YENİ öğrenilen
bilgiler, haberler ve duyumlar, “istihbarat” olarak ifade edilir. Başka bir
deyişle, devlet yönetimlerine sunulmak üzere toplanmış ve çözümlenmiş taktik
içerikli işlenmiş bilgilere “istihbarat” denir. Bu bilgileri devlet ya da bir
kuruluş adına yapmakla görevlendirilen gizli kişilere ise istihbaratçı/ajan/casus
denir.
Bilginin
çok kıymetli olduğu burada açıkça görülüyor. Özellikle bilimsel ve teknik
bilgilerin kıymet ve değeri, stratejik önemi de yanında barındırıyor.
Casuslukla elde edilen bilgilerin çelişkili, güvenilmez, yanıltıcı ve yanlış
olma durumu söz konusudur.
Bu
aşamada ajanların belirli donanımda olması gerekir. Maddî donanım yanında
mânevî donanım da mühimdir. Mânevî donanımda olmazsa olmazlar; vatan, millet,
devlet ve bayrak gibi değerlere saygı ve sadâkattir.
Maddî
donanım açısından, casusluk yapacak kişinin gündeme dair teknolojileri çok iyi
bilen, ehliyet ve liyakatli biri olması gerekir. Zamanın teknolojileri
konusunda öğretim ve eğitimini tamamlamış olması, istihbaratçının çekip
çıkardığı bilgilerin de güvenirliliğini artırır.
***
Fennî
ve sosyal olaylar, mikro ve makro ölçekte statik ve dinamik olurlar. Statik
sistemler saldırıya her zaman açıktırlar. Geleneksel sistemler, kabul görmüş
statik içinde bireyin mikro dünyasında dinamik olmalıdırlar. Aksi durumda,
kendisi ve ait olduğu grubun istenmedik bilgilerini dışarı aktarması
kaçınılmazdır.
Özellikle
belli bir menfaat, para ve şöhret için bir gruba aidiyet hissedenler, dış
dünyanın ajanı olmaktan kurtulamazlar.
Dinamik
sistemlerin; gelişme, ilerleme ve donanım düzeyinin yüksek olması nedeniyle
savunmaları kuvvetli ve dayanıklıdır. İstihbarat, dinamik bir sistemdir.
İhtiyaç duyulan bilgi ve belgelerin yerlerinin tespiti, toplanması,
değerlendirilmesi ve rapor edilmesi, donanımı yüksek dinamik kişileri işaret
eder. Bu raporlar devlet ve ilgili kuruluşa iletilir.
Raporun
çıplak doğrulardan uzak olması, tedavisi imkânsız olan sonuçlara yol açabilir.
Türkiye bu uğurda, yanlış istihbarat nedeniyle acı tecrübesi olan darbeleri
yaşamış bir ülkedir. Dolayısıyla her defasında kişinin güvenilirliği, maddî ve
mânevî değerlere sadâkati mühimdir. Özellikle konusunda uzman ve doktoralı
elemanlar, devlet ve kuruluşlar için kaçınılmaz birer fırsattır.
Bu
aşamada, “Casusu kaliteli olan devlet ve kuruluşlar da kaliteli ve kuvvetli
olur” desek yanlış olmaz.
Bu
ajanların öğrenim ve eğitimi istendik düzeyde olmalıdır. Öğretim ve eğitimin
istendik düzeyde olduğu şu aşamada söylenemez.
Yüz
yıldır, telefonlar istihbaratın en önemli telekulak araçlarından birisidir.
Günümüzde bunun yerini internet (sosyal medya) ve cep telefonları almıştır. Akıllı
(!) cep telefonlarının aklı, ticârî şirketler ile ajanlık yapan devlet ve
kuruluşlara aittir.
Telefon
şirketlerinin hepsi devletlere telekulak desteği verirler. Bütün cep
telefonları ile ortam ve sinyaller takip edilmektedir. Özellikle dünyadaki bütün istihbarat servisleri farklı tekniklerle
cep telefonlarını dinlemektedirler.
Akıllı
(!) cep telefonları çeşitli program, casus
yazılım ve internet sistemleri sayesinde hedef şahıs, örgüt, özel veya devlet
kurumları izlemektedir. İşin ticârî kısmı sadece bir vitrinden ibarettir.
