Lavrov’un dilinin altındaki bakla

Irak ve Suriye’nin kuzeyinde silah deposu hâline gelen topraklar düşünüldüğünde, Türkiye dört bir taraftan kuşatılmış gibi görünüyor. Tam bu aşamada Türkiye’den kalkan insansız hava araçlarının Bakü’nün bağrına güvenli iniş yapmaları Lavrov’u küplere bindirmiştir. Bu arada Putin de çileden çıkmıştır. Rusya, kuantum politika ile Türkiye yanlısı bir uyarı gibi görünen açıklamaları ile gizli bir dil üzerinden ABD ile anlaşabileceklerinin de sinyallerini vermiştir.

SERGEY Lavrov, Dışişleri Bakanları arasında en tecrübeli ve öngörüsü en kuvvetli kurt siyasetçilerden biridir. Sözleri dikkate alınması gerekwn biri olduğu kadar şahsının üzerinde de titizlikle durulması gerekir. Zira Lavrov, Mihail Gorbaçov tarzı bir politika izlememektedir.

Temkinli olunması gereken sözlerinden birisi, doğrudan Türkiye’yi ilgilendirmektedir. ABD’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyinde kurmak istediği devletle ilgili ifadeleri özellikle... Zaten o sözlerin akabinde

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, bu bölgelere operasyon sinyalleri verdi.

Böyle bir durumun çok sayıda hedefi olabilir. Ancak en can alıcı olanı, hiç şüphesiz Türkiye’nin bir savaşın içine çekilmesi veya bir bataklığa itilmesidir. Her iki durumda da ABD ve Rusya, birbirine düşman gibi görünse de birbirinin mahallesine girmemektedir.

Kuzey Suriye ve Kuzey Irak gibi zihin operasyonları yöneten bu devletler ABD’nin ekmeğine yağ sürmektedirler. “Irak ve Suriye’nin kuzeyi” şeklinde olması gereken doğru bir ifade dururken her koldan saldırıyı maharet olarak gören bu devletler, hiçbir zaman Türkiye’nin iyiliğini gözetmezler.

Sultan Abdulhamid-i Sani Han Hazretleri böyle bir olayı bildiği için, Batılı devletler ile irtibatı sıkı tutmuştur. Şimdilerde ABD’nin binlerce tır dolusu silahı terör örgütlerine dağıtması, akıllardan hiç çıkarılmaması gereken bir durumdur.

Sergey Lavrov’un, ABD’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bir terör devleti kurmasına yönelik açılamasının ciddi sacayakları vardır. Bunlardan birincisi Türkiye’nin Ukrayna’ya insansız hava aracı desteği, diğeri NATO’ya girmek isteyen İsveç ve Finlandiya’nın Rusya’ya karşı cevabı, Doğu Akdeniz durumu ve Türkiye-Yunanistan ilişkileridir.

NATO kurucusu ülke olan ABD’den sonra bu organizasyona ilk üye Türkiye ve Yunanistan olup, ardındansa Almanya dâhil olmuştur. Şimdilerde NATO’nun büyüme stratejisinin Ukrayna’da acı bir deneyimine şahit oluyoruz. Lavrov’un açıklamaları ilk başta Türkiye lehinde görünse de, nihayetinde Ukrayna’yı desteklememek ve Türkiye’nin de savaşın içine çekilmesi gibi detay bir tehlikeyi içermektedir.

Zira Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye 500 yıl yetecek kadar gaz bulunmaktadır. Bu gaz Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı önündeki büyük setleri de kaldıracaktır. Bu bölgede üç adet üssü bulunan Rusya’ya çok dikkat etmek gerekir. Ayrıca Suriye’nin kuzeyinden kaçıp Muğla’nın Bodrum ilçesine kadar gelen teröristlerin Rusya’nın haberi olmadan ilerlemesi mümkün değildir.

ABD ve içerideki aparatları Türkiye’ye her zaman darbe yapmanın hedefini taşıyorlar. Bunu asla unutmamak gerekir. Şimdilerde Ukrayna-Rusya Savaşı’nda doğru politika izleyen Türkiye’nin bu tutumu, Lavrov’un ülkesini pek hoş etmiş görünüyor.

Lavrov’un açıklamalarının satır aralarında, Türkiye’nin Rusya yanlısı politikalar izlemediği takdirde ABD ve Doğu Akdeniz’deki gaz hakkında da tehditleri görmek gerekir. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı Pekin-Londra hattında Türkiye’nin önemini bir kez daha öne çıkarmıştır. 

Türkiye bölgesinde tek başına dik durmaktadır. Yunanistan ve Doğu Akdeniz’e silah yığan Batılı devletlerin niyetleri hiç iyi değildir. Bir de Irak ve Suriye’nin kuzeyinde silah deposu hâline gelen topraklar düşünüldüğünde, Türkiye dört bir taraftan kuşatılmış gibi görünüyor.

Tam bu aşamada Türkiye’den kalkan insansız hava araçlarının Bakü’nün bağrına güvenli iniş yapmaları Lavrov’u küplere bindirmiştir. Bu arada Putin de çileden çıkmıştır. Rusya, kuantum politika ile Türkiye yanlısı bir uyarı gibi görünen açıklamaları ile gizli bir dil üzerinden ABD ile anlaşabileceklerinin de sinyallerini vermiştir.

Lavrov’un Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ABD’nin terör devleti kuracağını ifade etmesi, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini kabul etmemesi anlamına gelmektedir. “Böyle bir durum olursa külahları değişiriz” demek istemektedir. İyi de, şartları yerine getiren ve teröristleri terör olarak gören İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği önünde Türkiye açısından bir engel kalmadığı takdirde ses Moskova’dan daha yüksek çıkacaktır.

Neticede Türkiye her geçen gün daha güçlü ve daha dikkatli olmak durumundadır.