Mesele biziz, doğa değil!

Depremi önleyemeyiz. Ama yıkıcı etkisini önleyebiliriz. Bunu önleyecek olan da insan. Yani biziz! Yani mesele doğada değil, insanda bitiyor.

KAHRAMANMARAŞ Pazarcık ve Elbistan merkezli sarsıcı depremlerin üzerinden 2 haftadan fazla bir zaman geçti. Depremde on binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüz binlerce insanımız ise evsiz kaldı. İki haftayı aşkın bir zamandır devam eden arama kurtarma çalışmaları büyük oranda bittikten sonra yıkılan binaların tespiti için çalışmalar başladı.

Yazıyı kale aldığım saatlerde ilgili birimlerin yaptığı son açıklamaya göre 830 bin 783 binada inceleme yapıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında 105 bin 794 binanın acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edildi. 24 bin 464 binanın orta hasarlı, 205 bin 86 binanın az hasarlı, 407 bin 786 binanın hasarsız olduğu tespit edildi. 87 bin 653 binaya ise girilemediği için tespit yapılamadı.

En büyük yıkım Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da

Tek tek illere baktığımızda ise durum şu şekilde:

Adana’da 13 bin 141 bina incelendi. Bunlardan 97’sinin yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği belirlendi. 462 binanın orta hasarlı, 2 bin 568 binanın az hasarlı, 9 bin 396 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Adıyaman’da 63 bin 452 binada inceleme yapıldı. Bunlardan 13 bin 730’unun yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği belirlendi. 4 bin 338 binanın orta hasarlı, 19 bin 410 binanın az hasarlı, 18 bin 598 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Diyarbakır’da 45 bin 149 bina incelendi. Bunlardan bin 110’unun yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. Bin 44 binanın orta hasarlı, 10 bin 977 binanın az hasarlı, 27 bin 334 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Elazığ’da 4 bin 810 bina incelendi. Bunlardan bin 36’sının yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. 174 bina orta hasarlı, 2 bin 532 binanın az hasarlı, bin 266 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Gaziantep’te 228 bin 272 bina incelendi. Bunlardan 15 bin 8’inin yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. 5 bin 662 binanın orta hasarlı, 42 bin 945 binanın az hasarlı, 135 bin 809 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Hatay’da 158 bin 112 bina incelendi. Bunlardan 30 bin 112’inin yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. 7 bin 281 binanın orta hasarlı, 36 bin 212 binanın az hasarlı, 77 bin 851 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Kahramanmaraş’ta 117 bin 801 bina incelendi. Bunlardan 22 bin 113’ünün yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. 2 bin 208 binanın orta hasarlı, 33 bin 664 binanın az hasarlı, 45 bin 395 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Kilis’te 15 bin 387 bina incelendi. Bunlardan bin 261’inin yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. 307 binanın orta hasarlı, 4 bin 746 binanın az hasarlı, 7 bin 918 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Osmaniye’de 56 bin 371 binada inceleme yapıldı. Bunlardan 3 bin 794’ünü yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. 465 binanın orta hasarlı, 11 bin 830 binanın az hasarlı, 36 bin 666 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Malatya’da 64 bin 883 bina incelendi. Bunlardan 16 bin 870’inin yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi. Bin 694 binanın orta hasarlı, 17 bin 745 binanın az hasarlı, 17 bin 745 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Şanlıurfa’da 63 bin 478 bina incelendi. Bunlardan 663’ünün yıkıldığı ya da yıkılması gerektiği tespit edildi.  829 binanın orta hasarlı, 22 bin 913 binanın az hasarlı, 30 bin 964 binanın ise hasarsız olduğu tespit edildi.

Düğümü çözecek olan insan

Tablo vahametin boyutunu ortaya koyuyor. Fakat tablo, yıkılan binaların yanında yıkılmayan binaların da olduğunu gösteriyor. Hatta yıkılmayan binaların yıkılan ya da yıkılması gereken binalardan daha fazla olduğunu gösteriyor. Demek ki deprem çok büyük ve çok şiddetli olsa da binalar yıkılmayabiliyor. Bunun tek yolu ise, binaların yönetmeliklere uygun olarak yapılmış olması. Bunda da müteahhidinden denetçisine, inşaatı yapan ustasından işçisine kadar herkesin sorumluluğu var.

Şunu hiç unutmayalım: Depremi önleyemeyiz. Ama yıkıcı etkisini önleyebiliriz. Bunu önleyecek olan da insan. Yani biziz! Yani mesele doğada değil, insanda bitiyor.