Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki ABD oyunları

Türkiye aslında o gece, 2022 yılında her iki ülkede icra edeceği büyük harekâtların bir provasını yaptı ve yeni silah sistemlerini denedi. Türkiye’nin bu mesajını çok iyi okuyan ABD, güya DEAŞ’la mücadeleden başka bölgede hiçbir amacı yokmuş gibi, tuhaf bir algıyla derhâl eline yüzüne bulaştırdığı bir Kureyşi operasyonu düzenledi. Ama bu operasyon, plânsız, programsız ve apar topar yapılmış bir hareket olduğu için ABD’nin eline yüzüne bulaştı.

TÜRKİYE hangi bölgede ve hangi ülkede ne yapıyor olursa olsun, gözünün, kulağının ve bütün dikkatinin çevrileceği yer, güney sınırları boyunca uzanan ve birer istikrarsızlık coğrafyası hâline getirilen Suriye ve Irak topraklarıdır.

Elbette bu cümleden kastımız, Suriye ve Irak’ın doğrudan bize tehdit olması değil, Suriye ve Irak coğrafyasının ABD, AB, Rusya, İsrail ve bazı Körfez ülkeleri işbirliğiyle istikrarsız hâle getirilmesidir.

Türkiye için asıl tehdit, işte bu istikrarsız yapı içerisinde oluşturulmak istenen ve kendisinden çok, emperyalist ülkelerin çıkarlarına hizmet edecek olan bir kukla devletçiğin kurulması ihtimâlidir. Türkiye böyle bir projenin gerçekleştirilmesine mani olmak için, 15 Temmuz ihanetinden sonra Fırat Kalkanı, Afrin (Zeytin Dalı) Harekâtı, Barış Pınarı Harekâtı ve İdlip Savunması gibi oldukça riskli harekâtlar icra etti. Bu harekâtların risk içermesi, ABD ve Rusya gibi dünyanın iki süper gücünün çöktükleri bir bölgeye ve korudukları unsurlara karşı yapılıyor olmasından dolayıydı.

Ancak Türkiye’nin, beka hattı olan bu bölgeye, bedeli ne olursa olsun bir hareketler serisi icra etmesi kaçınılmazdı ve bütün riskler göze alınarak bu harekâtlar icra edilmişti.

Ataların dediği gibi, su uyur, düşman uyumaz. Nitekim düşmanların uyumaya niyetleri de yok. Türkiye, yaptığı harekâtlar ve imzaladığı antlaşmalar ile bölgeyi büyük ölçüde kontrol etmeye başladı. Lâkin karşımızdaki yapıların en büyük hayâlleri, o kukla devletçiği kurarak Körfez’in petrol ve doğalgazını bu yapı üzerinden Akdeniz’e taşımak ve arkasından da Büyük İsrail ve Büyük Ermenistan’a (!) müdafaasız alanlar açmaktı.

Türkiye ile Kuzey Irak yönetiminin Kuzey Irak petrollerinin Türkiye’ye akıtılması antlaşmasını yapmasından sonra, ABD’nin, kendi öz laboratuvarında kurduğu DEAŞ gibi Müslüman kisveli bir örgütü Suriye ve Irak sahasında piyasaya salarak bölgeyi nasıl karıştırdığı malûmdur. Bu işin hemen arkasından da bu kukla örgüt eliyle asıl gözdesi olan PKK’ya devlet kurmak yolunda nasıl bir siyâsî şehvetle işler kotardığını iyi biliyoruz. Türkiye, Suriye’ye yaptığı harekâtlarla ABD’nin bu plân ve projelerini büyük ölçüde engelledi. Peki, ABD’nin bu plânları bitti mi? Hayır!

ABD, Biden iktidarından sonra Kuzey Irak ve Kuzey Suriye bölgesinde 40 yıldır gerçekleştirmek için uğraştığı kukla devlet projesine yeniden el attı; hatta kaldığı yerden aynı iştahla devam etti.

Bu fitnenin alevlenmesi için İran ile el altından bir anlaşma yaparak bölgeyi Sünnî İslâm yerine Şia’nın kontrolüne vermek için yeni bir tertip ve oyuna girişti. Zira bölgede etkin olacak bir Sünnî İslâm,  emperyalist Batı için çanların çalması anlamına geliyordu. Zaten Trump döneminde mevzilerini büyük ölçüde kaybetmiş olan İran da böyle bir anlaşmaya can atıyordu.

