KILIÇDAROĞLU abimiz yine yaptı
yapacağını. Devletin valilerine, kaymakamlarına, savcılarına “militan” dedi.
Bu
söylemin -tüm hafta boyunca- neden haber değeri taşıdığını anlamadım. Zira bu
gibi ifadeler CHP için vaka-i adiyedendir.
Kahraman
Ordumuza “lejyoner, işgalci, satılmış” diyen bir zihniyet, valilere,
kaymakamlara “militan” demiş, çok mu?
Hatta
“satılmış” kelimesinin yanında “militan” kelimesi iltifat sayılır.
Kemal
abimizin Hükûmet’e ve bu devletin resmî görevlilerine hakaret etmesi değil,
iltifatta bulunması bu ülkede haber değeri taşımalı.
Her
ne kadar Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre militan “bir siyâsî düşüncenin, örgütün
etkin üyesi” şeklinde tanımlanmış olsa da günlük kullanımda genelde yasa dışı
örgüt elemanlarını tarif için kullanılan bir kelimeye denk düşer.
Bu
durumda militan vali ve kaymakamların bağlı oldukları “örgüt”, Devletin kendisi
oluyor.
Peki,
örgüt lideri? Benimkisi de soru işte! Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan!
Bu
“örgütün” üst düzey yöneticileri de olmalıdır ki bunlar da bakanlar,
müsteşarlar vesaire…
Bu
“örgüt yapısı” şimdilik burada dursun.
***
“YPG
terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” diyen, “YPG
bize mi saldıracak?” şeklinde beyin yakan soruların sahibi Kılıçdaroğlu için
kimse militan demeye cüret dahi edemez.
PKK’lı
cenazelerine katılıp gözyaşı döken Sezgin Tanrıkulu ve Gamze İlgezdi’ye militan
diyense taş kesilir maazallah.
Devletin
TOMA’larının üzerine çıkan ve nerede yasadışı bir eylem olsa ânında bitiveren
Mahmut Tanal, olsa olsa en fazla “aktivist” sayılabilir.
FETÖ’nün
kapatılan ya da el konulan kurumları önünde direniş gösteren CHP’liler için
militan diyen de bal kabağına dönüşür bu memlekette.
Görevini
yapmaya çalışan devletin polisine sin-kaflı küfürler savuran Gürsel Tekin için
“militan” diyenin ağzına biber sürerler.
Polis
otobüsünün camını kıran, “Polise taşla direnebilirsiniz” diye taktik veren
CHP’li Aykut Erdoğdu’ya “militan” diyenin kaynanası ölür.
PKK’nın
ya da DHKP-C’nin ölen “aktivistlerinin” ardından romantik paylaşımlarda
bulunan, devlete karşı her türlü kalkışmanın ön safında yer tutan Canan
Kaftancıoğlu hakkında “militan” demek kimin hâddine?
Çözüm
Süreci döneminde kendini Kandil’e vuran, “Sakın silah bırakmayın, devlet sizi
kandırıyor” diyen zevata “militan” demek, haksızlık sayılır biraz.
Atatürk
portresini indirip çöpün yanına koyan CHP’liler de militan sınıfına asla
girmezler. Onlar için ancak “tefrişatçı” diyebiliriz.
Hele
ki, HDP tarafına hiç girmeyeyim, bu parantez içerisine sığmazlar…
Kemal
Bey’in bu ayarsız dilini HDP’liler, PKK’lılar, YPG’liler, DHKP-C’liler, FETÖ’cüler
için kullandığına asla şâhit olamazsınız!
Hattâ
bu örgütlerin militanları tarafından şehit edilen valiler, kaymakamlar, emniyet
müdürleri, savcılar, askerler için sadra şifâ bir kelâm da işitemezsiniz CHP
cenahından.
***
CHP’nin
bu dili, büyük plânın parçasıdır. Bu dil, ülkeyi bir kaosa götürmek için
özellikle seçilmiş bir dildir. Ve bence bu strateji CHP’yi de aşan bir akla
aittir.
Beklentim,
bu nefret dilinin dozunu arttırarak devam edeceği yönündedir.
CHP,
şoför koltuğunda Kılıçdaroğlu, kasada sözcüleri ve vekilleri olduğu hâlde freni
patlamış, yolu üzerindeki araçları eze eze ilerleyen bir kamyon gibi bodoslama
gidiyor. Bu durumdan da rahatsız görünmüyorlar.
Bu
gidişin bir duvarda yahut bir uçurumda son bulacağının farkında bile değiller.
Enteresan!
Allah
sonumuzu hayreylesin!
Kalınız sağlıcakla efendim…