Memleketin fermanlısı neler buyuruyor!

Hazret, “Hâlâ bu hükûmetin arkasından giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın, ben ona öğretmen demem!” demişti ya, yok, merak etmesin, kimse onun kusuruna falan bakmaz. Çünkü henüz reşit olmadığını herkes bilir, hoş görür, ciddiye almaz. Millet ona saçmalama özgürlüğü tanımıştır.

HAZRET ferman buyurmuş: “Hâlâ bu hükûmetin peşinden giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın, ben ona öğretmen demem!”

Eveet! Bakınız, şimdi bu önemli!

Çünkü bu fermanın geniş bir açılımı vardır:

“Hâlâ bu hükûmetin peşinden giden hâkim varsa, ben ona hâkim demem!”

“Hâlâ bu hükûmetin peşinden giden doktor varsa, ben ona doktor demem!”

“Hâlâ bu hükûmetin peşinden giden esnaf, tüccar, avukat, hemşire -ilâ âhir- varsa ben onlara esnaf, tüccar, avukat, hemşire (vesaire) demem!”

Şöyle bir açılımla, “Bu hükûmetin peşinden giden bir adam varsa, ben ona adam demem” diye anlasak, acaba fazla mı abartmış oluruz?

Bana göre abartmış olmayız ama belki bunu haksızlık olarak görenler olabilir, o hâlde şöyle yumuşatabiliriz: “Hâlâ bu hükûmetin arkasından giden bir meslek sahibi varsa, kimse kusura bakmasın, ben ona ehil bir insan demem!”

Bu durumda ne oluyor?

Ülkede siyâsî düşüncesine göre iki karşıt kitle olmuş oluyor. Bunlardan biri bu hükûmetin peşinden gitmeyen yetkin insanlardan, diğeri ise bu hükûmetin peşinden giden kifayetsizlerden müteşekkil iki karşıt kitle… 

“Olur mu canım? Herkesin fikri muhteremdir, fikirler arasında hiyerarşi olmaz” dediğinizi duyar gibi oluyorum ama memleketin kendinden menkul fermanlısı, “Bu böyledir” deyip kestirip attı işte!

Ama o da ne?

Hazret bu defa da, “Hangi kimlikten olursa olsun, her kimliğe, her görüşe saygı göstermek CHP’nin temelidir” ve de “İktidar, halkımızın bir bölümünü ötekileştirerek toplumu kutuplaştırıyor, biz kutuplaştırmalara karşıyız” buyurmakta.

Buyurun, beğendiğinizi alın!

Gerçi biz Muhteremin bir gün “Doğu Akdeniz’de ne işimiz var?” dedikten bir müddet sonra bir başka gün, “Doğu Akdeniz’de herkes var, bir Türkiye yok, neden?” yahut “Biz şehir hastanelerine karşıyız” dedikten epey sonra da “Biz şehir hastanelerine karşı değiliz” demesi gibi şakalarına alışığız ama böyle aynı paragrafın içinde milleti ters köşe yapmasına ben ilk defa şâhit oluyorum.

Bu arada Muhterem, değişik bir metotla bizi bir başka türlü şaşkına çevirdi. Aylardır, hattâ yıllardır “Ne gerek var S-400’lere, bize Suriye mi saldıracak, Irak mı, Yunanistan mı?” demiyor muydu? Evet, aynen öyle diyordu. Henüz ben kendi ağzından duymadım ama CHP Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “‘S-400 hava savunma sisteminin alınması gereklidir’ diyen bizim Genel Başkanımızdır” deyiverdi.

Gerçekten mi? Parti Sözcüsü, ne diye Genel Başkanına iftira etsin? Onun böyle şakaları her zaman olmuştur. Meselâ, “Başörtüsünü biz serbest bıraktık” demişti bir beyanında, değil mi?

Hazretin bugünlerdeki en baba şakası nedir, söyleyeyim: “Erken seçim istiyoruz, gümbür gümbür iktidara yürüyoruz, iktidar olup ülkenin bütün sorunlarını beş yıl içinde çözeceğiz, ülkeyi düze çıkaracağız!”

Evet, böyle diyerek semâyı çınlatıyor.

Hımm! Mevcût Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde iktidar olmak demek, cumhurbaşkanı olmak demektir. Demek ki adam Cumhurbaşkanlığına ciddî olarak göz dikti! Hadi hayırlısı!

Muhabir soruyor: “Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?”  “Hayır, diğer ortaklarımızla konuşup uygun birisini aday yapacağız.”

Al bakalım!

E, peki bu ne iştir?

Acaba diyorum, hani üstat bir zamanlar, “Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’nde Cumhurbaşkanı ile Başbakan ayrı partilerden olursa birbirleriyle çatışırlar, bunu neden söylemiyorlar?” diyordu ya, yoksa hâlâ aynı yerde mi duruyor? Yoksa Cumhurbaşkanlığını gözü kesmiyor mu, ülkeyi yönetemeyeceğini mi düşünüyor?

Eğer öyle düşünüyorsa yanılıyor. Ülkeyi yönetmek, yürüyen merdivenlerden çıkmaktan daha zor değildir nasıl olsa!

***

Hazret, “Hâlâ bu hükûmetin arkasından giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın, ben ona öğretmen demem!” demişti ya, yok, merak etmesin, kimse onun kusuruna falan bakmaz. Çünkü henüz reşit olmadığını herkes bilir, hoş görür, ciddiye almaz. Millet ona saçmalama özgürlüğü tanımıştır.