LGBT’den korunma kılavuzu (2)

Sessizce evlatlarınıza sızmaya çalışıyorlar. Siz “Benim evladım yapmaz” diye rehavetle hayatınıza devam ederken, onlarsa internet, müzik, film, dizi, reklâm ve benzeri yayınlarda alt anlatımlar ve yasa dışı frekanslar yoluyla toy zihinlere işlemekteler. Para, kazanç gibi vaatlerle çocukları terör ve sapkınlık gibi her türlü eyleme hazır hâle getirmekteler.

HAZRETİ Lût’a ilim ve hikmet verilmişti. O da diğer Peygamberler gibi üstündü. Azgın halka Hak Din’i tebliğ etmek adına büyük bir mücadele verdi. Çünkü onlar günahı su gibi içmekte, haramı fütursuzca sindirmekte, şatafat ve zevk âlemlerinde sapkınlığı sıradan bir yaşam şekli gibi benimsemekteydi.

Lût Peygamber, Rabbin dinini kabul etmeleri ve sapkın eğilimleri bırakıp yaratıldıkları fıtrat üzere kadın-erkek birliğiyle yaşamlarını sürdürmelerini öğütledi. Peygamberi sürgün etmekle tehdit ettiler. “Vaat edilen azabı göster” diye meydan okudular. Hazreti Lût’un duasını kabul buyuran Allah (cc), beklenen azabı geciktirmedi.

Kavmin helaki için görevlendirilen melekler güzel, yakışıklı erkekler suretinde geldiler. Bir kavim helak edilecekti ama Hazreti Lût ve ailesi (eşi hariç) kurtulacaktı.

Hazreti Lût, erkek suretinde gelen melekleri evinde misafir etti. Ama sapkın kavmin bu misafirlerden haberdar olmalarından endişe ediyordu. Sapkın halk misafirlerden haberdar olunca Peygamberin evini çevrelediler. Peygamber, kızlarıyla evlenebileceklerini vaat etse de gözü dönmüş kavim yine dinlemedi.

Hazreti Lût çok daralmış, bunalmıştı. Yine Rabbine dua etti ve bunun üzerine melekler ne için geldiklerini ve ne yapması gerektiğini Peygambere bildirdiler. Hazreti Lût ve ailesine geceleyin şehri terk etmeleri gerektiğini söylediler. Dışarıda bekleyen sapkın halkın gözlerini kör ederek eve yaklaşmalarını da engellediler.

Hazreti Lût ve ailesi sabah olmadan ayrılmıştı şehirden. Artık bu azgın topluluğun başına geleceklere kimse engel olamayacaktı. Sabaha doğru olanlar oldu. Katmer katmer taşlar yağdı üzerlerine. Yok oldular. Helak oldular…

Cinsî sapkınlığın ve peygambere itaatsizliğin kaçınılmaz akıbeti bu sefil halkı da yakalamıştı.

***

Günümüze gelecek olursak…

LGBT tıpkı bu sapkın kavim gibidir. Fakat onlardan farklı olarak birkaç karakter tahliline gitmek gerek.

Günümüzde bu sapkın temayül bir bölge ve belli bir toplulukla sınırlı değildir. Çok daha beteri, kişisel ya da kitlesel bir ahlâk dışılık olarak sınırlı veya çevrelenmiş de değildir. Küresel boyuttadır ve amaç sürekli üye sayısını artırmaktır. Bu yolda gizli ve aşikâr çeşitli yollar denenmektedir. Her şeyden önce, bireylerin cinsî sapkınlığını anatomi, fizik ve tıp adı altında meşrulaştıran sahte bilgiler yayılmakta ya da en hafifiyle kişinin cinsel tercihi tamlamasıyla tamamen yumuşatılmaktadır.

Bu her ne kadar gençlerin zihninde kötüyü iyi gösterecek bir tehlike işareti olsa da, saldırı bu kadarla da sınırlı değil. Gelişen teknolojinin bütün nimetleri de bu yönde rahatça kullanılmaktadır. Gıdaların doğal yapısını bozmaktan tohumların genetiğini değiştirmeye kadar her bir düzen, kişileri ahlâk, inanç, aile ve millet karakterinden sıyırarak sapkın köleler hâline getirmekte son derece elverişli silahlar olarak denenmektedir.

