BİRİCİK gündemim Gazze aslında. Hatta oradan başka bir şeyle ilgilenmek dahi istemiyorum.
Fakat işimiz medya ve pek çok hâdise gerçekleşmeye devam ediyor.
Sağ olsunlar, var olsunlar, Ajanda Yayınlar Grubu’nun bütün yazarlarının da gündemleri Gazze ve tüm Filistin olduğu için onlar yazıyorlar, gündemde Gazze’yi diri tutuyorlar.
Bu meyanda Gazze gibi en önemli gündem maddesinin yanında çok daha küçük kalan bazı başlıklara dokunarak diğer gündemden de bahsetmek adına başka bazı konulara da yer vermek zorundayız.
Yerel seçimlere giderken partilerin durumu, ekonomik ilerleyiş ve diğer başlıklar hakkında bu yüzden yazıyorum. Bugün de Merkez Bankası Başkanı’nın bir cümlesi üzerinden gideceğim inşallah…
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, üzerinden geçtiğimiz uzun bir dönemin ardından, haleflerinin neredeyse hiç karışmadığı bir konuya değinerek konut kiraları hakkında konuştu.
Aslında kurumun ülkedeki para politikası faiz oranını yüzde 42,5 gibi bir seviyeye getirmesi hakkında yazmak gerekir ama o sonraki mesele olsun şimdilik...
Başkan’ın, “İstanbul dünyanın en pahalı şehirlerinden biri, uygun fiyata daire bulamadığımız için annemlere yerleştik” şeklindeki sözü dikkat çekti.
Sayın Erkan’ın bu cümlesinin de bulunduğu konuşmanın kendisi önemli aslında. Ancak ana akım medyanın takıldığı kısım burası oldu.
Sayın Başkan, aynı konuşmada diyor ki, “On kişinin bir evi olmalıyken bir kişinin on evi var; bu böyle olmamalı”.
Asıl sorgulanması gereken mesaj, işte burada.
Kısmen yanlış bir cümle aslında, ama vurgunun “Bir kişinin on evi var” tarafına dikkat ettiğimizde diğer tarafta da sorun yok.
Daha önce kiraların ve ev fiyatlarının nasıl düşürülebileceğine dair yazmış ve mevcutta işleyen konut finansman desteği olan Mortgage Sistemi’nin derhâl Türkiye’de sonlandırılması gerektiğinden bahsetmiştim.
O yazıda pek çok detayına yer vermiş olarak, özetle burada şu gerçeği belirtmem gerekiyor: Türkiye’de inşaat sektörünün para akışında öncü olmasının nedeni Mortgage Sistemi’dir. Bu sistemle konut sayısı artarken fiyatlar da artmış, kira ücretleri de artmıştır. Olağanda arz sayısının yükselişiyle arz edilen ürünün fiyatı düşerken, bu sistem yüzünden, sözde ödeme kolaylığının sağlanacağı düşüncesiyle rantçı hegemonyanın baskısı nedeniyle, ödemeyi yapacak olan tüketici, evinde para üretiyormuş gibi algılandı. ABD’de 2008 yılında kopan ve bütün dünyayı etkileyen ekonomik krizin adının “Mortgage Krizi” olduğunu Türkiye’deki halk ya bilmiyor ya da unuttu.
Hafize Gaye Erkan’ın bu sözlerle siyâsî bir atak yaptığını düşünenler var. Mümkün olabilir. Çünkü Kemal Derviş’ten ağzı yanan, Hafize Gaye Erkan’a üfleyerek bakar.
Bu anlamda Sayın Erkan’ın yalan söylediğini, annesinin evinde değil, 35 bin liralık bir dairede kiraya oturduğunu yazdı bazı gazeteler.
Bu haberi yapan muhabirlere tavsiyemdir, İstanbul ve Ankara’daki ev kiralarını iyi araştırsınlar, zira en ortalama ev kiraları bu seviyelere yükseldi. Evet, en ortalama olanları…
Deselerdi ki, “Erkan yalan söylüyor, 120 bin liralık evde oturduğunun belgesini bulduk”, kabul edebilirdim.
Aynı zamanda, bu ifadesinden Başkan’ın ev sahibi olmadığını da çıkarabiliyoruz. Zira “Bir kişinin on evi var” ifadesiyle tezada düşmüyor.
Bir de medya şu ayrıntıyı kaçırıyor: Erkan’ın bu çıkışı, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in, “Kira fiyatlarında düşüş görüyoruz” açıklamasının hemen ardından (arada iki gün var) geldi.
Sosyal medyada yaptığı bir paylaşımla Şimsek, kira fiyatlarının düştüğünü ve Türkiye’nin enflasyonu baskılamaya başladığını söylemişti.
Pek çok vatandaşımız, kendisine yine sosyal medyada nazik bir karşılık vererek, piyasadan kiralık ev ilanlarının özellikle çekildiğini, emlâk komisyoncusu rantçı tayfanın “2024 hemen gelse de asgarî ücrete yapılan zamma göre yeni kira ücretlerini belirlesek” diye beklediği yönünde bilgi verdi.
Buradan bakınca Erkan’ın amacının iki ihtimâl taşıdığını söyleyebiliriz: Birincisi, Erkan gerçekten siyâsî bir tavır koydu; ikincisi, Maliye Bakanı ile arasında bir anlaşmazlık var ve bunu kamuoyuyla paylaşmak, gerçeği kabul ettirmek istedi.
Sayın Başkan, Türkiye’de 2026 yılında tek haneli enflasyon rakamlarından bahsedebileceklerini belirtti. O günlere kadar hangi suların akacağı bilinmez. Ocak ayının ikinci haftasında Maliye Bakanı Şimşek ile “Türkiye’de yatırım” temalı yapacakları sunum oldukça önemli. 2024 bu anlamda 2026’yı çok önceden aralayabilir. Önemli olan, toplumumuzun bu rant ahlâkından ne zaman kurtulacağı.