Malûm şahsa dostane tavsiyeler

Bizden söylemesi. İki hamburger yiyip onunla yetinmek olmaz. “Helâlleştim ben sizinle” deyip işin içinden çıkmaya benzemez bu işler. Bu işler ince işler, adamı kabahatinden şişler.

MALÛM şahıs, Amerika ve İngiltere’ye gitti. Hamburger yedi geldi. Bir de hamburger yerken fotoğraflarını paylaştı. Gazetelerden, televizyonlardan öğrendik. Yanında değildik. Uçağa binerken de el sallamadık. Gerçi yanında olanlar vardı, beraber gitmişlerdi ama onlar da bizden pek farklı değildi. Götürdüğü gazetecileri bile atlatmıştı çünkü.

Biri bir şey yapar, diğerleri bin türlü yorumda bulunur. Yine öyle oldu. Göz önünde olmanın böyle bir tarafı var. Şöhret afet.

Kimi icazet almaya gittiğini iddia etti. “İktidar koltuğuna oturmak için destek alacak” dediler. Zaten Bay Başkan (Baydın) çok zaman önce Türkiye’de iktidarı devireceklerini fakat bu defa darbeyle, silah gücüyle olmayacağını, muhalefeti desteklemek suretiyle bu işi gerçekleştireceklerini söylememiş miydi? Daha ne olsun, işte delil!

Ancak, herkes aynı fikirde değil.

Kimileri de borç para bulmaya gittiğine emindi. “Gençler, sizin için para buldum” dememiş miydi kendisi?

Aslı nedir, meçhul.

Gerçekte ne için gittiğini bilmiyoruz. Gönlündekini nasıl görelim?

Belki icazet, belki destek, belki para.

Belki de mahallesindeki cami inşaatı için yardım toplayacaktı. Ya da cem evi için.

“Cem evi” ayrı mı yazılır, bitişik mi? Bilgisayardaki yazı programı bitişik yazmayı kabul etmedi. Her neyse, gönüller bir olsun yeter.

Asıl maksat her ne olursa olsun, ortada hamburger etrafında dönen bir muhabbet var.

Bazı hususları kamufle etmek için midir, değil midir, hamburger muhabbetini çok mu sevmişlerdir, orası da bizim için meçhul.

Delil olmadan söz söylemek doğru olmaz.

İki ülke ziyaret etmenin yeterli gelmeyeceği düşüncesindeyiz. Seyahat plânında Almanya da vardı fakat henüz bu konuda bir gelişme yok.

Bu durumda bekleyeceğiz.

Beklerken bazı tavsiyelerde bulunalım.

Gayet dostane ve tane tane…

Hiçbirini ihmâl etmemesini de özellikle not edelim!

*

Sayın Bayım,

Hamburg’a gidip hamburger yemedikçe, Amerika’da ve İngiltere’de hamburger yiyip fotoğraf çektirmek yetmez.

Kiminle ne yersen ye, kiminle ne görüşürsen görüş, hepsi boş.

İlle bir şey yiyeceksen, Pekin’e gidip ördek yemen gerekir.

Yemen’e gidip yemeni alman şart değil; orası ne Amerika, ne Avrupa ama…

Moskova’yı da ziyaret etmen, Kremlin’e uğraman ve görüşme öncesi, kimseye çaktırmadan cebinden çıkardığın kremi eline yüzüne sürmen gerekir ki soğuktan çatlamasın.

Romanya’da roman okumalısın. (Yazabilsen daha iyi.)

Brüksel’de lahana çorbası içmelisin.

Londra’da kraliçe ile trileçe yeme şansını kaçırdın madem, Paris’te sendrom öncesi Paris Hilton’da kalmalısın.

Hollanda’ya hiç uğramasan da olur fakat ihmâl edilmemesi gereken şehirler var Avrupa’da, Amerika’da.

Bremen’de mızıka çalmayı…

Stokholm’de stokları kontrol etmeyi…

Floransa’da lüzumsuz yanan floresanları söndürmeyi…

Marsilya’da teleskopla Mars’ı gözlemlemeyi… Teleskop bulamazsan orada tavla oynayıp rakibini üst üste mars etmeyi…

Sofya’da aya bakmayı…

Atina’da atına su vermeyi…

Prag’da kötü alışkanlıklarını bırakmayı… Kötü alışkanlığın olmadığını düşünüyorsan kötü huylarını bırakabilirsin. Orası Prag. Her türlü kötü huyu orada bırak.

Tenese’de petunyaları korumayı ihmâl etmemelisin.

Bristol’dan kapak almalı…

Vaşinton’da portakal…

Kentaki’de nar gibi kızarmış tavuk yemelisin.

Herson’a gidip “Her son kötü değildir, her son iyi de değildir… Binaenaleyh her son yeni bir başlangıçtır” sloganı atmalısın.

Bunları yapamadıysan, yapmayacaksan yahut yapamayacaksan, efendilik sende kalsın maksadıyla El Paso’da pes etmeyi bilmelisin.

Bizden söylemesi.

İki hamburger yiyip onunla yetinmek olmaz.

“Helâlleştim ben sizinle” deyip işin içinden çıkmaya benzemez bu işler. Bu işler ince işler, adamı kabahatinden şişler. Ya da kaba etinden. Aman dikkat!