Frekansların bilinçaltını değiştirebilen rizikosu, özellikle popüler müzik ile tamamen bir saldırı hâlini almıştır. Gençlerin dinlediği müzik türleri beyni uyuşturan ve kişiyi özüne yabancılaştıran frekansları barındırmakta, bu frekanslar küresel boyutta çeşitli zihinsel ve fiziksel hastalıklar peyda ederken sapkın eğilimlere ve her türlü aşırılığa kişiyi hazır hâle getirmektedir.

Özellikle internet üzerinden yayın yapan film, dizi, bahis, futbol kategorilerindeki yasa dışı yapılanmalar, kişilere istediklerini vermek suretiyle çeşitli görsel ve işitsel saldırıları da gerçekleştirmektedir. Bu yasa dışı sitelerde kullanılan reklâm müziklerinden tercih edilen görsel ve işitsel bütün anlatılara kadar her şey, kişiyi kendi toplum, aile ve inanç birliğinden koparmaya yönelik bilinçaltı saldırılar gerçekleştirmektedir.

Bağıranın haklı olduğu dayatmasıyla sosyal mecralarda, video, görsel ve yazılı paylaşım sitelerinde terör ve sapkınlık, mağdur edebiyatı kisvesiyle yutturulmaktadır. Geçmişini, tarihini, dinini ve bir azasını teşkil ettiği geleneği zerre bilmeyen gençlerce bu sözde mağdur ayaklanmaları kalben sempatiyle karşılanmaktadır. Bir tarafta bu mağdur sapkınlara öfke dolu aileler, bir tarafta çocuğun/gencin duygusuna hitap eden mağdur insanlar(!), kişiyi ailesinden kopartmakta ve merhametle baktığı bu sapkınlığa doğru adım adım çekmektedir. Önce sadece empati duygusuna hitap edilen toy birey, zamanla onlardan biri olma vahametine de düşmektedir.

Bugünkü sapkın kavimlerin amacı sadece şatafat, zevk, sefa ve sapkınlık içinde yaşamak olmayıp, bunlara ek olarak dünyanın düzenini değiştirmek ve aile değerlerini ayaklar altına almak gibi çok daha yıkıcı gayretleri vardır. Çünkü bunlar kişisel birer davranış biçimi olmayıp, bu yola çektikleri insanları çok daha küresel yıkımlarda kullanıma hazır hâle getirmeye çalışan lobilerin plânlı kurgularıdır. Her eve erişmek üzere çok üstün bir gayret sağlamaktadırlar. Hedeflerinde anne-babalar olmayıp, evin gençleri ve çocukları olduğunu hatırlatmakta da fayda var.

Sessizce evlatlarınıza sızmaya çalışıyorlar. Siz “Benim evladım yapmaz” diye rehavetle hayatınıza devam ederken, onlarsa internet, müzik, film, dizi, reklâm ve benzeri yayınlarda alt anlatımlar ve yasa dışı frekanslar yoluyla toy zihinlere işlemekteler. Para, kazanç gibi vaatlerle çocukları terör ve sapkınlık gibi her türlü eyleme hazır hâle getirmekteler.

Şimdi rehavet zamanı değil! Kanserojen yiyeceklerden ve çeşitli katkı maddeli gıdalardan çocuklarınızı korumaya gayret ederken, Tiktok gibi aile yıkım hareketleri içeren sosyal platformlardan da korumak zorundasınız. Ama hiçbir tedbir bir yere gitmekte olanı ya da gitme ihtimâli bulunanı “Gitme!” narasıyla durdurmak suretiyle alınamaz. Bir yandan evlatlarımızın bu mecralara kapılıp yanlış yollara gitmesini engellemek adına “Gitme!” feryadını da kullanabiliriz ama bu asla ve katiyen yeterli olmayacaktır.

Temeli sağlamlaştırmadan binanın beden duvarlarını desteklemeniz, geçici çözümler dışında kalıcı bir asayiş sağlamaz. Ve evlatlarımız, İslâm’ı,  Hazreti Muhammed (sav) ahlâkını bilmeden, tarihini ve geçmişini sindirmeden, ailevî dinamikleri yaşatmanın ve milletçe hak yolda bir olmanın şuuruyla beslenmeden, nice âlimlerimizin, bilginlerimizin ve dervişlerimizin örnek yaşamlarından kesitleri hayatlarına sığdırmadan, yeni çağın teknolojik saldırılarından himaye edilemezler.