içme”yi düzenleyen 81'inci maddesine göre yemin edilmektedir. Yine Mehmet Barlas’ın karşı çıktığı hususlar bizi de aynı düzleme çıkarır: “Acaba neden bu yeminler hem uzuyor, hem içerik değiştiriyor, hem de ideolojik içerikler ekleniyor bunlara? Neticede son yeminin bulunduğu Anayasa 12 Eylül 1980 Askerî Müdahalesi ertesinde atanan Danışma Meclisi tarafından ve Millî Güvenlik Konseyi gözetiminde yapıldı.”
Danışma Meclisince kabul edilen “Ant İçme” kenar başlıklı 89’uncu maddede yer alan “Atatürk inkılaplarına” tamlaması Atatürk’ün benimsediği ve uyguladığı ilkelere de yer vermek ve bu ilkelere bağlı kılmayı sağlamak amacıyla “Atatürk ilke ve inkılaplarına” şeklinde değiştirilmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin göreve başlarken yapacakları ant içmeye daha etkin bir anlam verildiği görülür.
Bu metnin değişmesini talep eden biri olarak yeni bir metin kaleme almak istedim ama vazgeçtim. Bunun için atılacak adımlardan sonra bunun yapılmasının başta hukukçular, akademisyenler, siyaset ve toplum bilimciler olmak üzere edebiyatçı, filoloji uzmanları, gazeteci ve yazarlar ile sosyologların yer aldığı bir kurul tarafından pekâlâ yazılabilir. Yenilenecek yemin metni, “Türkiye Cumhuriyeti” tanımının eklenmesiyle devletin bekasını ve egemenliğini, Türk parasını ve millî sermayesini, tarihini ve kültürel mirasını öne çıkaran, sadece insan odaklı değil, aynı zamanda tüm canlıları ve tabiatı kuşatan, toplumu oluşturanların dil, din, ırk, ten, inanç ve fikir ayrımından kurtaran, birlik ve beraberlik içinde yaşamalarına imkân tanıyan, halkın sağlık ve güvenliğini, eğitim ve istihdamını, huzur ve refahı ile konforunu önceleyen devlet anlayışının egemen olması adına her türlü gayretin seferber edileceğini ortaya koyan bir metin… Hak ve hukukun, adalet mekanizmasının tesisi ile güvence altına alınması, anayasaya olduğu kadar al bayrağa ve Misak-ı Millî’ye aynı sadakatin gösterilmesi gerektiğine atıfta bulunan bir metin…

Evet, bu anlayışın yansıdığı bir metni önermekle iktifa ederek yazımı burada sonlandırıyorum.