ALMANYA başta olmak üzere
Batılı ülkeler, göçmen, özellikle de Türk kökenlilerin bulundukları ülkelere,
varlıkları ve başardıklarıyla nasıl değer kattıklarını kabullenmek zorunda
kalıyorlar. Aziz Sancar, Uğur Şahin ve Mesut Özil gibi isimlerin en önemli
farkı, başardıklarından ziyâde tavır, duruş ve ahlâkları...
Yaşadıkları
ülkenin bir parçası ve mensubu olarak asimile olmadan ama entegrasyonun nasıl
olması gerektiğinin birer örneği gibiler. Yani kendi kimliğini, ailesini,
kökenini, inancını ve Türkiye’ye olan bağını ve sevgisini gizlemiyor olmaları
bu duruşun en önemli tarafı.
Özellikle
de Batı dünyasında pompalanan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye karşıtlığı
kampanyasına katılmayan, meşru demokratik sonuçlara saygı duyan, 15 Temmuz
başta olmak üzere Türkiye’ye karşı yapılan terör saldırılarına tepkiyle çıkışan
bu isimlerin en çok konuşulanı Mesut Özil oldu.
Alman
Futbol Millî Takımında olduğu hâlde Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la bir araya
gelip fotoğraf paylaşması sonrası zirve yapan tartışmalar, Alman Futbol
Federasyonu’nun ırkçı yaklaşımıyla yaptığı açıklamalar sonrası yine Alman
kamuoyunu ikiye bölmüştü. O kadar ki, bir dönem Mesut Özil’e yapılan ırkçı
yaklaşım ve haksızlıklar, Almanların bile kabullenmediği bir aşırılığa
ulaşmıştı. Nihâyet Almanya’da aklıselim hâkim oldu ve Mesut Özil için
yapılanlardan geri adım atıldı.
Aslen
Zonguldak’ın Devrek ilçesinden bir ailenin çocuğu olarak Shalke 04, Werder Bremen,
Real Madrid ve Arsenal’de forma giyen ve bunların yanı sıra Alman Millî
Takımında futbol oynayan Mesut Özil, Türk kimliğini her zaman ve gururla ifade
etmekten çekinmemiştir. Son olarak Arsenal’den “Hayâlim” dediği Fenerbahçe’ye
transfer olan Mesut Özil’in transfer haberleri ve Türkiye’ye gelişi büyük bir
gündem oldu. Gerek dijital mecralarda, gerekse medyada büyük ilgi gördü. Diğer
yandan siyâsetçilerin ve futbol camiasının da büyük ilgisini çeken bu transferin
zamanlaması ise Almanya’da Merkel’in yerine Hıristiyan Demokratların (CDU) yeni
genel başkanı olarak seçilen “Türk Armin” lakaplı Armin Laschet’in seçilmesine
denk geldi.
Mesut
Özil’in Türkiye’ye geldiği hafta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın
Türkiye’yi ziyaret etmesi de bazı esprileri beraberinde getirdi. Hattâ canlı
yayınlanan ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, mevkidaşı
Heiko Maas’a, “Artık Mesut’un Sayın Cumhurbaşkanımızla
buluşmasına itiraz etmezsiniz, değil mi?” diyerek geçmişte yaşananların
saçmalığını hatırlatmış oldu.
***
Ben
de bir Fenerbahçeli olarak Mesut Özil’in, taraftarı olduğum futbol takımına
gelmesinden dolayı son derece mutlu oldum. Tabiî ki bir Denizlili olarak
Denizlispor’umuzun da başarılı olması en büyük dileklerimden, ancak
Fenerbahçeli olmak farklı bir duygu. Bu vesileyle hem Fenerbahçe’ye, hem de
Mesut Özil’e başarılar diliyor ve bu sezon şampiyonluk ile buluşmamızı temenni
ediyorum.
***
Peki,
Mesut Özil neyi temsil ediyor?
Mesut
Özil;
·
Türklerin
ve Türkiye’nin kendi değerlerinden vazgeçmeden, Avrupalı ve Avrupa’nın bir
parçası olduğu gerçeğinin Avrupalılar tarafından kabul edilmek zorunda kalışını…
·
Avrupa’da
yaşayan, başta Türkler olmak üzere tüm göçmen kökenliler için asimile olmadan
entegrasyonun başarılabileceğini ve kendi kimliği ile var olunabileceğini…
·
Batı
dünyasında ve Avrupa genelinde yükselen yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve
Müslüman karşıtlığına rağmen ilkeli ve insanî duruşun karşılık bulacağını…
·
Sporun/futbolun
birleştirici yönüyle toplumsal farklılıkların üstünde bir buluşma noktası
olarak ortak duyguları canlandırabileceğini…
·
Türk
futbolunun dünyaca ünlü marka bir futbolcuyu taşıyacak gücünün olduğunu ve
Fenerbahçe gibi kulüplerin ve Türk Futbol Liginin dünya futbolunda marka
futbolcular için tercih edilecek seviyede olduğu gibi birçok hususu temsil
ediyor.
Yani
Mesut Özil, ünlü bir futbolcunun transferinden fazlasını temsil ediyor!
İnanıyorum
ki, Mesut Özil kısa sürede başarılarıyla Fenerbahçe’yi ve Türk futbolunun
başarılı yüzünü de temsil edecek kadar önemli işlere imza atacaktır.