ÖNCEKİ
ay bir milletvekilinin şehit yakınının bacısına küfretmesi hayli tepki
çekmişti. Ama gündemin yoğunluğu içinde hızlıca unutuldu. Çünkü yeni küfürler
edildi!
Muhalefet
partilerinden gelen iki yeni hareket eskileri bastırdı.
İnsan
haysiyetine ve şerefine yakışmayan, insanın kalbini karartan, tiksinti
uyandıran ve zihnini bulandıran küfürlü sözleri en azından belli sosyal
alanlarda duymamalıyız. Aileden başlayarak okullarda bu tür konulara yönelik
olarak daha yoğunluklu terbiye yöntemleri düşünmeliyiz.
Meclis’teki
bütçe görüşmelerinde son zamanlarda cumhurbaşkanı adaylığı için hayli havaya
giren ana muhalefet liderinin, “Bakın, aynı zamanda ne yaptılar biliyor musunuz? Dolar ile borçlandılarsa
Amerika’daki enflasyonu, avro ile borçlandılarsa Avrupa Birliği’ndeki
enflasyonu da sırtımıza yüklüyorlar” şeklindeki cümleleri sarf ederken yaptığı
el hareketi, gündeme damgasını vurdu.
Yapılan hareket, bir insanın kendini
kontrol ettiği zamanlarda yapacağı bir hareket değildi. İnsan kendinden
geçince, toplum önünde de olsa daha önceden bildiği ve alıştığı doğal hâline
dönebilir. Ana muhalefet lideri de o hareketi öyle “doğal” yaptı ki hareketin acemisi
olmadığı belliydi.
Bu hareket, daha önce Rumcadan dilimize
geçtiğine dair Murat Bardakçı’dan dinlediğim ve küfürden de ağır anlamlara
gelen “Kapak olsun!” ifadesinin işaretiydi. Ve bunu bir siyâsî partinin lideri,
milyonlar kendini canlı yayında dinlerken, karşısında kadın milletvekilleri
varken, pek utanma emaresi de olmadan yapabiliyordu.
Şahsen ben televizyondan izleyince
hayretler içinde kaldım. Bazen insanın aklı başından gider, ne yaptığını bilmez
ya, tam o hâllerin hareketi!
Söz konusu hareket belki fanatik
taraftarlarının hoşuna gitmiş olabilir ya da onlar bu kadar ağır bir hareket olduğunu
düşünmüyor olabilirler. Bu tür durumlarda objektif değerlendirme yapabilmek
için daha önce de vurguladığımız bir yöntem var:
Karşı mahalleden gelen ve hoşumuza gitmeyen
hâl ve hareket, bizim mahalleden birisi tarafından yapılsaydı da aynı tepkiyi gösterir
miydik?
Bizim mahalleden gelen ve hoşumuza giden hâl
ve hareket, karşı mahalleden birisi tarafından yapılsaydı da aynı şekilde
hoşumuza gider miydi?
Ben iki soruyu bu mesele açısından
düşündüm. Evet, bizim taraftan birisi yapsaydı da, en sevdiklerimden bir kişi
yapsaydı da bu hareket çirkindir, yapan kişinin imaj ve itibarı yerlere iner.
Ana muhalefet liderini sevenler de şöyle
düşünsünler: “Bu hareketi Cumhurbaşkanı veya Devlet Bahçeli yapmış olsaydı ne
hissederdik? ‘Yok yahu, ondan böyle anlamlar çıkmaz’ der miydik?”
Meseleye bir de şöyle bakalım: Bu hareketi siz
annenizin, kız kardeşinizin, kızınızın veya çevrenizdeki kadınların yanında
yapabilir misiniz? Değil yapmayı, başka birisi yaparken bir kadının yanında
bulunmaktan bile bir erkek ar eder.
Söz konusu hareket ne bir parti liderine,
ne bir milletvekiline, ne de medenî bir insana yakışır! Bu tür hareketleri
ancak küfürlü konuşmaları ve hareketleri marifet sayan ergen erkek çocukların
veya mahalle kabadayılarının kendi aralarındaki geyik muhabbetlerinde
görebiliriz. Hareketin sahibi, yine Meclis kürsüsünden hitapla
milletvekillerinden ve tüm vatandaşlardan, özellikle de kadın ve çocuklardan
özür dilemeli, bundan sonra daha dikkatli davranacağına söz vermelidir. Aksi hâlde
kendisini bu hareketiyle hatırlayacağız!
Ana muhalefet liderinin bu hareketinden
sonra, yine bütçe görüşmeleri sırasında kendisine “Senden kazandığım tazminatı
öde önce!” diye lâf atan milletvekiline, başka bir muhalefet partisinin daha
önce de küfrettiği için ceza almış milletvekilinin, Meclis kürsüsünden eliyle
ve ayağıyla yine küfür işareti yapıp sözle de bunu ifade ettiği görüldü. Özellikle
kadın milletvekillerinin tepkisi dikkat çekiciydi.
Yaşını başını almış insanlara şu vakitten
sonra “Bunları yapmayın, bunlar yanlıştır!” demek kâr eder mi, emin değilim. Onca
yıl nasıl düşünmüş ve yaşamışsa bilinçaltına atılan ve bastırılanlar, zaman ve
zeminini bulunca bir yerden fışkıracaklardır. Bu hisleri bastıran kişilere, en
azından sosyal ortamlarda kendilerini kontrol etmeleri gerektiği söylenebilir.
Kadın hakları konusunda gündem
belirleyenlerin, küfürlü sözlerle ve bunu temsil eden hâl ve hareketlerle de
kadınların tahkir edildiğini, şiddete maruz kaldıklarını daha güçlü dillendirmeleri
gerekiyor. Meclis, toplumun en üst düzeyde yansıyan aynalarından biridir. Bu
mesele, ailelerden başlayarak işyerlerine ve sosyal hayatın tüm alanlarına
değin mücadele edilmesi gereken bir problemdir. Biz sadece kadın hakları
çerçevesinden olaya bakmıyoruz; insanın haysiyet ve şerefine yakışmayan hâl ve
hareketlerin hiçbir ortamda olmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Dilimizi bu fena sözlerden arındırmak, ruhumuzu da temiz tutacaktır.