Bazı
ev ve işyerlerini ısıtmak için kullanılan kızılötesi elektrikli ısıtma
sistemleri, 60 giga-Hertz bölgesinde çalışacak 5G teknolojisinden çok daha
olumsuz etkilere sahip iken, 5G teknolojisine karşı sert tepki, kabul
edilebilir düzeyde değildir. Her şeye rağmen 5G teknolojisinin bant aralığı 60
giga-Hertz bölgesinin dışında seçilmelidir. Çünkü bu bölgede oksijen ile
etkileşim kabul edilemez.
Dünya
Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19’u “pandemi” (salgın hastalık) olarak tanımlanmış
ve tüm dünyanın teyakkuza geçmesini rapor etmiştir. Devletler tedbirlerini
alırken gevşek davranan olduğu gibi, Türkiye benzeri sıkı davrananlar da oldu.
Dördüncü
Sanayi Devrimi’nin nanoteknoloji ve dijital ayağı öne çıkmıştır. Dijital
teknoloji eğitim ve öğretimin can simidi olmuştur. Bu salgın hastalığa karşı
tedbiri yeterince al(a)mayan ülkelerin Avrupa ülkeleri ile ABD olması mânidardır.
Zira vakaların ölümle sonuçlandığı ülkelerden İngiltere’de sadece 500 bin yaşlı
insan, bakım evlerinde kalmaktadır. Almanya ve İtalya gibi bazı Avrupa
devletleri de pandemi sonrasında genç mülteci ve işçilere 500 bin civarında
ihtiyaç olacağını şimdiden duyurarak yerini hazırlamıştır.
***
Çin’in
Vuhan bölgesinde başlayan Covid-19 salgını ile ilgili ilk uyarıları yapan ve
çalıştığı hastanede kendisi de virüsü kapan Doktor Li Venliang, öldü. ABD’nin
bir tıp fakültesinde görevli hekim Bing Liu, “Covid-19’a karşı çok önemli
bulgular keşfettim” açıklamasının ardından evinde başından vurularak öldürüldü.
ABD’deki iş gücünün yaklaşık 5’te 1’i işsiz kaldı. New York’ta Covid-19 teşhisi
konulan ve hastaneye kaldırılanların yüzde 84’ünün, dışarı çıkmayanlardan
oluştuğu ortaya çıktı.
Nobel
ödüllü Fransız hekim, DSÖ ve bilimsel veriler/makaleler ortada olmasına rağmen,
“Covid-19’un Çin’deki bir laboratuvarda üretildiğini” bile iddia etti. Özellikle
Türkiye, 100’den fazla ülkeye yardım edince, bazı Batılı devletlerin ekonomik
saldırılarına uğradı.
Covid-19,
sadece bir pandemi olmaktan çıkıp siyâsî, ekonomik, sosyal, propaganda, dezenformasyon
ve kültürel boyutları olan benzersiz bir küresel (gizli) istihbarat savaşına/imtihanına
dönüştü. İstihbarat teknolojilerine medikal alanda girdi. Sağlık güvenliği,
biyo-güvenlik, biyo-terörizm ve medikal istihbarat ön plâna çıktı. Sağlık
alanından ve sağlık çalışanlarından ivedi alınabilecek bilgiler, casusluk faaliyetlerinde
suiistimale açık hâle geldi.
Medikal
güvenlik, medikal ajanlık ve biyo-ajanlık öne çıktı.
Covid-19
virüsünün kendisi başta olmak üzere hastalar, akademisyenler, sağlık elemanları,
sağlık malzemesi üreticileri birer “istihbarat üreticisi” oldu.
Covid-19,
pandemi olarak edeceğini ediyor. Buna ilâve olarak bazı devlet ve kuruluşların,
yapıları ve barındırdıkları bilgi ile Covid-19’u biyolojik silaha çevirme
hevesinde oldukları da açıktır.
Türkiye
acilen disiplinler arasındaki engelleri kaldırmak durumundadır. Aksi durumda bu
alandaki saldırı ve ajanlık faaliyetlerinden kurtulamaz.