Milletimiz karınca misali, fakat kertenkeleler de var

Görevimiz, Allah’ın rızası için seferde olmaktır. Fitnenin görevi de şeytanî orduya hizmet etmektir. Vakit, İbrahim’e su damlası taşıyan karınca olma vaktidir!

BAŞTA Devlet Başkanımızın beyanatı ve dünyadaki yerbilimi âlimlerinin ittifakla “Asrın Depremi” dedikleri, Kahramanmaraş merkezli olmak üzere Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Hatay, Gaziantep, Malatya, Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa’yı doğrudan içine alan 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler, milletçe kalbimizi, gönül dünyamızı tarumar etti.

Rabbimizden vefat eden kardeşlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize “Eş-Şâfî” İsmi hürmetine acil şifalar diliyoruz. Rabbimiz bunu vahdetimize vesile eylesin!

Milletçe seferber olduğumuz bu semavî ve arazî musibet karşısında içimizdeki nadan ruhlu iblis karakterlilerin koro hâlinde, bir hizbin riyasetinde fitne ve fücura başladıkları cümlenin malûmudur. Bu hizbin karakterinin özetini birkaç kelâmla arz edelim

Bir hareket düşünün, bir siyâsî kurum tasavvur edin ki tarihi tenakuz ve hilaflarla dolu olsun, hak adına söylenen her söz ve fiile muhalefetle, kin ve nefretle dolu bir siyâsî mücadele versin, Müslüman ülkemizde İslâmî hayata karşı daima fitneler saçsın… Bu hareket ki, gazetelerine günlük makale yazan köşe yazarlarının, toplumun gönül tellerini anlamaya çalışan sosyal bilimcilerinin ve siyaset konularının tarihini yazanların, sosyal bilimleri araştıran akademisyenlerin adeta laboratuvarı olsun… İşte bu laboratuvar, ayrık otları için en mümbit kin tarlası olan CHP’dir.

Yalan rüzgârı misali bu hizbin yetkilileri ve yandaşlarının herzelerine bir yenisi daha eklendi. Onlar daima fitne için bir kulp ararlar. Nitekim aradıkları fitne mihrakı alanını (!) buldular.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara, İstanbul ve diğer birkaç büyükşehir beldiye başkanını da yanına alarak, özellikle Hatay’ı seçerek yaptığı çirkin yakıştırmayı, Devlet’e iftira atmaya, hatta meydan okuma hadsizliğine dönüştürdü. Cümle cihan duydu.

Bu meşhur hizbin/fitnenin durumunu anlatan manzara şudur: Hazreti İbrahim Hanîf İslâm’ı tebliğ ederken, Nemrut’la mücadeleye girmişti. Kısas-ı Enbiyâ’da anlatılır ki; Nemrut, azgınlığının önünde bir engel olarak gördüğü Hazreti İbrahim’i ateşe atarak cezalandırmak ister. Meydanın ortasına dev bir ateş yaktırır. Ateşi gören canlıların tümü etrafa kaçışır. Ancak bir karınca, ağzında bir damla suyla devasa ateşe doğru telaşla koşturur. Onu gören bir başka karınca, “Nereye böyle telaşla?” diye sorar. Karınca, “Duymadın mı, Hazreti İbrahim’i ateşe atacakmış Nemrut” deyince, diğer karınca alaycı bir ifadeyle, “Ateşi görmedin herhâlde, kocaman bir ateş var ortada. Kaçmaktan başka çare yok. Ağzındaki bu bir damla suyla mı o ateşi söndüreceksin?” der. Bunun üzerine su taşıyan karınca, “Hiç olmazsa tarafımız belli olsun!” diye karşılık verir.

Buna karşılık halk arasında, kertenkelenin Hazreti İbrahim için hazırlanan ateşi üflediği anlatılmaktadır*. Yaşadığımız bu zaman diliminde Cumhuriyet Halk Partili ve HDPKK’ın yetkili ve etkili zevatından televizyonlar ve haber siteleri ile sosyal medya grupları, depremin üzerinden Devlet’e kafa tutmaya ve fitne fücur yaymaya çalışıp adeta Müslüman milletimizin hissiyatına karşı savaş açıyorlar. 

Asrımızın en büyük depreminde, bir tarafta fîsebîlillah çalışan, devlet aklının riyasetindeki yerli ve yabancı kurtarma ekipleri, yardım kampanyaları, dualar ve niyazlarla “karınca” misali ateşi söndürmeye çalışanlar, diğer yanda ABD, AB kaynaklı ve FETÖ, PKK iltisaklı sosyal medya trolleri ve “hizbu’l-fitne” olan, kertenkele misali ateşe körükle giden, siyaset devşirmeye çalışanlar var. Kin ve nefret üfürüyorlar.

“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız, şüphesiz en üstün olan sizsiniz” (Âl-i İmran, 139) buyuruluyor. Unutmayalım, görevimiz, Allah’ın rızası için seferde olmaktır. Fitnenin görevi de şeytanî orduya hizmet etmektir. Vakit, İbrahim’e su damlası taşıyan karınca olma vaktidir! Biz Hazreti İbrahim’in saffındayız. Vesselâm…

 

*Kuvvetli ihtimâlle sahih hadis kaynaklarındaki rivayetlerin çoğunda kertenkelenin o ateşi söndürdüğüne dair bilgi yoktur. Kahir ekseriyetteki muhaddisin görüşü, bu hususun mecazi olduğu yönündedir.