Maymun gibi Türkiye’yi eleştirdi

Teröristleri kucaklamak demokrasi oluyor demek ki. İleri seviyeye ulaşmak anlamına geliyor! Beslediğiniz, destek verdiğiniz, geri göndermeye yanaşmadığınız o eli kanlı teröristler, günün birinde sizi de vurur. Öyle bir gün gelirse hiç sızlanmayın.

İSVEÇ diye bir ülke var. Konum itibarıyla, muz ağacının tepesine çıkmış keyfince karnını doyuran maymun kıvamında.

Refah seviyesi yüksek, on milyon kadar nüfusa sahip.

Sağında solunda iki tane komşusu bulunuyor. Biri Norveç, biri Finlandiya.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından sonra, yıllardır tarafsız kalan Finlandiya ve İsveç NATO’ya üye olmak istediler. Türkiye ile Macaristan itiraz etti.

Bir süre önce Macaristan itirazından vazgeçti, onay vereceğini açıkladı. Önümüzdeki ay Macar meclisinden karar çıkacak görünüyor. Kısa süreli gecikme, sadece formaliteden ibaret.

Bu durumda tek karşı çıkan ülke Türkiye.

Haklı sebeplerimiz var: Teröristlere kucak açmaları, desteklemeleri… “Terörist” deyince, bir tek bizim ülkenin düşmanlarını anlamak gerekir. Onların sırtını okşadığı teröristlerin bugüne kadar başka bir ülkeye zarar verdikleri görülmedi.

Türkiye onay vermek için şartları öne sürdü: Teröre destek olmaktan vazgeçmeleri ve ülkemize büyük zarar vermiş teröristleri iade etmeleri.

Artık karar vermek kendilerine kalmış.

Kendi ülkelerinin güvenliği mi önemli, yoksa Türkiye’yi bölmek isteyen bebek katillerinin İsveç’te keyfince yaşamaları mı?

*

Terörist demek, en yalın ifadeyle, “tanımadığı insanlarının canına kıyan kişi” demek. Gözünü kırpmadan tetiği çeken, bombanın düğmesine basan, telefonun tuşuna dokunup uzaktaki bombayı patlatan…

Hayatında hiç görmediği, tanımadığı, yaşını başını, işini gücünü bilmediği kişilerin ölmesine üzülmeyen kişi demek.

Kimi yaşlıdır, kimi genç, kimi çocuk, kimi bebek.

Biri işsizdir, biri işlidir.

Hepsinin hayâlleri vardır, rüyaları vardır. Yarın, gelecek ay, gelecek sene için plânları vardır.

Hiçbirinin önemi yoktur onun için. Onları insan olarak görmez “terörist” denilen yaratık. Sadece rastgele hedef olmuşlardır. Elinden bir şey gelmediğini düşünür onların canına kıyan terörist. O gün o saatte oradan geçmeseydiler ölmeyeceklerdi. Yaşayacaklardı. Bunu orada hayatı son bulan veya yaralı kurtulanların hiçbiri bilmiyordu. Farkında olmadan oradan geçtiler ve o sırada bomba patladı. Ancak teröriste soracak olursak, onun da bir suçu yok! Kafasından geçen düşünce böyle.

“Geçmeseydiler” der, “Onlar bilmeden geçtiler de ben onların her birini bilerek mi hedef seçtim? Hayat işte. Günün birinde nasılsa öleceklerdi, kısmet bugüneymiş. Hayatları buraya kadarmış. Elimden ne gelir?”.

Kendini böyle avutabilir. Aldığı emri uygulamakla görevli olduğu için başka bir şekilde davranması mümkün değildir ona göre. Ama bırakın başkasını, teröristin vicdanı buna inanır mı?

Hiç sanmam.

Hiç sanmam, çünkü bugüne kadar hiçbir teröristin kafasının içine girmedim. Hiçbirini tanımadım, aklından geçenleri sormadım. Ne düşündüğünü tam olarak bilemem. Sadece böyle tahmin yürütebilirim.

Fakat İsveçliler ve Finlandiyalılar böyle bir imkâna sahip.

Neredeyse bütün Avrupa ülkeleri ve ABD de.

Sarıp sarmaladıkları, besleyip büyüttükleri teröristleri çağırıp sorabilirler.

*

Bunların Tobias Billström adında çiçeği burnunda bir Dışişleri Bakanı var.

Türkiye için maymun gibi konuştu. Muz ağacının tepesindeki maymun gibi.

Keyfi yerinde. Aşağıda gördüklerine aklına geleni söylüyor.

Bizim demokrasimize laf etti geçen gün.

Pek beğenmiyormuş.

Teröristleri kucaklamak demokrasi oluyor demek ki. İleri seviyeye ulaşmak anlamına geliyor!

Beslediğiniz, destek verdiğiniz, geri göndermeye yanaşmadığınız o eli kanlı teröristler, günün birinde sizi de vurur. Öyle bir gün gelirse hiç sızlanmayın.

*

Çiçeği burnunda olan sadece o bakan değil, hükümetleri de öyle. İsveç’in üç haftalık başbakanı Türkiye’ye geldi. Yapılan açıklamaya göre görüşmeler olumlu geçmiş. Öyle geçmiş olsun. Biz yine barındırdıkları teröristleri istemişizdir. Başka türlüsü düşünülemez.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, “Sizde o teröristlerin partisi var, Meclis’te oturuyorlar” dedi mi, demedi mi, bilmiyoruz.

Şaka seven biri olsa, “Siz de onları bize gönderin, takas yapalım viyadük altında” diyebilirdi. Gerçi Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında böyle bir şaka yapmak kolay olmaz; onu da takdir etmek gerekir.

Her durumda gelişmeleri merakla bekleyeceğiz. İsveç ve Finlandiya ya teröristleri iade edecekler ya da NATO’ya girmek için bekleyecekler. Gelmez ayın beşinci çarşambasına kadar…