Midemizi değil, izan, irfan ve düşünce dünyamızı doyuralım

İştah, şehvet ve öfkemizi oruç yoluyla tuttuğumuz bu ayda iftar ve sahurların süslü sofraları, insanı tefekkürden alıkoyabilir. O nedenle gelin, şehvet, iştah ve öfkemize gem vurma ibadetini yani orucu süslü sofralardan arınmış olarak tutalım.

KADİM geleneğin “on bir ayın sultanı” diye tanımladığı Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz. İnananlar Ramazan ayı boyunca oruç ibadetini yerine getirecekler.

Peki, hiç düşündünüz mü, insan oruçlu iken neyi tutar?

Orucun ahkâmına göre insan, oruçlu iken cinsel münasebet ve yeme içmeden uzak durur. Yani insan oruçlu iken orucun ahkâmı gereği iştah ve şehvetini tutar.  

Ayrıca oruçlu insan, adap ve edep gereği öfkesini kontrol etmek durumundadır. Yani orucun adabı ve edebi gereği insan öfkesini de tutar.

Peki, iştah, şehvet ve öfkeyi tutmak neye yarar?

Oruç tutmanın çok fazla hikmeti vardır. Fakat bu sorunun cevabı, oruç tutmaktan beklenen çok önemli bir maksadı da ifade eder: Şehveti, iştahı ve öfkesi kabarmış bir insanın öfke, iştah ve şehvetin şiddetine bağlı olarak diğer tüm hissiyat ve melekeleri baskılanır, silikleşir. Adeta kısmî bir felç geçirir. Muhakeme yeteneği daralır. Aklı ve mantığı sığlaştıkça sığlaşır. Başka bir ifadeyle, öfke, şehvet ve iştah kabardığında, ilk önce insanın düşünme, akletme, fikretme ve tefekkür edebilme becerisi zarar görür.

İnsanın tefekkür edebilmesi için öfke, şehvet ve iştahının kontrol altında tutulması gerekir. Yani oruçlu iken iştah, şehvet ve öfkeyi tutmakla tefekküre yönelik akletme, fikretme ve düşünme gibi melekeler harekete geçer.  

Kadim kaynaklarda Ramazan ayı, “tefekkür ayı” olarak anlatılır. Ramazan’ın son on günü itikafa çekilmek, Ramazan’ın tefekkür ayı olma özelliğini zirveye taşır. 

Ramazan tefekkür ayı olduğundan, tefekkür yetisinin harekete geçmesi için oruç tutarken öfke, iştah ve şehvet arzusunun tutulması gerekir. Fakat tefekkürün sürekliliğini -en azından Ramazan boyunca- sağlamak için oruçlu olunmayan iftardan imsağa değin süren vakitte de iştah, şehvet ve öfkeyi besleyecek şeylerden olabildiğince uzak durmak icap eder. Bunun için de süslü sahur ve iftar sofralarından uzak durmak, sahur ve iftar sofralarını olabildiğince sade hâle getirmek gerekir.

Aksi hâlde iştah, şehvet ve öfkemizi oruç yoluyla tuttuğumuz bu ayda iftar ve sahurların süslü sofraları, insanı tefekkürden alıkoyabilir.

O nedenle gelin, şehvet, iştah ve öfkemize gem vurma ibadetini yani orucu süslü sofralardan arınmış olarak tutalım.

Gelin, tefekkür ayı olan Ramazan’da gerçek ziyafeti süslü iftar ve sahur sofraları ile değil, tefekkür ederek yapalım. Midemizi değil, izan, irfan ve düşünce dünyamızı doyuralım.

Hayırlı Ramazanlar!