ÖNCELİKLE Kurban Bayramımızı
içtenlikle tebrik ediyorum...
Zor
günlerin ağırlaştığı bir dönemi yaşadığımız ve bu zor günleri de mücadele
ederek aşacağımız bir süreçteyiz.
Size
benzediğini zannettiklerinizin, söz ve eylemlerine çok dikkat ediniz; düşman
sadece dışarıda değil!
Âdeta
1923
öncesini biz tam da bugün yaşıyoruz!
Ancak
bu zorluklar da alışacak, emin olunuz.
Çünkü
Türkiye, artık kutup güç!
Şunu
iyi bilelim: Bütün güçler, yaptıkları plânlarda sağlıksız bir Türkiye’den
mahrum bir şekilde başarılı olmayacaklarını biliyorlar.
Bunu
bildikleri için ısrarla kendi kontrollerinde olan bir Türkiye peşindeler.
Finansal
çapta döviz ve faiz oyunlarının yanında ayrıca eskiden beridir terör örgütleri
ile içeride devşirdikleri ve kendinizden zannettiğiniz elemanları ile ülkemizi
ölümle sıtma arası bir yerde tutmaya devam etmek istiyorlar.
Başarabilirlerse
haritamızı değiştirmek, değilse tekrar yüzyıllık uykuya yatırılmış ve Hanif
kimliği mânen elinden alınarak tüketilmiş, kültürel soykırıma uğratılmış ve de net
şkeilde teslim alınmış bir Türkiye arzusu var içlerinde.
Peki,
şu an ne oluyor?
ABD,
hangi şartta olursa olsun, ülkemizi PKK/PYD ve FETÖ ile aynı çizgiye çekmek istiyor.
Çünkü ABD’de bir aklın Siyonizm’e ile tuttuğu bir akit var: İsrail’in
güvenliği için, PKK-Barzani ortaklığında kurulu, Akdeniz’e çıkan bir ikinci
İsrail projesi, “Oded Yinon Plânı”…
İşte
bu plâna engel olarak Türkiye’yi görüyorlar!
Bizi
Amik ovasının dışına çıkararak, İsrail’in Şam’a kadar ilerleyişinin önünü açmak
istiyorlar.
Ve
maalesef içimizde yani siyasette, bürokraside, iş dünyasında bu kirli aklın
plânına bilerek ya da bilmeyerek “Evet!” diyenler var.
ABD
bu hedefe ulaşmak için bir taraftan terör örgütü DAEŞ’i tekrar sahneye çıkarıp
uluslararası ölçekte de PKK’yı meşrulaştırma aracı olarak kullanmanın
adımlarını atarken, diğer tarafta da Türkiye’ye yine DAEŞ üzerinden “Bu mücadelede PKK ile yan yana dur”
kozuyla yaklaşmaya çabalıyor.
Özellikle
İngiltere’deki görev değişikliklerini dikkatle takip ediniz.
Bu
değişikliklerin ardından, önümüzdeki dört ayın, hayatın bütün alanlarında çok
hareketli olacağını görmek gerek!
Net
söylüyorum: Hedefleri, yalnızlaştırılmış
ve tasfiye edilmiş Erdoğan!
Unutmayınız
ki, 27 Mayıs, farklı güçlerin ortak modelidir.
Ve
bu güçler Türkiye’mizi, milletin kontrolünden alıp tekrar yörüngelerine sokmak
için darbe, suikast ve sokak kaosu
(Gezi bileşenlerinde PKK ve İstanbul Sözleşmesi esaslı FETÖ destekli Suriye Muhaberat’ı
uzantılarının tetikçilik yaptığı) gibi hamlelerinden asla vazgeçmiş
değiller!
Evet,
bugün bayram!
Ve
bayram da olsa, seyran da olsa, vatanseverler
uyanık olmak zorunda!
Mesele,
memleket meselesi!
Mesele,
bağımsızlık meselesi!
Mesele, vatan meselesi!