Bu el altından yapılan anlaşmanın en önemli göstereni, şu günlerde Sincar bölgesinde Haşdi Şabi ile PKK kuklalarının Türkiye’ye karşı beraber çemkirmeye başlamalarıdır.

ABD, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya çekişmesi ile meşgul olduğu bir anda, birdenbire Kuzey Suriye’de DEAŞ’ın uyuyan hücrelerini uyandırarak PKK’nın Haseke’de elinde tuttuğu DEAŞ esirlerini kurtarmak için bir operasyon yaptırdı. Aslında ABD, bir kuklasını öbür kuklasına ile dövüştürerek asıl gözdesi olan PKK’ya yeni bir meşruiyet ve harekât alanı açmak istiyordu. Zira Türkiye’nin baskısı örgütü iyice çökertip sindirmişti.

Örgütü bu çöküntüden çıkarmak için, içinde İngiltere’nin de olduğu birtakım oyunlarla PKK’yı DEAŞ mağduru gibi gösterme manevralarına girişti. Güya “Amerikan ve İngiliz destekli PKK unsurları, hapisten kaçan DEAŞ’lıları bastırmakta zorlanmış ve PKK büyük kayıplar vermiş” algısı oluşturmaya giriştiler. Bu girişimin ardından da Türkiye’ye baskı yaparak PKK’yı Suriye bölgesinde parlatmak, arkasından da Irak’ın içlerine taşıdıkları PKK unsurlarını Mahmur ve Sincar bölgeleri üzerinden Derik hattını kullanıp Suriye’ye entegre etmek peşinde idiler. Bu amaç için de özellikle Karaçak dağında, Mahmur civarında ve Sincar bölgesinde muazzam lojistik ve ikmâl noktaları oluşturdular. Geriye bu lojistik gücü harekete geçirmek ve Sincar üzerinden PKK’yı PYD koluyla birleştirerek ortaya yine malûm koridoru çıkarmak arzusunda idiler. Hatta bu amacı gerçekleşecek örgüt liderlerini bir araya getirdiler ve büyük eylem gününü plânlamaya başladılar.

Ancak gerek ABD ve İngiltere’nin, gerekse onunla iş tutan kukla PKK örgütünün unuttuğu bir şey vardı: Bölgede esen yelden ve uçan kuştan haberi olan büyük, kararlı ve güçlü Türkiye!

Örgüt liderlerinin mevcut plânı uygulamak için bir araya geldikleri esnada Türkiye düğmeye basarak ABD, Rusya, İsrail ve bölgede hesabı olan diğer bütün devletleri şaşırtan muazzam bir operasyona başladı.

1 Şubat’ı 2 Şubat’a bağlayan gece yapılan ve iki ülke ile on bölgedeki seksen hedefin kılı kırk yaran bir hassasiyetle vurulması, ABD’nin Biden döneminden beri kurduğu bütün tezgâhları tarumar etti. İki ülkedeki lojistik merkezleri vuruldu, Irak ve Suriye hattı yarıldı ve düşünülen harekâtı icra edecek lider kadrosu da muhtemelen yok edildi.

Türkiye aslında o gece, 2022 yılında her iki ülkede icra edeceği büyük harekâtların bir provasını yaptı ve yeni silah sistemlerini denedi. Türkiye’nin bu mesajını çok iyi okuyan ABD, güya DEAŞ’la mücadeleden başka bölgede hiçbir amacı yokmuş gibi, tuhaf bir algıyla derhâl eline yüzüne bulaştırdığı bir Kureyşi operasyonu düzenledi. Ama bu operasyon, plânsız, programsız ve apar topar yapılmış bir hareket olduğu için ABD’nin eline yüzüne bulaştı.

ABD, operasyona katılan beş helikopterden birini kaybettiği gibi, on civarında sivili de öldürerek eline kan bulayıp tekrar üssüne döndü. Türkiye ise yaptığı muazzam operasyonun arkasından bölgeye 2022 yılı içerisinde gerçekleştireceği yeni derin ve ince harekâtları yapmak için kurmaylarına emir ve direktif verdi.

Evet, 2022 yılında Irak ve Suriye için geliyor gelmekte olan. ABD de izleyecek, Rusya da izleyecek, bizimle hesabı olan diğer ülkeler de izleyecekler. Artık ok yaydan çıktı, kılıç kınından çekildi. Meydan bizimdir. Vesselâm...