Kütüphaneler bizim adresimiz

Kitaplar, içerisinde taşınan hayatlarla, tecrübelerle, hayâllerle insanlığa kıymet serlevhalığı yapmaya devam edecektir. Öz olarak, Allah’ın biz insanlara “Oku” emrinin mahiyeti böylelikle daha da çok kavranacaktır.

OKUDUĞUMUZ kitaplarla yeni dünyalara yolculuğa çıkmış oluruz. Başka bir ifadeyle, bu kitaplarla insan birçok dünyaya yoldaşlık eder. Böylelikle kitap sevdasına tutulmak paha biçilemez bir değerin ve dostluğun kapılarını açar.

Hayatta en temel malzemenin insan olduğunu düşünürsek, kütüphanelerde okumak bu temelin daha da mukavemette olmasını sağlayacaktır. Kitaplar ve kitaplara ev sahipliği yapan kütüphaneler bizi bize, dünyayı bize, çevreyi bize, insanı bize ve genel anlamda bilgiyi bize taşıyacaktır. Böylelikle kütüphaneler deneyimlerden, hayâllerden ve yaşanmışlıklardan örülü büyük bir çelenk sunacaktır okurlarına.

Okullar ve eğitim müfredatının yanında okumanın, eğitim-öğretimin paralelinde en önemli bileşenlerden biri olduğunu söylesek yanlış olmaz. İnsanlığı yanlış yönlendiren çok fazla çeldiricinin yanında kitaplar, daha çok doğru tarafın istikametini göstereceklerdir. İbn Haldun’un “Memnuniyetsizler medeniyet inşâ edemezler” sözünün bir benzer mantığı, “Kitaplardan uzak milletler medeniyet inşâ edemez ve mevcut durumlarını dahi koruyamazlar” şeklinde ifade edilse doğru bir tespitte bulunulmuş olunur.

Yaşadığımız bu kadar karmaşanın içerisinde hayat felsefesini daha çok kitaplar üzerinden edinmenin doğrucu bir yaklaşımla bizi değerli yapacağı ve zenginleştireceği muhakkak. Deneyim ve hayâllerle beraber, zamanın akışını kayda almak gibi önemli bir görevi de yok değil kitapların. Başka bir boyuttan, her kitaba kutsallık atfetmek gibi bir yanlışa düşülmemesi gerektiğini de söylemeliyim.

Kitapları birer çiçek addedersek, kütüphaneler gül bahçeleri olacaktır. Kütüphaneler her ne kadar kimi insanın görüş alanının dışında olsa da elvan elvan, rengârenk gül tarhlarından biri olmaya devam edecektir. Kafka’nın sözünü daha da genelleştirip çoğullaştırarak söylersek, “Her kütüphane, insanların içerisindeki donmuş denize indirilmiş baltalar olacaktır”.

“Kitaplar her şeyi bilir, her söylediği doğrudur” gibi bir iddiamız yok elbette ama kitapların yayınlanma aşamasında uygulanan süzgeç ve etik denetimler gibi birçok merhale, kitaba olan güvenin artmasının etkenlerinden biri olsa gerek. Yalancılığıyla müsellem insanların ve kötülerin çok da kitap yazmaya meyletmeyeceğini söylesek pek yanlış düşünmüş olmayız. İyi bir örnek olarak verecek olursam, Ürgüp Tahsin Ağa Halk Kütüphanesinde çalışan ve “Eşekli Kütüphaneci” olarak bildiğimiz merhum Mustafa Güzelgöz’ün 1940’lı yıllardan başlayıp uzun yıllar eşek ve katırlarla köy köy gezip kitap dağıtmasını burada zikretmeden geçemeyeceğim.

Güllerin, çiçeklerin bol olduğu kütüphaneler, insan ufkuna, hayâllerine ve dimağına yepyeni güller saplamaya devam edecektir. Kitapların geneli insanın kalbî hazinesine huzur ve güzellikler vermeye devam edecektir. Kitaplar, içerisinde taşınan hayatlarla, tecrübelerle, hayâllerle insanlığa kıymet serlevhalığı yapmaya devam edecektir. Öz olarak, Allah’ın biz insanlara “Oku” emrinin mahiyeti böylelikle daha da çok kavranacaktır.